Yeter Artık!

Televizyonları açıp 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusuyla yurdun dört bir yanında, ilköğretim çocuklarından, yetmişlik ninelere kadar herkesin ellerinde bayraklarla bir şeyler yapmaya çalışması gözlerimi doldurmaya yetti.

Ay yıldızlı bayrakla zor elde edilen bu şartların değerini anlayan insanların sayı olarak fazla olması çok güzel.

Uzun ve zorlu bir süreçte içte ve dışta azılı düşmanlarla, yoklukla ama çok güçlü bir inançla mücadele edenler; bizim bugünlerde rahatça yaşamamızı kuşkusuz sağlayanlar.

85.yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramı resmi kutlamalarda asık suratlar ve psikolojik savaş yapan bürokratların gövde gösterilerinin hedefi oldu. Asker, hükümet, ana muhalefet, DSP, DTP, cumhurbaşkanı derken ön plana çıkan tartışmalar Cumhuriyet Bayramı’na gölge düşürdü.

AKP’nin tek başına iktidarı ile resmi kurumların başına oturanların eşlerinin başörtülü olması genel bir rahatsızlık durumu yarattı. Bu rahatsızlığı duyanlar laikliğe dayanarak başörtüye karşı olduklarını her fırsatta dile getirdiler. Her resmi tören başörtü tartışmaları ile başlarken, kutuplaşmalar bugüne gelindiğinde üst düzeye çıktı.

Demokrasi ve demokratik düzenden bahsedenler, sosyal demokrasiyi ağzına sakız edenler ya da her kesimin oyuna talibiz söylemlerini ilke edenler iş başörtüsüne gelince bu ülkenin bence en önemli bayramı olan Cumhuriyet Bayramı’nı, asık suratla katıldıkları törenlerde anlamını saptırmakla yetinmeyip adeta mahvettiler!

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının olduğu baloları protesto ederek çözümsüzlüğü savundular. Hem de ilk kez değil bir kez daha…

Ülkemiz her geçen gün bu tür kısır tartışmalarla zaman kaybetmeye devam ediyor. Demokrasiye inanan herkesin görev verilene saygı duyması gerekir. Görev yapanların eşlerinin kafasına ne taktığı çok da önemli olmamalı.

Eğer ille bir tepki verilmek isteniyorsa bu protesto olmamalı. Kuru kuru protesto ile halkın gözü önünde ayrılıkçılık yapanlar ciddi çözüm önerileri ile ülkenin gidişatına olumlu katkı sunmalıdırlar.

CHP ve DSP’nin cumhurbaşkanlığı tarafından verilen resepsiyonu protesto etmesi artık beni oldukça germeye başladı. Kaldı ki askerin tepkisi de aynı şekilde devam ediyor. Bir yandan ana muhalefet partisi ve DSP bunu yaparken DTP’li belediye başkanları görev yerlerinde yapılan törenlere katılmadılar. Ülkemiz dört bir yandan farklı düşüncelerle yapılan protestoların ev sahipliğinde bayram kutluyor…

Her ne kadar iki protesto birbirinden farklı inançlarla düzenlenmiş ola da ikisi de olumsuz olarak yorumlanmalı ve aynı tepkiler verilmelidir.

Tunceli, Batman, Silopi, Diyarbakır, Cizre ve Hakkari’nin DTP’li belediye başkanları törenlerde kendilerine ayrılan koltukları boş bırakırken bu ülkenin hizmet vermesi gereken belediye koltuklarını işgal ettiklerini unutmuşa benziyorlar. Böyle önemli bir bayramı protesto etmek ciddi anlamda sorgulanmalıdır.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bacağının kırık olmasına rağmen iki koltuk değneğiyle bayram kutlamalarında yaklaşık bir saat ayakta dururken bu ülkenin bayramına ve cumhuriyetine sahip çıkmayı seçti.

Ordu’da ise vali kutlamalara köylüleri davet ederek köylülerle beraber yemek yedi. Aslında görmemiz gereken manzaralar böyle olmalıdır.

Her geçen gün artan kutuplaşmalar CHP’den DTP’ye, DSP’den AKP’ye, Cumhurbaşkanlığı’ndan Genelkurmay’a ve Hükümete herkesi ilgilendiriyor.

Bu ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Yeter artık bırakın saçma sapan kavramlarla oyalanmayı!

İlerlemek ve geleceğe dair bir şeyler yapmanın vakti geldi geçiyor bile…

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

abtokmakoglu@mail.ege.edu.tr