Yaz saati uygulaması ve biyolojik saatimiz

Ve nihayet kış saati uygulaması sona erdi ve saatler bir saat ileri alındı.

Yaz saati uygulaması başladı başlamasına da biyoritmimizi, psikolojimizi olumsuz yönde etkiledi.

Sabah suratlarından, yataktan sürünerek uyanmış ve işe gitmek üzere hazırlanmış bir insan güruhu ile metroya bindiğimde bu illetin herkesi ele geçirdiğini anladım.

Bu uygulama yani yaz saati uygulaması biyolojik saatlerimizi bakın nasıl etkiliyormuş.

Biyolojik saat, göz hizasında beynin arka kısmında yer alıyormuş ve Suprakiazmatik çekirdek tarafından düzenleniyormuş.

Sinir hücrelerinden oluşan sistem, gözlerden gelen sinyallere göre fonksiyonunu yerine getiriyor, ışık ve karanlığa göre vücut fonksiyonları arasında denge oluşturuyormuş.

Uzmanlar, geçici de olsa saat uygulamalarının, biyolojik saat üzerinde etkileri olduğunu belirtiyorlar.

Eğer iç ve dış saat uymazsa hormonal değişiklikler oluyormuş.

Münster Üniversitesi'nden davranış biyolojisi Profesörü Sylvia Kaiser, saat uygulamasının insanlar ve hayvanlar üzerinde hormonal değişikliklere yol açtığına dikkat çekmiş.

Sylvia, biyolojik saat diğer bir deyişle iç saat ile günlük saat birbirine uymadığında, uykusuzluk, uyku bozuklukları, iştahsızlık ya da depresyon gibi etkilere yol açabildiğine dikkat çekmiş.

Prof. Kaiser, insanlarda ve hayvanlarda değişime ayak uydurmanın farklı şekilleri olduğunu belirtirken, birkaç gün içinde etkilerin geçtiğini söylemiş.

Almanya, yaz saati uygulamasına enerji tasarrufu yapmak amacıyla 1980 yılında başlamış.

Türkiye'de, tüm yıl ileri saat (yaz saati ) uygulamasında kalınması konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bir çalışma yürütüyormuş.

Umarım bu çalışma bir an önce sonuçlanır ve bizler de kış ve yaz saati uygulamalarında maruz kaldığımız biyoritm ve psikoloji bozukluğunu artık yaşamak zorunda kalmayız.

Saygılarımla,