- Kategori
- Yurtdışı Tatil
Yeryüzündeki cennet; Tahiti!

Büyülü bir tatil, yer yüzünde cenneti yaşamak… Bunlar size ne anımsatıyor bilmem; ama benim için bunların anlamı Tahiti demek. Tahiti cennetin yeryüzünde unutulmuş bir kısmı. Ulaşmak oldukça zor olsada varış noktanız buna değeceğinin garantisini veriyor. İstanbul’dan yaklaşık 36 saatte ulaşmak mümkün.
Tahiti diğer adıyla Fransız Polonezyası’na direkt uçuş yok. Bu yüzden başkent Pape’ete’ye ulaşabilmek için İstanbul üzerinden Los Angeles’a ulaşabilir ve buradan 8 saattlik bir uçuş yapabilirsiniz. Bunun dışından New York, Tokyo, Sydney ve Auckland üzerinden Air Tahiti Nui ile Faa’a Havalimanı'na geçiş sağlayabilirsiniz. Eğer Yeni Zelanda tercihiniz olursa Tahiti sadece 5 saat uzaklıkta kalıyor. Adaya Schengen ile giriş yapmanız mümkün değil, adaya giriş için Fransız Büyükelçiliği'nden ada vizesi almanız gerekiyor. Aktarma yapacağınız lokasyonlar için geçerli vizeleride almanız gerekiyor tabii ki. Mercan kayalıklarının denize verdiği muhteşem renkler, yeşilin daha önce karşılaşmadığınız binlerce farklı tonu görülmeye değer. Beyaz kumlarda güneşin tadını çıkarmaktan güzel bir şey olabilir mi…
Başkent Pape’ete'de kurulan Marche pazarına mutlaka uğranmalı. Tropikal meyvelerden, balıklara, yerel aksesuar ve mücevherlere birçok şey bulabiliyorsunuz. Siyah incinin en yaygın olduğu bölge olduğunu söylemeden geçmeyelim. Pazarı haftasonu (Cumartesi günü) ziyaret etmenizi tavsiye etmem çok kalabalık olduğundan ne olup bittiğini anlayamıyorsunuz. Tahiti’nin genelinde Fransız ve Çin mutfağının hakim olduğunu fark etmek mümkün. Bunun dışında alışılmış balıkların yanına yerel lezzetler ekleniyor. Wahoo, mahi mahi yerel balıklardan en popüler olanları. Hindistancevizi sütü ile balık mı hazırlanır demeyin! Mutlaka Poisson cru deneyin. Adanın en popüler yemeği ve en lezzetli balığı denebilir. Bazı Akdeniz ülkelerindeki Siesta anlayışı burada ‘Haere Maru’ yani anı hızlı değil, yavaş ve tadını çıkararak yaşamak şeklinde olabiliyor.
Bankalar, restoranlar bile umulmadık saatte kapatıp dinlenmeye çıkabiliyor. Zaman burada gerçekten yavaş ilerliyor ama bu size hiç sıkmıyor. Aksine hem dinleniyor hemde zamanın keydini doyasıya çıkarabiliyorsunuz. Alternatif birşeyler yapmak isterseniz Marav Dağı’na tırmanmalısınız. Eğer dalgalarla savaşmak ve sörf yapmak istiyorsanız Teahupoo plajına mutlaka uğrayın. En ünlü plajına gitmeden dönülür mü hiç? Iti plajına sadece güneşin tadını çıkarmaya değil, gün batımında güneşin daha önce görmediğiniz renklerini ve size selamlayarak yerini aya bırakmasını izlemeye gidebilirsiniz.
Temmuz ayında buraya gitmeyi denk getirebilirseniz şanslısınız demektir. Heiva Festivali'ne katılabilirsiniz. Yerel dansların yapıldığı, yerel müziklerin çalındığı, nefis içecek ve yiyeceklerin tadına bakabileceğiniz eşsiz bir şöleni kaçırmayın. Bölgenin en iyi oteli Intercontinetal Tahiti, bölgenin en uygun, kendine ait plajı olan ve tropik bir adada olduğunuz her an hissedeceğiniz oteli ise; Le Royal Tahitien. Bahçesi ve plajına hayran kalabilirsiniz. Pansiyonda bize yeter diyorsanız eğer Vanira Ladge sizing için en uygun adres olabilir. Cennette fiyatlar biraz tuzlu. Zaten halk para harcamayı seven turist seviyor. Tahiti tam anlamıyla bir ‘Lüks’ adası. Ne kadar çok para harcarsanız o kadar mutlu bir tatil geçirirsiniz. Sokak satıcılarından satın alacağınız küçük atıştırmalıklar bile 15 dolardan başlıyor. Satın aldığınız şeylere göre 30 dolara bile çıkabiliyor. Pierre Loti’yi İstanbul’a olan hayranlığından tanıyoruz çoğumuz ancak en iyi kitaplarından biri olan ‘Loti’nin Evliliği’ kitabını Tahiti’de hazırladığını paylaşmadan geçmek istemem.
Balayı ve romantizm adası olarak bilinen Bora Bora takım adalarıda Tahiti’nin popüler adalarından. Diğer adalara başkentten feribot yada havayoluyla ulaşmak mümkün. Bora Bora’nın en çekici yanı deniz üzerine kurulmuş olan oteller sanırım. Başkentten 40 dakikalık bir uçuş ile Bora Bora’ya ulaşabilirsiniz. Bora Bora’dan daha ilgi çekici ve sosyetik olanı ise Moorea. Pape’ete’den sadece 7 dakikalık hava yolculuğu ile ulaşılıyor. Volkan patlaması sonucu oluşmul bu adada; plajda ünlü tasarımcılarla güneşlenebilir, akşam yemeğinizi Hollywood starlarıyla yan yana yiyebilirsiniz. Hal böyleyken cennetinde bir bedeli olduğunu görüyor insan. İstanbul’a en uzak kara parçası aynı zamanda en pahallı kara parçası. Tahiti’de tatil kimileri için sadece hayal bile olsa bu cenneti hayal etmek bile güzel. Görülmeye değer ancak harcanan paralara ne kadar değer o kısmı tartışılır. Yine de yeryüzünde cenneti görmeden ölmeyin derim!