Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '08

 
Kategori
İstanbul
 

Yeni vapurlar geliyormuş dediler

Yeni vapurlar geliyormuş dediler
 

www.ido.com.tr


İlk önce yeni vapurların oylaması yapıldı maket resimleri üzerinden, ne kadar da soğuk bakıyorlardı ve hiç bizden değillerdi. Oylama falan yapamadan kapattım bilgisayarımı…

Zaman akıp gitmiş, ben oylama yapmasamda yeni vapurların Ekimde geleceği söyleniyor şimdi.

Dedim ya İstanbul’un boğazında Beylerbeyinde doğmuşum diye…Vapurları anlatayım istedim size bugün yenileri geliyor diye duymuşken…

Hani İstanbul deyince akla gelen o güzelim Boğaziçi’nde ağır aksak yüzen vapurları…İstanbul’un tarihi dokusuyla uyum sağlayan ben İstanbul’um diyen…

Sabah 8, 15 vapuruyla başlardı ilk muhabbetlerimiz. Kanlıca dan, çengel’den topladığı yolcuları alıp gelirdi bizim iskeleye… İskele dedimse de iki küçük göz bir oda misali…

Başında fötr şapkalı amcalarımız önde biz arkada, boş kalan koltuklara onlardan önce oturmamak için ağır ağır giderdik. Son binenler ilk binenlere günaydın derdi. Gazeteler açılmış hoşbeşler başlamış olurdu… Hep sıcak hatırlarım ben vapurların içini, cam kenarları çoktan kapılmış olurdu ve kaloriferin ısısıyla gözlerimizde taşıdığımız uykumuzu devam ettirirdik yol boyunca…İskeleye yanaştıkça vapur, yolcularda çıkışa doğru doluşur ve vapurda iyice yana yatardı, iskele verilmeden kıyıya ilk atlayan olma sevdası da bir başkadır. Hep ben istemişimdir ilk önce atlayayım diye. Acaba biri atlarken kısa gelip düşecekmi diye de beklemedim değil hani.

Vapur’un birçok bölümü vardı Üst katı tercih edenler, Alt katçılar, Kıç tarafındakiler, Baş tarafındakiler, ille de alt taraf kıçta açıkta ayakta gidenler…. Yan taraf da açıkta gidenler… Ayakları korkuluklara yaslayıp dalgalarla birlikte gidenler…Sahi siz ne tarafı tercih edenlerdendiniz…

Bana İstanbul dediler mi ilk önce boğaz gelir, üzerinde yüzen ve hafif yana yatan vapurlarıyla birlikte…, Ağır aksak yol alırlar ve sessizce siyah dumanını tüttürürler ve birde hiç çözemediğimiz sirenlerini çalarlar…

Kimbilir bu yazıyı okuyup da henüz hayatında vapur’a binmemiş olanlarda vardır…Şayet varsa yeni vapurlar gelmeden biran önce gelip boğazda bir vapur seyahati yapsınlar… Yanlarında da iki simit alsınlar birisini üst tarafa çıkıp sıcak çayla yemek, diğerini de martılarla paylaşmak için… Bizim burada martılar simit’i çok sever… Simit için sizinle hergün boğazda Anadolu’dan avrupa’ya uçar dururlar… Ne güzeldir o martılara simit atmak, sırayla size sokulur dururlar…Denizin ortasında bitti mi simit, sen yoluna ben yoluma, başka bir yolculuk seçer giderler…

Yeni gemiler geliyor dediler; Lüks olacakmış, daha hızlı olacakmış. Dikkat ettim vapur bile demediler… Neyleyim ben gemileri martılara simit atamayacaksam, dışarıda kıç tarafta sıcak bir çay içemeyecek, lüküs kamarada geçip oturamayacak ve ona vapur diyemeyeceksem…

Bu bir vapur yazısı olsun istedim. Yeniler eski tadı verir mi bilmem, vermezse de bu yazıyı okuyayım diye… Vapurları yokedersek, Haydarpaşa garını yokedersek ben bu şehre nasıl İstanbul derim ki, di mi…

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

26.03.2008

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..