Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '12

 
Kategori
Otomobil
 

Yerli otomobili herkesin alabileceği "klasta" olacak

Yerli otomobili herkesin alabileceği "klasta" olacak
 

Seri üretilen ilk Türk otosu Anadol, olumsuz esprilere karşın sevilmişti.


Başbakan Erdoğan yaklaşık bir yıl önceki TÜSİAD toplantısında otomotiv sanayi gelişmiş Türkiye’de yerli bir markaya gereksinim duyulduğunu, bunu yapacak “bir babayiğit” aradığını vurgulamıştı. 

Aradan geçen zamanda böyle bir projenin maliyeti sorgulanırken, en son TOFAŞ’ın yerli Türk otomobili üretme isteği ortaya çıktı. TOFAŞ’ın Bursa’daki fabrikasında Albea bandında Türk otomobili üretileceği haberi çıktı. Böylesi yerli araba özlemini karşılar mıydı?

TÜSİAD Genel Kurulu'nda yerli otoyla ilgili soruları yanıtlayan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, yerli otomobil için yepyeni bir platform olacağını, bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini, konu üzerinde ortakları Fiat ile Tofaş için çalıştıklarını söyledi. Koç,"Doğru yanlış haberler çıkıyor. Herkesin alabileceği klasta bir araba olacak. Üretimi TOFAŞ yapacak" dedi. 

Hükümetle temasları olduğunu ifade eden Koç, ''OSD üzerinden kendilerine bu işin nasıl olacağına dair önerilerimizi sunduk. Dolayısıyla çok yakın bir şekilde çalışma içindeyiz'' dedi.

OTOMOBİL TARİHİMİZ ÜZERİNE..

Türkiye’de ilk otomobil üretme girişimi 1929’da Ford tarafından İstanbul serbest bölgede denenmiş montaj hattı kurulmuş fakat 1930’lu yılların ekonomik krizi içinde gelişim gösteremeden sona ermiştir 

1961’in markası “Devrim” otomotiv tarihimizin ilk Türk otomobili unvanına sahip. Fakat aynı zamanda dünyanın en az sayıda üretilen markası olma unvanıyla Gueness rekorlar kitabına girmesi gerek. Yine de “Türkler otomobil yapamaz” önyargısını kırmada etken olmuştu.

1959 yılında Ford Motor Company ve Koç grubu girişimiyle Otosan kurulmuş ve 1960’dan itibaren Türk kadrosuyla Ford Consul ve ticari araçlar üretimine başlamıştı.

Seri üretilebilen ilk Türk otomobili  1966’da başlatılan “Anadol”dur. Otosan, İngiliz Reliant firmasına prototipini hazırlattığı ve prensipte fiberglas gövdeli, iki kapılı, bütün mekanik parçaları Ford’dan alınan, adı bir yarışma sonucu belirlenen otomobili Anadol’u üretmeye başlamıştır. (Anadol’u yıllarca büyük bir tutkuyla kullananlar vardı. Fakat fiberglas gövdesinin kırda park edildiğinde inekler tarafından yendiği ensprileri, karikatürleri de yapılmıştı. 

1968 yılında Tofaş kurulmuş, 1971 yılında Murat 124 modelini İtalyan Fiat lisansı ile üretmeye başlamıştır. Sonra Murat 131, Şahin, Doğan, Kartal gibi Türkçe isimlerle modeller sürdürüldü. Daha sonra bu da terk edildi.  

1969 yılında kurulan Oyak Fransız Renault lisansı ile ilk modelini 1971 yılında Renault 12 olarak hayata geçirmiştir. 1989 yılında motor ve karoserde yapılan değişikliklerle Renault 12 serisi , Toros modeline dönüştürülmüş ve 2000 yılına kadar üretimi devam etmiştir.

Türkiye’de otomobil sanayi montaj üzerine kuruldu, önceleri yerli katkı payı düşüktü ama yıllar geçtikçe yan sanayi gelişti, yerli oran yükseldi. Günümüzde Japon ve G.Kore firmalarının da gelmesiyle çeşitlilik oluştu. Burada çizilen, dizayn edilen modeller var.Fakat hala tüm aksamlarıyla motor yapamıyoruz. Şimdi harekete geçilmiş bulunuyor.

YERLİ OTOMOBİL NASIL OLMALI?

Koç, “Herkesin alabileceği klasta bir araba olacak” demiş ama haberin başlığında “herkesin alabileceği fiyatta” olgusu ağırlık kazanmış. Bu Türk otomobil markası amacıyla bağdaşmaz. Türkiye’de alacak otomobil bulamama sorunu yok ki. İstemediğin kadar araba var.“Klas” kelimesi önemli. Gerçekten yakışır bir klasta olacak mı?

TOFAŞ’ımızın sicili o konuda pek de iç açıcı değil. Şimdiye kadar üretilen Murat, Serçe, Şahin, Doğan, Kartal modelleriyle, sağ olsunlar bir çoğumuzun otomobil özlemini karşıladılar, ayaklarını yerden kestiler ama kalite olarak tatmin etmedi. Her zaman ilk fırsatta yenilenen, hurdaya da en çok çıkarılan arabalar oldular. Görüntüleri kabaydı, performansları düşüktü ve kaliteli malzeme ve karosere sahip değillerdi.

Şimdi ürettikleri “Linea” modeliyle, yanı sıra Doblo gibi ticari yönü ağır basan araçlarla bir çıkış yakalamış görünüyorlar.

TOFAŞ’ta  Koç Holding, İtalyan Fiat Gurubu ile yüzde 37.86’lik eşit ana hissedar durumunda. Kalan hisselerin İMKB’de işlem gördüğüne bakarak yabancı ortaklı bir Türk şirketi diyebiliriz. O bakımdan yerli payesine uygun. Fakat sanki Otosan’la üretselerdi daha iyi olurdu gibi geliyor bana. Anadol’u canlandırabilirlerdi. Zira Anadol kaporta zafiyetine rağmen sevilmişti. Hitit geyik buluntusu amblemiyle buram buram Anadolu kokuyordu. Sürüş keyfinden çok memnundular. “Motoru, yol tutuşu çok iyi” diyorlardı. (Motoru Ford) Dedim ya, kaporta ve dizaynı geliştirilse kalite kelimesi ona oturacaktı.

Halen Facebook’ta “Anadol Severler” gurupları var ve yılda bir gün haberleşip buluşuyorlar. Nostaljik bir zevk ve yaşam tarzı yakınlığı.

NEDEN YERLİ OTOMOBİL?

Yerli otomobil isteniyorsa, bir imaj, tanıtım, güç ve güven, bir yetiyi dost ve düşman aleme göstermek içindir. Yoksa paranız varsa bastırıp, zaten  en alasını alabiliyorsunuz. Kimse bize otomobil satmıyor da kendimiz üretmek zorunda kalıyor değiliz.

Bugün dünyaya bakıyoruz, hemen hemen dikkate değer her ülke üretebiliyor. Demek ki mesele burada değil. Ayrıntıya girince gelişmiş ülkelerin her birinin kaliteli marka imajlarına, üretim ve teknolojilerine rastlıyoruz. Otomobil tutkusu malum. O ülkeye özgü markalar, kalite imajı bırakıyor, adeta o ülke ve halkıyla imaj ve algı bütünleşmesi oluşuyor. Almanya dediğimizde “Mercedes’i üreten ülke” aklımıza geliyor. Kalite damgası gibi diğer ürünlerine de yansıyor.

Yani kaliteli bir yerli otomobil, dış tanıtım açısından da önemli.

Amerika’nın ünlü otomobil devleri GM ve Chrysler’in tanıtıma imaj katkıları var. Şimdi biraz forsu düşse de Chevrolet’i kimse unutamaz. Almanya kavramı Mercedes ve Audi den ayrı düşünülemez. Volkswagen halk arabası anlamına geliyor ve 1938’de Naziler tarafından kurdurulmuştu. Fransa, Renault, Peugeot, Citroen ile anlam kazanmıştır. Japonya Toyota, Mitsubishi ile. G.Kore’nin gelişimi boyutunu aşar şekilde.

Hindistan, Çin, Malezya, Rusya gibi ülkeler çok daha ucuza mal ediyorlar ama kalite ve imajları düşük kalıyor.

Konuya ulusal ve uluslararası etkileşim açısından yaklaşırsak, Türkiye’de yerli otomobil olacaksa, olabildiğince kaliteli olmalı. Belki asgari kalite korunarak bir ürün gamı oluşturulabilir. Ama mutlaka lüks segment de olmalı. (Ben asla sahip olamayacak olsam da)  Sade imaj değil, hiç olmazsa makam otosu yenileme tutkusunda döviz kaybına engel olabilir. Cari açığın düşmesine katkı yapacaktır.

 
Toplam blog
: 61
: 25799
Kayıt tarihi
: 09.07.08
 
 

Ankara'da yaşayan Afyon doğumlu, Gazetecilik Halkla İlişkiler Radyo-TV bölümü mezunuyum.. Kamuda ..