Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '09

 
Kategori
Tarih
 

Yaşlı bilge ( memleket hikayeleri)

Yaşlı bilge ( memleket hikayeleri)
 

Titrek bir mum ışığı misali ama bir güneş gibi.


Osmancık’ta belirli yerler vardır. Herkesin bildiği. Çorumda da vardır. Telefonla konuşan iki kişinin konuşmasına şahit olmuştum. Karşısındaki ona “Neredesin?” diye soruyordu demek ki.

O da , ”Şimdi park kahvesine doğru gidiyorum. Orada buluşalım.” Diyordu. Maarif Kahvesi, Yoğurt Pazarı., Gürleyik Çeşmesi, koyun baba Köprüsü, Bizim Kafe, Asil Kafe, Öğretmenevi herkes tarafından bilinen mekanlardır ortak bilindik yerler ve buluşma yerleridir. Bizim köyde de öyle bilindik yerler vardır. Hacının Yolu, Karakol’un Yanı, Alacağın Bağı, Kızıl yer gibi. Böyle ortak bilindik yerler, özellikleri ile korunmalıdır.

-Kız bizim dana damdan kaçmış, kör olmayasıca.

-Nasıl danaydı kız?

-Alnı sakar, kuyruğu sekül.

-Gördün mü?

-Kız demin Kızıl yerde ot yolarken. Oralarda ona benzer bir dana vardı. Bu ve buna benzer konuşmalara şahit olmuşumdur hep.

Geçen gün Osmancık Fm Genel Koordinatörü Bülent Özkömürcü ile Park Kahvesi bahçesinde otururken (Orayı da çok gördüler vatandaşa) masamızın yanına iki büklüm yürüyen bir yaşlı adam geldi. Çatal çomağına iki eliyle yüklenerek, öne doğru eğilip bize doğru;

-Selam ün Aleyküm gençler.

- Aleyküm selam dede.

-Sizin sohbetinize ben de katılabilir miyim?

Oturduğumuz masanın ortasına siyah renkli, içi bozuk para dolu, ağzı kınap ipi ile bağlı bir kese attı. Şıngırdamasına ve doluluğuna bakarsan kesede epeyce bir bozuk para vardı

-Ama! Çayları ben ısmarlayacağım.

-İçebildiğiniz kadar çay için. Dedi.

Bizde; Buyur ettik. Yavaşça oturdu. Yüzümüze baktı.

-Deliler Köyünden Bilal derler bana dedi. Tam tamına 92 yaşındayım.

-Canım sıkıldı yalnız oturmaktan şorda. Eliyle ileriki masayı göstererek.

Kendini anlattı biz sormadan, etmeden. Bir ara:

-Gençler size iki soru soracağım.

-Sor bakalım dedik.

-Bu dünyada en acı ve en tatlı şey nedir? Söyleyin bakalım.

Bu dünyadaki en tatlı ve en acı olacak ne varsa saydık. Ben biraz pisboğazlı olduğumdan hep yiyecekleri saydım tatlı ve acı ne varsa. Aklımıza gelen her cevabı verdik.

Hep hayır! Dedi.

O zaman cevabı sen söyle dedik.

-Dünyadaki en tatlı şey çocuğunuzdur. En acı şey ise ölümdür. Dedi.

Cevaba çok şaşırmıştık. Her an yanımızda olan ölümü ve çocukları bilememiştik.

O arada garson çayları getirmiş içmeye başlamıştık. Bilal dede çok konuşkan ve bilgili biriydi.

Çocuklarını okutmuştu. Köylerdeki en akılı insanlar kimdir? Diye sorsanız bana. Geliriyle toprak satın alan mı? Yoksa çocuğunu okutan mı? Benim cevabım çocuğunu okutandır. Ben çocukken oğlunu okutmak için Bakırköy’de dairesini satan arkadaşımın babasını, rahmetlik babam, annem o zaman kınamışlardı. Ama sonradan o satılan dairenin bir teğmeni ve helikopter pilotunu ortaya çıkardığını görünce ne kadar doğru bir iş yaptığını da arkadaşımın babasına, babam belirtmişti.

-Bilal dede şimdi size ikinci sorumu soracağım dedi:

-Atatürk Cumhuriyeti nereye kurdu?

-Söyleyin bakalım.

Soru nereye idi. Nerede değil. Ne zaman değil. Kim kurdu değil.

Nereye?

Bir sürü cevap verdik. 29 Yıllık öğretmendim. Bu sorunun cevabını verememiştim.

Bilal dede gür ve vurgulu bir sesle;

-Atatürk Cumhuriyeti Dünya’ya kurdu. Dedi

Evet doğruydu. Atatürk Cumhuriyeti Dünya’ya kurmuştu.

Düşündüğünüz zaman Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurduktan sonra dünyada onu örnek alıp bağımsızlık savaşı veren bir sürü millet vardı. Hindistan, Pakistan kan ve gözyaşı İmparatorluğu İngiltere’ye karşı savaşma cesaretini Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyet ’in den almıştı. O mazlum milletlerin önderi ve kurtarıcı bir ışığı olmuştur. Titrek bir mum ışığı misali ama bir güneş gibi.

Hani bazı sözler vardır. İçi dopdolu. Saatlerce konuşsan açıklayamazsın. Bu da öyle bir sözdü. Klasik eser tarzında bir soruydu. İki büklüm, çatal çomağı elinde yürüyen, gözleri katarak olmuş ve çapaklanmış, üstü başı eski gibi gözüken ama temiz, zaman zaman umursamadığımız, selam bile vermeye tenezzül etmediğimiz bu yaşlı adam bir Bilge kişi gibi sorular sormuştu.

Bize aslında bir şeyleri daha öğrenmemiz gerektiğini öğretmişti o yaşlı Bilal dede. Çevrenizde vardır öyle insanlar konuşun onlarla. Selam verin, halini hatırını sorun. Bir şeyleriniz eksilmez. Onlardan öğreneceğiniz bir şeyler sizi etkileyecektir belki. Hayata başka pencerelerden de bakmanızı sağlayacaktır.

ATATÜRK; CUMHURİYETİ NEREYE KURDU?

Sahi siz biliyor muydunuz cevabını? Sizin cevabınız neydi?

Muharrem YILDIZ (Çorum'un Bir Kasabası 2009)

Şunuda çok iyi biliyoruz sevgili babam ''Muharrem Öğretmenim'' Sizin bize vermek istediğiniz mesajınızı ve dahasını! Anadolu insanı sevecendir, Anadolu insanı merhamet yüklüdür, Anadolu insanı merttir, Anadolu insanı cesur, yürekli ve fedakardır, Anadolu insanı tasada, kederde, sevinçte, kıvançta hep yan yana, gönül gönüle, yürek yüreğe, omuz omuza olmuşlardır.

Mustafa Kemal Atatürkü ile sönen bir imparatorluğun külünden yeni bir Devlet, yeni bir Millet, yeni bir Ulus yaratmışlardır. Anadolu insanı barışık yaşamayı sever, dinsel ve kültürel ayrışmaya hiçbir zaman girmemiştir. Tam tersine biri birlerinin inanç ve kültürüne saygı göstermiş ve ortak paylaşımdan hep yeni. Daha zengin kültür oluşturmuşlardır, taa ki siyasi yelpazeler halk arasına kendi hak ve çıkarları için fitne fesat aşılayana kadar. Şunuda iyi bilsinler ki. Bu Milletin mayası sağlamdır. Bu oyunları yemeyecek kadar sağlamdır.

Son kez! ''Yaratılanı Severiz Yaratandan Ötürü''

“Şairlerimiz ve şiirleri” programı ile her hafta Cumartesi 14.00 ve tekrarı ile Çarşamba 19.00’da ben ve öğrencim Sümeyye AKSOY ’la Osmancık fm ’deyiz. Çok yakında 98.5 Çorum Radyo Gün’ deyiz.

İnternet Adresi: http://www.osmancikfm.com.tr/)

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..