Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '12

 
Kategori
Anılar
 

Yazmamak yazmaktan daha zor

Yazmamak yazmaktan daha zor
 

Kocaman mavi gözleriye size bakan, uzun boylu yakışıklı bir adamı insan nasıl reddedebilir ki? Buna can dayanmaz bence. Üstüne üstelik kibar ve centilmense yeme yanında yat vaziyeti ki buna girmek bilem istemiyorum. İyi bir üniversiteden mezun 3 dil bilen biriyle konuşmak zevkli tabe.

Neyse konumuza dönelim okumayı seven bu entellektüel arkadaşımız bir de politik olarak bana yakın olunca dadından yenmez içinizden bu herif yurdum erkeği olmaz diyorsanız yanılıyorsunuz sayın vatandaşlarım. Bildiğiniz yurdum erkeklerinden. Önce tabi bende şaşırdım. Ama insan çabuk alışıyor. Neyse konuya gireyim efendim epeydir 350ppm ve iklim adaletine takmış durumdayım malumunuz. Neyse efendim bu arkadaş bisikletiyle sportif sportif benle konuşunca doğal olarak bir süre allam sana geliyorum olmadım değil amma her kadın gibi çabuk toplandım. Neyse 5 Mayıs'ta Büyükada'da yapacağımız iklim için pedalla eylemimize gelmesi için konuştuğum vatandaş önce gülümseyerek beni dinledi. (Gülümsemesi bilem harikaydı tebe). 'Bakalım katılmak için elimden geleni yaparım ancak'(aha şimdi benden fizik problemi falan çözmemi isteyecek ya da ne biliim takla at diyecek sandım bir an) 'isterseniz bir yemek yiyelim konuşalım ben acıktım' demez mi yemin ederim kendimi çimdirdim rüya görüyorum diye.

Neyse yemekte bir çok hemcinsimin kıskanç bakışları altında iklim adaletini konuştuk. Size kısaca özet geçeceğim iklim adaleti iklim değişikliğine dur demekten öte kapitalizmin beslendiği pek çok ayağın yok edilmesine yönelik ciddi bir çalışma. Kentsel dönüşüm projelerinde bulunan değerli arkadaşlarımın da yardımıyla çok ciddi şiddetsiz eylemler planlama fırsatımız oldu.

Mesela 350 rakamını okullarda, spor salonlarında, sokaklarda yaygınlaştırıp önemini kavratmak birinci aşamaydı. Diğer dikkat çekici eylemler internette örgütlense de daha çok yüz yüze insani diyalogların geliştirilmesi. Doğal yaşama uyumluluk, teknolojinin insana olduğu kadar doğaya hizmeti de planlarımız arasında.

Başka bir konuysa ekolojik çalışmaların gelişmeyi engellediği ve iş imkanlarının kısıtlandığına dair düşüncelere karşı ciddi politikaların üretilmesi gerek bence. Kapitalist bir dünyada pek çok konuda sıkışmış ve elimiz kolumuz bağlı gibi görünse de yapılacak o kadar çok şey var ki. Oturarak vekit harcayacak vaktimiz yok. Fosil yakıt tüketimi ve karbondioksit salınımı havayı dolayısıyla insan ve diğer canlı sağlığını tehlikeye atıyor. Eeee oturup iş bulucaaz diye dünyayı kirletmek yerine paranın önemsizleşmesi yolunda kafa patlatsak ya değil mi?

Şahsen paranın ihtiyaç listemizden çıktığını bir düşünsenize kim size istemediğiniz bir şey yaptırabilir? Oldum olası çalışmayı, çok çalışmayı ve işe gitmeyi sevmedim. Aranızda buna bayılanlar olabilir ben onlardan değilim.

Konu epey ciddi olunca zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Ancak dışarı çıktığımda gördüğüm manzara beni şok etti. Fırtına İstanbul'u resmen yıkıyordu. İklim fena halde intikam peşinde bence. Koşarak gittiğimde vapur seferlerinin iptal edildiğini öğrendim. Tamam doktordan çıkmışım elimde 2 günlük iş göremezlik raporum vardı ama hastalık kadar eve gidememekle de baş edemiyordum. Bir kere ayakta duramayacak kadar başım dönüyor eve gidememek tedirginliğimi arttırıyordu. Telefonla aradığım kimseden de yüz bulamayınca bir süre kendimi boğaza atmak ve ölmek geçmedi değil.

Yaklaşık 4 ile 6 saat arası sığınacak bir yer buldum. Sonra fırsat bu fırsat deyip Bursa'dan arkadaşımı arayıp ağlak vaziyette durumu anlattım.Bana gel diyen arkadaşımı kırmadım 3 gün keyifli Bursa maceramı başka zaman anlatacağım.

ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum.
hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum.
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.

yüzyıl şilisinden bir dazz javulcusu inliyor tam arlarımda
hiç durmadan kentlimağlup kıyasıya mağrur ve mor
bir çocuğum şimdi pişman olmak için
birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.

seni sevmem
bu savaşı
kesintiye uğratmaz
ama ordan bakma!
bu, werther’in
leş kanını
gül kılar.

birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.

gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
bu çağın açısını dik tutacaklar.
bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
ufka bir kesin ordum akıverecek
elimde çözülecek makina ve cinayet
marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.
inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum.
ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
tanklar tank olup geçiyor üstümüzden

helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara
memleket sana rağmen ket vururken yarama
şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben

-ve emir “kun” diyor; doğuruluyorum-

“bu ülke”den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.

bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim
ikdildar tohmekecek sözüme yoksa
ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa
ellerini tutarım ki kudurtucudur.

bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim
gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur
ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden
ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.
ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm

birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
bunu daha çok küçükken bir filmde görmüştüm!
ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü

gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
üç içbükey komodin silah çeker vurulur

sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır.

nasıl çekip gitmiş bir şaman
çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
benim gibi sonsuz bir at
hiç koşmuyorken de attır.

biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
mıknatıssız bir pusula olarak

ah muhsin ünlü

........................................................

 
Toplam blog
: 54
: 533
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

Tasarımcıyım grafik çalışırım. ..