- Kategori
- Siyaset
Yeni siyaset arenası sosyal meydan
#YeniSiyasetArenasıSosyalMeydan
( KONTROL ET VE SÜRECE DAHİL ET )
Günümüzde siyaset kurumları ve toplumsal yapı arasındaki iletişim bağını sağlayan ve en önemli araç olan geleneksel medyanın aksine bilgi akışının çift yönlü olduğu bilgiye ve habere ulaşmaya çalışan her dijital vatandaş, aynı zamanda bilginin ve haberin de kaynağıdır. Bu yeni medyanın etkisi gün geçtikçe her alan üzerinde gösterdiği etkiyi, siyaset alanında da göstermektedir.
Siyaset kurumları bu alanları sadece bilgi akışını sağlamak için değil, aynı zamanda duygulara hitap etmeyi, yönlendirmeyi ve istenilen mesajı topluma aktarmak için de kullanması gerekir.
Günümüzde dijital kimliğe sahip bireylerin gazete, televizyon ve radyoyu internet ortamında yani sosyal medyada takip ettikleri bilinen bir gerçek, bu da dolayısı ile sosyal alanların ve internetin siyaset meydanı için cazibe merkezine dönüşmesine neden olmaktadır. Her seçimde yaklaşık olarak 2,5 milyon yeni seçmenin oy kullanacağını düşünecek olursak, teknoloji kuşağının oylara etki oranının yükselmesine neden olacaktır. Bu da doğal olarak siyasi partilerin ve kurumların artık dijital vatandaşı ikna etmesi ve politikasına destek vermesi için en az onlar kadar sosyal meydanlarda olmalı ve onlarla beraber içerik üretmelilerdir. 2023 yılında yapılacak genel seçimlerde 1 kasım seçiminden yaklaşık olarak 7 milyon daha fazla kişi oy kullanacak, bu kesim tamamen dijital vatandaş ve içeriği internetten elde eden seçmen kesimidir.
Her partinin internette ve sosyal medyada yeni seçmen üzerindeki etkisi bundan sonraki seçimleri belirleyecek en önemli unsur olacaktır diye düşünüyorum. Eskiden olduğu gibi meydanlarda sizlere yol yaptım, hastahane, okul, köprü, havalimanı yaptım siyaseti artık geçerli olmayacaktır. Çünkü ülkemizde 2002 yılında 41 milyon seçmen vardı. Şimdi ise bu rakam 57 milyon civarında yani 16 milyon insan bu yatırımların içerisinde doğdu ve büyüdü, yaşadığı dönemden önceki Türkiye’yi bilmemesi yada bu zamanın kuşağının karakter yapısı bu yatırımları sıradan bir yatırım olarak görebilir. Burada önemli olan yol yaptım, köprü yaptım, hastahane yaptım, havalimanı yaptım siyasetini, sosyal meydanlar da teknoloji kuşağının dikkatini çekecek şekilde, onların bizi anlayabileceği, bizim onları anlayabileceğimiz dilden, sosyal meydanlarda onları istediğimiz politika çerçevesinde sürece dahil olmalarını sağlayarak siyaset yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Bunun en somut örneği 2008 yılında A.B.D’de Başkanlık seçimlerinde yaşandı;
2008 Başkanlık Seçimleri ve Barack Obama ; İnternetin en yaygın ve en etkili şekilde kullanıldığı seçim kampanyası olan 2008 A.B.D Başkanlık seçimleri genç seçmenlerle internet üzerinden etkileşim sağlanarak hem içerik hem de bu içeriği geniş kitlelere ulaştıran yeni bir siyaset meydanı keşfedilmesine neden oldu.
Günümüzde gençler televizyon izlemiyor, gazete-dergi okumuyor ve oyunlarını yada içeriklerini gerçek bir ortamda paylaşmayıp, sanal ağlarda online olmaları üzerine obama ve ekibi internet üzerinden bugüne kadar görülmemiş bir kampanyaya imza attılar. Bu ekibin ilk işi Facebook’un kurucularından olan Chris Hughes’i sosyal medyanın başına getirmesi oldu. Barack Obama’ya ait web sitesini Facebook tarzı bir sosyal ağa çeviren Hughes insanların burada kendi bloglarını yaratmalarına izin verdi. Bu sayede web 2.0’ın temeli olan içeriği kullanıcılara ürettirerek bu içerikleri doğru hamlelerle kendi politikalarının çıkarları doğrultusunda yönettiler. Böylece Obama ve ekibi gençlerin dikkatini çekti ve onları interaktif olarak seçim sürecine dahil etti. Artık genç seçmen sıkıcı politik konuşma dinleyicisi değil, sürecin içinde kendi istekleriyle aktif siyasetin bir parçası olduklarını hissetmeleri, onları Obama yanlısı yaptı. Böylece internetin gücünü arkasına alan Barack Obama A.B.D’nin Yeni Başkanı oldu.
Obama’nın kampanyasının yöneticisi, dünya basınında Obama’yı başkan yapan adam olarak tanınan David Plouffle “İnternet olmasaydı Barack Obama belkide başkan seçilemezdi” diyor. Buradan internetin siyaset için ne kadar önemli bir alan olduğunu görebiliriz.
İnternet siyaset için o kadar önemli bir araç ki günümüzde konvansiyonel savaşla başaramadığınızı internetle başarabilirsiniz. Toplum mühendisliği ve siyasi mühendisliğin internet üzerinden daha kolay yapılabileceğini keşfeden güçler bu alanlarda daha aktif olmaya ve içerik üretmeye başladılar. Sosyal medya siyasal başarılar için kullanıldığı kadar kaos ortamı yaratmak, şiddet eylemlerine yön vermek, rejim ve iktidar değişiklikleri, özgürlük arayışı, ekonomik ve finansal düzensizliğe baş kaldırı gibi büyük eylemlerin yayılmasında da kullanılmıştır.
Arap Baharı ;18 Aralık 2010 yılında işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, usulsüzlükler ve kötü yaşam koşulları gibi sorunların sonucunda Tunus’ta başlayıp Mısır, Libya, Suriye, Cezayir, Ürdün ve tüm Arap dünyasında baş gösteren ilk önceleri mitingler düzenlenen daha sonrasında protestolar, şiddet eylemleri , halk ayaklanmaları ve sonrasında iç savaşlara neden olan Arap baharı internet ağlarının yardımıyla bu kadar büyük bir güce ulaşmıştır. İnternetin toplum üzerindeki gücünün kontrol edilemediğinde ne kadar büyük sorunlar ortaya çıkaracağının en büyük göstergesidir.
#OccupyTheWallStreet; 17 Eylül 2011 tarihinde politik aktivistler ve dijital bireylerin öncülüğünde büyük finans kuruluşlarının, bankaların ve çok uluslu şirketlerin yozlaşmış gücüne, demokrasiden uzak yaklaşımlarına karşı, savaşmak için başlatılan sosyal medya akımı kısa süre içerisinde küreselleşmeye başladı. ABD’ de 100 ün üzerinde, küresel çapta ise 1.500 şehirde eylemlere ve şiddet olaylarına sebep oldu. Aslında bu küresel eylemlere sebep olan nedenlerin başında S.n Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da her defasında söylediği gibi dünya nüfusunun %99 u geri kalan %1’lik kesimi için çalıştığını ve bu sistemin 1. Dünya savaşı şartlarında oluştuğunu, artık değişmesi gerektiğine inandığını söylemişti. #OccupyTheWallStreet eylemlerinin başlamasının ana nedeni %1’lik kesim için çalışan Dünya nüfusunun sosyal medyada örgütlenerek oluşturdukları küresel çaplı bir internet organizasyonu olmasıdır.
Panama Belgeleri ;3 Nisan 2016 tarihinde Panama menşeili Mossack Fonseca adlı kurum dünyada off-shore hizmetinin verildiği en büyük kurumlardan biri olma özelliğini taşımaktadır. Bu kurumda off-shore hizmeti alan kurum ve bireylerin yüzlerce gizli belgeleri internet ortamına sızdırıldı ve hızla küresel çapta yayılan bu bilgiler off-shore şirketinde yüklü miktarda hesapları olan, ülkesinden vergi kaçıran siyasetçileri, ünlü kişileri ve büyük kurumları zora soktu. Bunun sonucunda gösterilen yoğun tepkiler sonrası ülkesinden vergi kaçıran İzlanda Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson’un istifasına sebep olmuştur. Halen tartışmalar devam etmekte olup, böyle küresel çaplı internetsel olayların ilerleyen süreçlerde devam edeceği kanısındayım.
Kısaca yukarıda örneklerini verdiğimiz sosyal medya (İnternet) hareketleri sonucu meydana çıkan, büyük tepkilerin ve halk hareketlenmelerinin sonucunda bir ülkenin, siyasi bir kurumun yada çok uluslu şirketlerin ne kadar zor bir süreçte kalabileceklerini gösterirken aynı zamanda bu yönetilen halk içinde geçerlidir. Bu kadar büyük bir gücün sadece kontrol altında tutulmasının yetmeyeceği gibi, güvenilir kaynaklarda ve güvenilir güçlerin elinde, bu yeni silahın olması gerektiği kanaatindeyim.
Aksi takdirde bu gelişmelerden en çok etkilenen yöneticiler değil yönetilen halkın kendisi olacağı kaçınılmazdır. Burada çözüm konvansiyonel güçte nasıl “İyi Güç” istiyorsak, internetin konvansiyonel güçten daha büyük bir güç olduğunu da düşünürsek burada da “İyi Güç” kavramını istememiz gerekmektedir.
Değişen ve küreselleşen dünyada eğitimin, bilimin, ve sağlığın nasıl güncel halini yakalıyorsak, sosyal meydanlarda gezen, içerik üreten dijital kuşağın siyasetini de yakalamalıyız.
Rey potansiyelinin yüksek olduğu dijital bireyleri anlayacak ve onlara kendi projelerimizden ve fikirlerimizden bahsedebilecek bir dilin oluşturulması ve bu alanlarda onların ilgi duyabilecekleri faaliyetleri gerçekleştirmek siyasi bir kurumu başarıya ulaştıracağını Obama’nın 2008 seçimlerindeki başarısından anlayabiliriz.
Eğer bir fikri bir düşünceyi karşı tarafa aktarmak istiyorsak mutlaka karşı tarafla iletişimde yani etkileşim içinde olmamız gerekmektedir. Bu çerçevede dijital kuşakla siyaset yapmak istiyorsak eğer, onlarla etkileşim içinde olmalıyız. Bu da ancak onların meydanında yani sosyal meydanda onları anlayacak dilde siyaset yapmamız halinde gerçekleşecektir.
EMRAH YILMAZ