Yeni sezonda Galatasaray

Uzun bir sessizlikte sonra Türkcell süper ligin başlaması ile birlikte blogumdaki yerime kuruldum. Futbolun inceliklerini, Süper Lig’in gidişatını, takımları ve Galatasray’ı değerlendirmeye kaldığımız yerden devam.

Yeni sezonun ilk maçlarıyla birlikte yepyeni bir Galatasaray izliyoruz. Sahaya yansıyan enerji, tribünleri de ateşlemiş durumda. Taraftarlarda adeta bir coşku patlaması yaşanıyor. Futbolcular bütün güçleriyle Rijkaard’ın sistemini sahaya yansıtmaya çalışıyor.

Futbolun mucidi İngilizler fakat futbolu güzelleştirenler hep Hollandalılar olmuştur. 30 seneyi aşkın süredir hemen her futbolsever için Hollanda futbolu diğer ekoller içerisinde kendine ayrıcalıklı bir yer edindi. Rijkaard ve Leekens de bu ekolün en unutulmaz isimleriydi. Şimdi ise bu ikilinin ellerinde Florya’nın havası değişiyor. Adeta yeniden doğuyor her şeyiyle Galatasaray futbol takımı. Bu süreç elbette çok kolay olmayacak, bedelleri mutlaka ödenecek ancak uzun vadede başarıya ulaşmanın formülünü sanki Rijkaard ve ekibi çok iyi biliyor gibi.

Denizli maçı ile ortaya çıkan tabloya dönelim biraz da. Çok açık gördük ki sahanın her yerini kullanan, dikine, enlemesine ayağa pas yapan, hücum zenginliğini kanat organizasyonlarıyla artırmış, duran topları çok iyi kullanan, ceza alanına bol orta yapan, iyi yardımlaşan, pres gücü yüksek, fiziksel olarak doksan dakikayı çok rahat çıkarabilen, oyun disiplini üst seviyede bir takım olmuş Galatasaray.

Geçen senenin içerisinde bu saydığımız özelliklerin çok azını görebiliyorduk sarı kırmızılılarda. Aslında sezonun daha çok yeni başladığı gerçeği de var. Elbette düşüşler olacaktır. Elbette savunma ve orta sahadaki çeşitli zaafiyetler göze batıyor. Fakat yine geçen seneden farkı yaratan, sezon öncesi idmanların yeni teknik ekip tarafından çok sıkı tutulması bence. Fizik kondisyon ve taktik idmanlarda Rijkaard, Leeskens ve ekibi büyük başarı sağlamış görünüyor.

Skibbe zamanını hatırlarsak, sezona yine çok iyi bir başlangıç yapmıştı Galatasaray hatta ilk devreyi zirvede kapamıştı Sivas’ın ardından. Ancak devre arası kampının çok verimsiz geçmesi nedeniyle ikinci yarı takım tel tel dökülmüştü.

Yine geçen seneden farklı olarak takıma küsen, yedek kaldığı için rahatsızlık duyan futbolcular bu sene büyük iştahla sahadalar. Rijkaard elindeki her futbolcuyu tek tek deniyor, önyargılardan uzak kararlar vermek ve adaleti sağlamak adına Aydın, Nonda gibi geçen senenin müzmin yedeklerini sahada her an görebiliyoruz. Ayrıca Denizli maçı ile ortaya çıkan kadro rotasyonunu da çok olumlu buluyorum. Geçen sene Servet, Arda gibi oyuncuların aşırı maç trafiğinden yıprandığını hepimiz biliyoruz. Henüz ikinci haftada milli maçlardan dönen isimlerden sadece Arda’yı sahada gördük. Ülke futbolumuz için fazlaca radikal bir rotasyondu aslında Denizli maçındaki. Biz hep “kazanan takım bozulmaz” biliriz ya, bakalım Türkiye’deki futbol mantalitesinin hatta Türk insanının mantalitesine çok ters gelebilecek başka hangi hamelelerini göreceğiz Hollandalı’nın merakla bekliyorum.

İlerleyen haftalar için Galatasaray taraftarının umutlanması için çok sebep var. Tallin karşılaşmalarından da sorunsuz ayrılıp Avrupa Ligi’ne kalacağı garanti görünüyor. Geçen senelerden beri bir kabus gibi sarı kırmızılıları takip eden maç seçme huyu bu sene ortadan kalkmalı. Kaldı ki Tallin serisi Galatasaray’ın gelecek aylarını etkileyecek en önemli karşılaşma. Bu maçta sahadaki her futbolcunun sahaya farklı kazanmak için çıkacağına olan inancım tam. Hafta içi bizleri güzel futbol ve bol gollü bir karşılaşma bekliyor.