Yeni hedef mi?...

Bu gün fırsat bulduğumda TV haberlerini, onların davet ettikleri yorumcuları izlemeye çalışıyorum. Davet edilen Anayasa Profesörlerinden Ergün ÖZBUDUN'un dışındakiler Anayasa Mahkemesinin verdiği kararın hukuki bir karar olduğunu söylüyor, Ergün ÖZBUDUN ise alınan kararın siyasi olduğunu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin, Yasamanın yaptığı işleri iptal ederek, kendisini yasama yerine koyduğunu iddia ediyor.

Bu yorumlar arasında gezinirken, bir kişinin Başbakanı protesto ettiğini gösteren kareler ekrana yansıdı. Danışıklı dövüş olduğu o kadar belli oluyordu ki. Her seyreden alnamıştır."Hani siz söz vermiştiniz! türbanı serbest bırakacaktınız! türban bu halkın hakkıdır"(!) vs.

Başka bir gösteri. Nerde; Anayasa Mahkemesinin önünde, kim yapıyor gösteriyi? İlmi Araştırmalar Vakfı üyeleri, sayıları; 100 kadar olduğu söyleniyor. Sakallı sakallı adamlar, karaçarşaflı, türbanlı kadınlar. Ne yapıyorlar, İbda-C işareti yapıyorlar, tekbir getiriyorlar, başkanları Mehmet PAMAK'ın okuduğu bildiride;"Başörtüsü Allahın ayeti, Kuran'ın emri, Allahın emrini kaldırmaya yetecek hiç bir otorite yoktur" diyerek; Türban yasasına geçit vermeyen, Anayasa Mahkemesinin 9 tane üyesini hedef gösterip, istifa etmelerini istiyor. İşi uzattıkca uzatıyorlar. Meydan boş, kendilerine her hangi bir müdahale eden yok. Çevresindeki görevliler, nerdeyse gösteriye katılacaklar(!) yüzlerindeki ifadelerden, yapılan gösteriye büyük bir destek verdikleri açık, açık belli oluyor.

Aklıma; geçen yıllarda yüksek mahkemenin birisine yapılan ve değerli bir yargıcın ölümü, bir kısmının da yaralandığı saldırı olayı geliyor. Onlarda; şu günlerde çok meşhur olan bir gazete tarafından hedef gösterilmişlerdi. Neticede; o gazete, bu gün en gözde, yandaş medyalar arasındaki yerini aldı!..

Böyle gesterileri ses çıkarmadan, müdahale etmeden izleyen Güvenlik görevlilerine bakıyorum. Çok sakinler, çok memmunlar, kameralar olmasa, göstericiler ile birlikte slogan atacaklar!..

Birden 1 Mayıs aklıma geliyor. DİSK önünde bekleşen onlarca Güvenlik görevlisi, dışarı adımını atmaya çalışan işçilere, jop, biber gazı, boyalı su ile saldırıyorlar. Bırakın dışarı çıkmayı, başlarını dahi dışarı uzatamıyorlar. Uzatmaya kalktıklarında, hemen joplar, biber gazları, gaz bombaları ta içeriye kadar atılıyor. Sonra ÖDP de aynı sahneler yaşanıyor.

O da ne, bir sokakta 8-10 kişilik bir grup sokaktan geliyor. Güvenlik güçleri hemen taarruza geçiyor, önde; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerine muhalefet eden(!) göstericiler, arkada, kahraman(!) Güvenlik güçlerimiz, bir hedefe doğru koşuyorlar. Göstericiler yakında bulunan Hastanenin bahçesinden, Acil Servis ve Polikiniklerin bulunduğu bölümlere giriyorlar. Hızlarını alamayan Kahraman(!) Güvenlik görevlilerimiz, Hastane Acil Servisi ve Polikiniklerin bulunduğu kısma Gaz bombaları ve Biber gazı ile saldırıyorlar.

Şimdi; Kahraman(!) Güvenlik görevlilerimizin iki olay arasındaki tutumlarına bakarmısınız. Bu kadar kısa zamanda, kendilerini yenileyip(!) İnsan Haklarına saygılı(!) görevlerinin bilincinde(!) çalışan kahramanları(!) kutlamak lazım.

Akp yanına, payanda olarak alacağı bir veya birkaç Siyasi Parti ile Anayasa Mahkemesini kaldırmanın yolunu aradığı, yorumcular tarafından konuşuluyor.

Anayasa Mahkemesi; 1961 Anayasası ile kurulmuştu. Niçin kurulmuştu? Yasamanın çıkartacağı kanunların, Anayasaya uygun olup olmadığını denetlemesi için. Anayasa Mahkemesine kimler başvuru yapabiliyor? Cumhurbaşkanı, belli sayıda milletvekili olan Siyasi Partiler ve diğer mahkemeler. Yani Anayasa Mahkemesi, kendiliğinden hiç bir davaya bakmıyor.

Bu gün Yüce Mahkemenin üyelerinin bir kısmını hedef gösteren, İlmi Araştırma Vakfı üyeleri hakkında ne gibi bir işlem yapılacak merakla bekliyorum. İnşallah Yüce Mahkemenin belirli üyeleri her hangi bir saldırıya uğramaz!..