Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '12

 
Kategori
Sinema
 

Yer altı

Yer altı
 

Kendi yeraltlarında, karanlıkta yaşayan tüm sefil, cesur korkaklara! Sizi vicdanlarınızın üstünde yukarıda, aydınlıkta bekliyorum...


Bir damla da olsa mürekkep yalamış adamların arasıbndaki husumet, kan davasından bile daha korkunçtur… (Filmden)

İnsanlık tarihi boyunca araştırılmaya ve anlaşılmaya çalışılmış küçük ama karmakarışık bir organizma… Düşünen, etkileyen, etkilenen, yaşayan ve sürekli değişen bir varlık. Evet, insandan bahsediyorum. Ali Şeriati İnsan kitabında; çamurdan yaratılmış ve Allah’ın ruhundan üflediği varlık olan insanın bu özelliğiyle düalist bir varlık olduğunu söyler. Düalist, yani iki yönlü. Allah’ın halifesi olan insan iki yöne meyledecektir. Ya çamura, balçığa meyledip kötü işler yapacaktır, ya da Allah’ın kendi ruhundan üflediğine yönelip güzel işler yapacaktır. Görülüyor ki, insanlık tarihinin öznesi de nesnesi de olan insanın genel özeti aslında Şeriati’nin bahsettiği bu iyiye ve kötüye meyletme durumudur. Hayata geçirse de, geçirmese de insan her türlü iyi ve kötü eylemleri aklından geçirebilir ve tasarlayabilir. İç âlem, ruh dünyası, bilinçaltı, mağara ya da yeraltı… Herkesin kaçıp saklandığı, zaman zaman başını çıkarıp hayata karıştığı sonra geri dönüp gizlendiği bir yeraltı var mıdır? Herkes kendi yeraltının farkında mıdır? İşte bu farkındalığı ve birçok soruyu kendinize soracağınız bir film Yeraltından Notlar.

Filmlerini izleyenlere filmin sonunda derin bir boşluk hissi, sonu gelmeyen bunalımlı saatler ve belki de “bu hayat boş en iyisi hiç olmak” gibi hisler hediye eden, başı dumanlı sinema yönetmeni Zeki Demirkubuz’ un insanı anlatan “karanlık ruhlu” filmlerinden biri de Dostoyevski uyarlaması olan Yeraltı. Bundan önce C Blok (1994), Masumiyet (1997), Üçüncü Sayfa (1999), İtiraf (2001), Yazgı (2001), Bekleme Odası (2003), Kader (2006) ve Kıskanmak (2009) filmlerinde hep insanı anlatan farklı konularla çıktı izleyicinin karşısına fakat birbirine benzer duygularla sinemadan gönderdi onları.

Yeraltından Notlar; izlerken özdeşlik kuramayacağınız belki de nefret edeceğiniz bir anti kahramanın hikâyesi olduğunu düşündürüyor fakat ilerledikçe görülüyor ki; film aslında herkesin tanıyabileceği genel bir insan tipini anlatıyor. Asosyalliğin dibinde yaşayan anormal Muharrem, aslında kendini sosyal zanneden birçok insanın ortak yüzüdür. İçinde beslediği kin, dışlanmışlık, haykırmak isteyip de sustukları ve saçma sapan bütün davranışlarıyla… Hiç bir şey yapamayıp sadece küfür edebilen, zayıfa gücü yeten, güçlüden kaçan ortalığı karıştıran biraz pısırık bir adamın hikâyesi. Daha doğrusu işte bu egolarıyla ve davranışlarıyla kendi yeraltlarında yaşayanların hikâyesi.

Kitap uyarlamaları genelde okuyucuda hayal kırıklığı oluşturur. Çünkü yazı dünyasının uçsuz bucaksız anlatımı ve okuyucunun hayal dünyasında şekillenişi, görsel olarak perdeye aktarıldığında ciddi bir sınırlamaya uğrar ve hayal edilenle görülen arasındaki kaçınılmaz farklar açığa çıkar. Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar eserinin uyarlaması olarak yola çıkan film, işlendikçe referansı Yeraltından Notlar kitabından sadece esinlenilmiş duygusunu veriyor. Dolayısıyla sağda solda duyduğumuz özgün uyarlama gibi tabirlerle değerlendiriliyor. Uyarlama da olsa esinlenme de olsa karakter tahliliyle başarılı bir film olmuş. Çünkü küçük göreceğiniz basit bir insanın bile iç dünyasının ne kadar karışık olduğunu ve aklından ne kadar çok şeyin geçebileceğini filmde izleyiciye yakından hissettirmek elbette ki kolay bir iş olmamalı. Tabi bu ne kadar yönetmen başarısı olsa da Muharrem karakterini canlandıran Engin Günaydın’ın da başarısıdır. Bir Demet Tiyatro’nun Zabıta İrfan’ıyla tanıdığımız Avrupa yakasının Buhran Beyi Engin Günaydın oyunculuğunu sadece komedi alanında ve dizilerde değil aynı zamanda dram ve duygusal ağırlıklı alanlarda da kullanıyor. Bu arada Günaydın’ın İlk sinema deneyimi, yine bir Demirkubuz filmi olan Yazgı ve film bundan 10 yıl önce çekilmişti. 

Hollywood Sineması’nın klişelerine alışmış izleyicimiz için gerçekten zor gelecek bir tarafı var bu filmin. Yeni dönem Türk sinemasını takip edenler, sinemaya sadece karanlık bir odada perdedeki ile özdeşlik kurarak aşk, macera, cinsellik ve kahramanlık gibi hikâyelere konuk olmak diye bakmayanlar tercih edecektir Yeraltından Notlar’ı.

Film Zeki Demirkubuz’ un bundan önce yaptığı filmlere göre sinemasını daha ileriye taşıdığının bir kanıtıdır. Fakat keşke bu anlatım gücünü daha iyi konularda ve daha güzel amaçlar için kullansa demekten kendimi alamıyorum. Ülkemizde ve dünya genelinde insana ve acılarına dair yaşanan bunca konu varken bu kadar emeğin ve sinematik başarının Muharrem gibi bir karakteri anlatması elde var sıfıra geliyor. Suç ve Ceza, Yeraltından Notlar gibi referanslar sinema için çok önemli çıkış noktalarıdır bunu bir kenara koyalım. Fakat bu ilhamla keşke daha bizden ve bizim toplumumuzun dertlerinden bahseden bir iş çıkarılsaydı diye düşünüyorum. Bu tabi ki sonuçta sanatın kullanımı noktasında sanatçının saygı duyacağımız tercih hakkıdır. Bugün eleştirilen; kendi toplumuna yabancı Yeşilçam Sineması yerini kendi insanına yabancı yeni Türk Sinemasına bırakmasın tek hatırlatmak istediğim budur…

Seyidhan KARA

 
Toplam blog
: 8
: 950
Kayıt tarihi
: 04.09.12
 
 

Sanat sever, Kitap sever, Okur yazar, Bilgelik, maneviyat ve erdem yolunun yolcusu...   İ..