Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '07

 
Kategori
Sinema
 

Yeşilçam Sokağı ne halde

Yeşilçam Sokağı ne halde
 

ANILARLA DOLU SUSKUN SOKAK
"Tarihsel olarak 40'lı yıllarda Türk sinemasını Yeşilçam sokağında doğmuştur. Bugün Yeşilçam sokağı bir simge olarak kalmıştır ve ona böylece bakmak gerekiyor. Uzun bir süre merkez görevini yaptı ve sonra doğal olarak yapımevlerinin çoğalması ile başka mekanlar, başka sokaklar daha uygun görüldü. Kala kala bir çeşit mitos olarak kaldı ve kalıyor." Giovanni Scognamillo

AMERİKALILAR HOLLYWOOD ŞEHRİNİ BAŞTAN BAŞA BİR SİNEMA ENDÜSTRİSİ HALİNE GETİRİRKEN, BİZLER 100 METRELİK DAR BİR SOKAĞI KADERİNE TERKETTİK

Beyoğlu semtinin ortasında herkesin bildiği meşhur İstiklal Caddesi vardır. Bir ucu Taksim’e, diğer ucu Galata kulesine kadar uzanan bu caddenin tam ortasında bir de kendi haline terkedilmiş küçük bir sokak bulunmaktadır. Bu sokak, Türk sinemasının yıllarca kalbi sayılmış, binlerce insana ekmek kapısını açmış, birçok ünlünün keşfedilmesine ön ayak olmuş yeşilçam sokağıdır.

SOKAĞIN YARISI YOK
Sokağa girdiğiniz zaman göreceksiniz ki, sol tarafta incik boncukcular, kapalı kepengler ve Emek sineması, sağ taraf ise kahvehane ve boydan boya yeni bir inşaat yapımı için kapatılmış bos tahta duvar ve devamında sinepop sineması. En uçta 40 yıllık Hayri berber ve hemen karşısında ara sokakta Club Gabile (Gay barı olduğu iddia ediliyor)... Sokak gerçekten acınacak bir durumda. İlk defa bu sokağa gelmiş bir kişi, gözlerine inanamaz ve tekrar tekrar "acaba gerçekten Yeşilçam Sokağı'nda mıyım?" diye merak edip tabelanın doğru olup olmadığını kontrol eder.

Düşünüyorum da, o kadar yazarımız, çizerimiz, eleştirmenimiz, aydınımız, sinema şirketleri, belediye, zengin sinema tutkunları tabi başta devlet olmasına rağmen küçücük sokağın rehabilite edilememesi gerçekten acı verici bir durum. Sinema bir sektör olmadığı sürece ilerleme kaydedemez. Sinemadan para kazanılmalı ve sinemaya aktarılmalı. Bunu yapacak sinemacılar, vergi ve kanunlarla sinemanın önünü açacak cesur politikacılara ihtiyacımız var.

Türk sineması konusunda master ya da doktora yapmaya gelecek olan turistler herhalde bu sokağı gördüklerinde hayatlarının şokunu yaşayacaklardır eminim. İnsan trafiğinin en yoğun saatinde bile sokakta o kadar az insan var ki, sokağın müdavimi 40 yıllık Hayri berber bile, beslediği bıldırcın kuşları ile konuşarak günlerini geçirmektedir.

YEŞİLÇAM SOKAĞININ TARİHİ
CHP iktidarı döneminde, 1948 yılında belediye Gelirler Kanunu'nda, yerli filmler için %75 olan vergi, %25'e düşürülünce, para kazanma olasılığını gören yapımcılar, şirket yazıhanelerini yeşilçam sokağına kurmaya başlarlar. Bu dönemde yerli filmlerde hızlı bir artış olduğunu görmekteyiz. 10 yılda 50 film üreten Türk sineması aynı sayıya 1 yılda ulaşmaya başlar. 1950'ler Yeşilçam sinemasının ilk büyük yıllarıdır. Yeşilçam kavramı, ilk olarak belirli bir mekan ortaklığını, bu ülkenin ticari sinemasını anlatmaktadır. Bu mekan yaklaşık 30 yıl boyunca Türk sinemasının kalbi olmuş, sinema sanatının ülkemizde yerleşmesini sağlamıştır.

CUMHURİYET KADAR ESKİ EMEK SİNEMASI
Yeşilçam sokağının tam ortasında, 1924'de kurulmuş ve ilk adı "Melek" olan "Emek" sineması bulunmaktadır. Sinema adını, sahnenin iki tarafında yer alan sarı-turuncu renkli 2 melek tablosundan alır. Daha sonraları yok olan tabloların yerinde bugün boş nişler bulunmaktadır. Sinemadan önce burada “Skating Palace” adıyla bilinen Pera’nın yegane buz pateni sahası bulunmakta idi. Ara sıra paten sahasının kimi bölümlerinde film gösterileri yapılmakta idi. Sinemanın ilk sahibi 1945'de iflas eden A. Saltiel ve H. Arditi idi. Sinema, İstanbul belediyesi'ne, oradan da emekli Sandığı'na geçer. 1958'e kadar İpekçi kardeşler tarafindan işletilir. Sonra Emekli Sandığı Emek Film'i kurarak işletmeyi üstlenir ve bugünkü adını verir. 1968'de Turgut Demirağ'a geçen sinema, 1975'ten beri ise İsmet Kurtuluş tarafindan işletilmektedir.

ATATÜRK YEŞİLÇAM SOKAĞI'NDA
Yeşilçam sokağında bir zamanlar, bugün açık olmayan Opera sineması vardı(1924). Bu sinemada yerler halılarla kaplıydı ve fraklı, beyaz eldivenli teşrifatçılar hizmet verirdi. 21 Ocak 1932'de, ingiliz yapımı olan Çanakkale filmini izlemek üzere Atatürk bu sinemaya gelir ve salondan çok etkilenir. Sinemanın sahibi Mehmet Rauf Sirman'dan sinema sektörünün Türkiye'deki durumu hakkında bilgi alan Atatürk, yüzde 33 olan sinema vergilerini yüzde 10'a indirir. Atatürk, sonraki yıllarda defalarca Opera Sineması'na gelir. Sonradan Şehir Tiyatroları'na geçen Opera Sineması, bir giyim mağazasına kiralanır ve 1970'lerin sonunda yanarak kapanır.

BİTMEYEN PROJELER
Yeşilçam sokağının restorasyonu konusunda kimler neler yaptı bilmiyoruz ama görünen köy kılavuz istemez misali ortada pek bir şey yok diyebiliriz. Bu sokağı değiştirebilecek kişi ve kurumlar kimler. En başta Beyoğlu belediyesi, Kültür bakanlığı, Sinema dernekleri ve bu işe gönül veren zenginlerimiz. Neden bu işin geciktiğini, alınan kararların kağıt üstünde kaldığını bilmiyoruz ama bu işinde bir an önce bitmesi gerekiyor. Kendi tarihine ve kültürüne sahip çıkmayan bir ülke kimin değerlerine sahip çıkacak. Hollywood’un mu?

SOKAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
· Ünlülerin el ve ayak izleri kaldırımlara konulabilir.
· Duvarlara ünlülerin resimleri ve film afişleri konulabilir.
· Sokak içinde sinema müzesi oluşturulabilir.
· Sokak, Mimar Sinan Ünv. Sinema bölümünün korumasına verilebilir.
· Araçların bu sokağa girişi ve otopark yasaklanabilir.
· Yeşilçam emektarlarına bu mekanda iş olanakları sağlanabilir.

 
Toplam blog
: 38
: 6499
Kayıt tarihi
: 27.07.07
 
 

Sinema ile yıllardır amatör olarak uğraşıyorum. Uğraşıyorum dedi ise, sinemacı değilim. Daha çok ..