Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '17

 
Kategori
Haftasonu
 

Yeni bisiklet

Yeni bisiklet
 

İki veya iki buçuk yıl önce arabaya bisiklet askısı aldığım günden beri bir bisiklet mağazasına uğramışlığım olmadı. Sanırım herşeyi epey yedekli alma alışkanlığım nedeniyle, malzemeler bugüne kadar yetip arttı maşallah.

Bugün, bir bisiklet mağazasındayım; değişen neler var? Yeni neler çıkmış? etrafa bakınıyorum. Bu esnada, satıcı çocuk 1.90 boylarında bir adamı yakalamış ama fena yakalamış bisikleti satmak üzere. Adam, yelkenleri suya bırakmış; artık satın alacak. Yavaşça yaklaşıp, izlemeye başlıyorum. Nasıl salça olsam diye de düşünüyorum. Pişmiş aşa su katmam lazım! Mağazanın ortasındaki manzara, aslan ile maymunun öyküsünü andırır nitelikte. Aslanın kıpırdayacak hali kalmamış. Derken, bütün pervasızlığımla ortaya laf atıyorum. Kaç para bu pislet? Satıcı çocuk rahat ve sakin bir tonda rakamı söylüyor.. aslında değeri daha fazlaymış ama o daha az söylüyormuş edası bisiklete çarpıp kulaklarımda patlıyor adeta. Neeeeee! Daha canım? diyorum. Ciddi misin? Satıcı çocuk şöyle bir baştan aşağı süzüyor. O sırada satın almakta olan adam tarafından da süzülüyorum. Tartışlar sonrasında, adam hemen bisiklete sarılıyor. Onu ben aldım dermiş gibi bana bakıyor. Yok yahu, senin bisikletine talip değilim diyorum. Hem böyle ucuz bir model aramıyorum diye ekliyorum. Adam : Ucuzzz mu? diyerek bana bakıyor. Sonra, bu paraya 2014 model orta sınıf bir araba alınır beyefendi diyor. Hımm, olabilir ama ben yine de daha iyi bir şey arıyorum diyorum. Dağ, tepe falan gezmeyi severim derken; adam ise, ben sahilde binicem diyor. Ben, olurrr deyince, onaylamamdan hoşlanmış gibi bana bakıyor. Uzun süredir mi bisiklete biniyorsunuz diye soruyor. Eh diyorum, birkaç on bin km yapmışlığım vardır. Adam ve satıcı çocuk gözlerini kocaman açmışlar bana bakıyorlar. Satıcı çocuk henüz o an çok daha keyifli bir halde. Nasıl olmasın! Çok daha pahalısını arayan bir müşteri mağazada dolaşıyor. Derken adama dönüp, soruyorum. Eğer sahilde sürecekseniz; neden bu dağ bisikletini seçtiniz? Adam, önce kem küm ediyor; sonra bu güzel görünüyor diye yanıt veriyor. Güzel mi? Nasıl yani diye tekrar soruyorum. Adam ve satıcı çocuk bisikletin özellikleri birlikte anlatmaya başlıyorlar. Peki, iyi de; bu bisiklet, dağ bisikleti diyorum. Adam, hemen atlıyor; diğer herkes sahilde dağ bisikletine biniyor. Öyle mi? diyerek ve yüzümü biraz ekşiterek.... artık birşeyler anlatmanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Bakınız diyorum: Dağ bisikleti, şehirde off-road jeep sürmek gibidir. Veya kamyonla sahilde tur atmaya benzer. Eğer aracımı yalnızca sahilde süreceksem, yerinizde olsam daha zarif bir araç tercih ederdim. Mesela bir cabrio...v Adamı artık yakalamış durumdayım. Satıcı çocuk ise daha mutlu. Hemen özel seri bisikletlere yöneltiyor bizi. Titanyum, karbon alaşımlı şeyler. Fiyatlarından hiç bahsetmeyeyim. Bu kez, doğrudan 2017 model orta sınıf bir araba alınabilir. Adamın gözleri parlamış olarak bisikletlere bakıyor. Üstelik, ender yani az sayıda olanları çok daha ilgi çekici. Başka birinin aynı modelle yanından geçmesine olanak yok. Pişti olma olasılığı neredeyse sıfır yani. Ben yine burun büküyor, dudak kıvırıyorum. Birkaç teknik soru sorup; şusu var mı; busu ne üretimi falan diye? Eğlencenin hat safhasındayım! Satıcı çocuk, ama efendim ama efendim diyerek savunmayla anlatıyor. Hımmm, anladım da şu marka parça olsaydı, selesi şu malzemeden, bu model olsaydı falan diye geçiştiriyorum. Satıcı çocuk, hemen getirtiriz efendim; parçalarını değiştiririz diyor. Aaaaa, parçaları değiştirebiliyor musunuz? diye soruyorum. Evet efendim; bisikletin dilediğiniz parçasını değiştirebiliyoruz diye eklerken rahatlıyor ve övünmenin sesine yansıdığını hissediyorsunuz. Adam, gariban şaşkın. Ne yapacağını, ne alacağını çoktan karıştırmış durumda. Onca parayı verecek ama sahilde sürecek. Ve belki ayda birkaç gün sürecek zavallım.

Ben, daha fazla uzatmadan mağazadan ayrılmaya karar veriyorum. Satıcı çocuk, karar vermediniz sanırım diyor. Yok arkadaşım, renginin tonunu beğenmedim diyorum. Sonra birden adama dönüp, bakınız diyorum; eğer sahilde bisiklet sürmek istiyorsanız; boyunuza uygun kadro boyunda ve çok daha uygun fiyatlı bir bisiklet tercih edebilirsiniz. Ayrıca, dağ bisikleti tercih etmenizin hiçbir mantığı yok. Şehir, tur bisikletleri var ve çok daha uygun fiyatlıdırlar. Amacınıza da tam ve en doğru şekilde hizmet ederler. Adam, önce birkaç saniye susuyor. Sonra, bu birkaç onbin km bisiklet sürmüş adam bir şey söylüyorsa; bilerek konuşuyor diyerek; beni anladığını onaylayan birkaç cümle kuruyor. Çok haklısınız. Yalnızca yarım saat önce onca parayı buraya bırakamaya hazırdım; şimdi araştıracağım diyor. Kendisine, internette birçok makale olduğunu söylüyorum. Evet, lütfen önce biraz okuyup, araştırın diyorum. Hep birlikte vedalaşırken, satıcı çocuk sanırım biraz üzgün görünüyor.

Haa, bu arada elim boş çıkmıyor; bisikletime iki tane iç lastik alıyorum.
 

 
Toplam blog
: 87
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.08.10
 
 

Gökyüzünüz mavi, aklınız bilimle olsun. ..