Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Yaşarken ölmüş Beyinler canlanan Demir Bilyeler

Yaşarken ölmüş Beyinler canlanan Demir Bilyeler
 

Kaynak: www.milliyet.com.tr


Açın pencerenizi, size iki sözcük vereceğim. Tadı bana hiç mi hiç hoş gelmeyen iki sözcük. 

Bir de siz tadına bakın. Beğenmeyeceğinizden neredeyse eminim ama yine de merak ediyorum. Her insan farklı damak tatlarına sahip ve yine her insan nedense benzer şeyler, nesneler, olaylar karşısında farklı tepkiler verir. Hani olmaz ya, o içinizden çok az sayıda da olsa birileri bu iki sözcüğü tutar. Bizim gösterdiğimizden farklı tepkiler verir, bize de lütfedip niye öyle düşündüğünü, o tepkileri verdiğini anlatır diye. 

Niye mi? Yineleyeyim. Her bir insanoğlu da tıpkı dış görünüşü gibi her anlamda bir diğerinden farklıdır da ondan.

Son zamanlarda bu benim açıkça beğenmedim dediğim iki sözcüğü yemiş, yutmuş kabullenmiş insanların eylemlerine tanık olduğumuz için söylüyorum. Demek ki onlar kimi şeyleri benden farklı düşünüyorlardı ki yiyip yüttular!

Anladınız değil mi? Evet, bu iki sözcük canlı ve bomba.

Canlı bomba.

Şimdi açın pencerenizi, alın, tadın, düşünün; sizde nasıl bir etki yaratacak paylaşın benimle.

Bir insan niye canlı bomba olur?

Bir insan niye kendi canı ile birlikte ve çoğu zaman hiç tanımadığı başka insanların ölümlerine neden olmak ister?

Niçin başka insanların beyinlerine şu ya da bu şekilde girip onları canlı bomba olmaya ikna eden uyanıklar kendileri canlı bomba olmazlar?

Şu ya da bu şekilde kandırılıp canlı bomba olmaya ikna edilebilecek kimseleri bulup bu işle görevlendirenleri böyle bir işe memur eden çok daha üst düzeydeki para babaları, güç sahipleri neden böyle bir işin patronluğunu yaparken vicdan muhasebesi yapamazlar, sonrasında da en sıradan insanda bile olan vicdan azabını yaşamazlar?

Canlı bomba olan kimselerin dünyaya ilişkin beklentileri, sevinçleri, umutları ile insanları yaşama bağlayan diğer heyecanları, o eyleme girişmeden önce, kimler tarafından hangi yol ve yöntemlerle tüketilir. Onlar birer katliam sorumlusu olmaya nasıl ikna edilir?

O beyinler nasıl ölmeden öldürülür ve bu yetmez etrafına çelik bilyeler, çiviler, başka demir parçacıkları bağlanan bir bomba ile ve taşıyıcısının kendi iradesi ve isteği ile birer ölüm makinesine dönüştürülür?

Hangi sözde yüce dava ve inanç insanlara hiç mi hiç tanımadıkları kimseleri kitlesel halde öldürme konusunda görev verir, verebilir?

Hangi kamplarda, laboratuvarlarda gencecik insanların beyinleri hangi yöntemlerle, araçlarla ölmeye koşullandırılır. O kampların finansörlüklerini, eğitmenliklerini, rehberliklerini kimler yapar. İşin içine giren güçlü küresel aktörler var mıdır, varsa kimlerdir?

Dünyanın bir yerinde canlı bombalar yetiştirilirken dünyanın terörle mücadele ettiğini söyleyen uluslararası kurum ve kuruluşları; istihbarat ve mücadele birimleri nerededir?

Eylem alanına gelirken canlı bombaların cesaret haplarıyla cesaretlendirildikleri, uyuşturucularla uyuşturuldukları gerçek midir?

Birileri utanıp arlanmadan nasıl olur da “bir insanı haksız yere öldüren bütün insanları öldürmüş kadar günah kazanır” ilkesine bağlı bir dini, toplu kıyımların nedeni olarak görür, gösterir ya da böyle bir şeye inanır?

Katledilen, sakat bırakılan her insanla birlikte o kişinin en yakınlarından başlayarak oluşan yüzlerce insanı hangi inanç, ideoloji, dava yıllar sürecek acılara mahkûm etme hakkını kendinde bulur?  Kim insanları bomba gibi lanetli bir aleti kullanarak katlederek eşlerini, çocuklarını, yaşlı anne ve babalarını mağdur etmekle memnun ve mutlu olur?

Türkiye’de, Fransa’da ya da başka bir yerde böyle bir eylemi gerçekleştirenler, bireysel anlamda suçsuz, günahsız insanları katledenler ile onlara yardım ve yataklık edenler dinleri, davaları ne olursa olsun; nasıl utanmadan “öte âlemde” mükâfatlandırılacaklarını söyleyebilirler?

Biraz dikkatle izleyince, bu yolla tezgâhı ayarlayan birilerinin çıkar sağlama derdinde olduklarını; zavallı piyonları bomba bağlayıp ölüme ve katliama gönderirken ve sonrasında keyifle içkilerini yudumladıklarını, sigaralarını tüttürdüklerini ya da sevgilileri ile birlikte olduklarını; o pis işlerden kazandıkları paralarla yatlarda, katlarda, gezilerde keyif çattıklarını kolayca görebiliriz.

Onlar ağa babalarının başlarını okşaması ile banka hesaplarına paraların yatması ile “piyon atama” işinin bedelini alırlar da, o gidip katliam nedeni olanlar ne alırlar bir sormak lazım.

O canlı bomba olma hevesindeki gençleri, kandırılmış canları köşeye çekip uyandırmak, uyarmak lazım. 

Toplumun eğitim düzeyi yükseldikçe “piyon adaylarının” sayısı azalacaktır.

Bunun için bir yandan o canlı bomba heveslileri ve adayları her türlü yolla uyarılıp kendilerine ve başkalarına yazık etmemeleri için bilinçlendirilmek; bir yandan da dünyanın her yerinde özellikle canlı bomba olma eğilimi gösterebilecek kesimleri kaliteli bir eğitimle bu bataklığa girmeden çekip almak için her yol ve yöntem kullanılmalıdır. 

Bu anlamdaki sorumluluk ülkesi, ulusu, dini, inancı, fikri ne olursa olsun kişileriyle, kurumlarıyla bütün insanlığın omuzlarındadır.

 

 

12.01.2016

21:53

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..