Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '14

 
Kategori
Güncel
 

Yeterince "minimize" mi, Obama?

Yeterince "minimize" mi, Obama?
 

ABD Başkanı Barack Obama, İsrail'i Gazze operasyonunda sivil ölümleri "minimize" etmeye çağırdığını duyunca, aklıma bu resim ve soru geldi.

Plajda oynarken, üzerlerine düşen birinci bombadan kaçmayı başarırken, patlayan ikinci bombanın şiddetiyle tüm kemikleri kırılarak kumların üzerine savrulan bu Filistinli çocuğun minik bedeni, yeterince “ufak” bir kayıp mı acaba?

Obama, hiçbir ülkenin topraklarına roket atılmasını kabul edemeyeceğini söylemiş.

Nokta.

Aslında böyle yaparak Batı’nın genel olarak İsrail-Filistin çatışmasındaki duruşunun da bir kez daha altını çizmiş. “Türkiye’nin kalbinin Filistin için atması yetiyor mu?” adlı yazısında Murat Yetkin, Batı başkentlerinde her gün İsrail protestolarıyla Filistin’e destek verildiğini, ama yönetimlerin bunun tam tersini yaptığını belirtmiş. İslam ülkeleri içersinde ise Türkiye’nin Filistin’e yönelik saldırılara en çok ses çıkaran ve içi yanan ülke olduğu tespitinde bulunmuş. Ancak gazetecimizin yerinde saptamalarıyla, tüm bunların yapayalnız hale gelen Filistin’e bir faydası olmuyor. Çünkü silah gücünü arttırdıkça radikalleşen Hamas’ın içinden doğan uç gruplar, İsrail’e stratejik hasar vermekten uzak sivil can kaybına yol açan eylemlerde bulundukça, dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip İsrail askeri gücüne bunu sürekli olarak hasımları, yani Filistin halkı üzerinde deneme fırsatı veriyorlar.

İşte tam da bu yüzden her defasında yeniden hep aynı kahredici bebek ve çocuk ölümleriyle karşılaşıp duruyoruz.

Bu çocukların ölmesini bir türlü önleyemiyoruz!

Gazze’ye yönelik kara harekâtının başlamasıyla birlikte, Hamas sivillere kaçmamaları ve İsrail’in bu psikolojik çökertme girişimine karşı durmaları çağrısında bulundu. Söyleyin bana, minik bebeler, çocuklar ve anneleri acaba üzerlerine yağan bombalara karşı nasıl duracaklar? Global güçler İsrail’in çıkarları uğruna onları zaten gözden çıkarmışken? En feci ölüm şekilleri bile bu acımasız duruşu tek bir adım dahi geriletemezken?

Aynı saatlerde İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı) cep telefonlarına İsrail saldırısını mitinglerle lanetleme mesajları yolluyordu. Devamında, bu zor durumdaki kardeşlerimiz için maddi yardım istiyordu. Sonunda da İsrail saldırısı karşısında dik duran kardeşlerimize destek mitingine katılım çağrısında bulunuyordu.

Ben bu yardım kuruluşlarına tabii ki karşı değilim, mutlaka ki çok iyi ve gerekli işler de yapıyorlardır. Ancak Filistinlilerin üzerine her bomba yağdığında oluşan “lanet - bağış - destek” üçgeninin bu kahredici sorunu çözmeye hiçbir faydası olmuyor. Çünkü yaraların oluşmasını önlemekten ziyade, yaralara merhem olmayı ve onlara dayanma gücü vermeyi amaçlıyor. Oysaki artık Filistin halkının herhangi bir şeye dayanacak hali kalmadı. Eğer direnmekse, bir zahmet o bebe ve çocuklar yerine siz o bombalarla ambargolara dayanmaya çalışın!

Bu sabah okuduğum bir habere göre, Hamas’a üye olan bir kadın 5 çocuğu olduğunu ve saldırılar sonrası 5 çocuk daha doğurmak istediğini ve hepsini de İsrail’e feda etmeye hazır olduğunu söylemiş. Ne güzel, global silah sanayini bundan daha mutlu eden bir haber olamazdı! Onlar İsrail’i baştan aşağı silahla donatmaya devam ederken, Filistin de çocuklarını kurban etmeye ve sefalet bataklığında çırpınmaya devam edecek. Bunla da İslam’a ve Müslümanlara hizmet ederek, cihat mı edilmiş olacak?

“Norveçli doktor canla başla Gazzeli çocukları kurtarmaya çabalıyor” adlı habere rast gelince, Mavi Marmara baskınında İsrail askerlerince yakın mesafeden yüzüne ateş edilerek katledilen tıp öğrencisi Furkan aklıma geldi. Keşke o da hayatta olsaydı da, Norveçli profesör gibi Gazzeli çocukların yardımına koşabilseydi. Müslümanlığı güler yüzlü yardımsever bir genç doktor olarak tanıtsaydı.  

Filistin için tek dileğim, yanlış politikalarla İsrail’in acımasız askeri gücüne kurban olmaktan ve edilmekten bir an önce kurtulmasıdır. O güce karşı canlı kalkan olarak dik durmanın mümkünü yok, hele de çocuk ve bebek olarak. Birçok konuda duyarlı ve tarafsız olmasını bilen Der Spiegel örneğin, bu resimdeki çocuğun gibilerini asla sitesine koymuyor. Bizlerin ise olup bitenlere duyarlı olmamız için bu resimlere hiç ihtiyacımız yok. Bu gerçeği kabul edip, Filistin halkına ona göre yardım eli uzatılmalı. Ben artık kalpten yakarışlar ve öfkeli haykırışlar değil, somut iyileşmeler görmek istiyorum. Gerekirse de bu uğurda ayıya dayı denmeli. Böyle yapmak, herhalde ki minik bedenlerin cesetlerine katlanmaktan daha kolaydır.

Bana sorarsanız, Müslümanlar bundan sonra mezheplerden farklı olarak iki ana kola ayrılacak: Bir kol kanlı savaşa dayalı cihadı benimserken, diğeri dünya sorunlarının çözümünde kaliteli bir seçenek oluşturmaya çalışacak. Biri asık suratlı öfkeli taşkın diğeri ise güler yüzlü barışçıl akıllı Müslümanları temsil edecek. Filistin’e somut yardım ve kalıcı barışı getirecek olanlar kuşkusuz ki ikinci gruptakiler olacaktır.

Bu arada Milliyet Blog’daki güncel, siyasi veya dünya kategorilerindeki yazılarımız eskisi gibi Milliyet’in o bölümlere dair ana sayfalarının sağ alt köşesinde yer alabilseler harika olurdu. Okur sayımız bir avuç değil de, eskisi gibi birkaç bin olurdu. Muazzam dünya sorunları karşısında zaten minimal olan çabalarımızı, hiç değilse biraz daha fazla okurla paylaşmış olurduk.

Dünya barışına "minimize" katkı adına, iyi olmaz mıydı?

Zuhal Nakay

 
Toplam blog
: 102
: 618
Kayıt tarihi
: 24.08.13
 
 

Mimar / Blog Yazarı ..