- Kategori
- Eğitim
Yetkililere açık mektup

Bu sabah bilgisayarıma düşen bir mesaj beni çok etkiledi. Etrafımızda sessiz sedasız yaşanan bir sıkıntıyı gözden kaçırdığımızı farkettim.Çok üzüldüm ve bu annenin feryadını sizlerle paylaşmak istedim. Tek bir kelimesine dokunmadan aynen aktarıyorum. Umarım sizlerde çevrenizle paylaşır ve bu eğitim sakatlığının düzeltilmesine hep birlikte katkı sağlamış oluruz.
"Merhaba Sevgili Salihli’ liler.
Yazacağım konuyla ilgili defalarca kez köşe yazılarımda bir şeyler yazdım. Ama bir tek yetkili çıkıp da bunun sebebini sormadı. Haklı veya haksızlığımı açıklamadı nedense.
Bu yıl Milli Eğitim’de öğretmenlerimizin hemen hemen yüzde 80’ inin uyguladığı yeni bir moda var; İnternetten ödev istemek!
Eve geliyorum kızım bilgisayar başında.
“Hayrola çocuğum bu saatte bilgisayarla ne işin var?”
“Ders çalışıyorum”
“Ne dersi çocuğum” diyorum.” Araştırılacak konuları varmış. Hemen, hemen her gün. Gezmeye gittiğim evlerde de aynı tartışma.
Gün geçmiyor ki tüm sorunlarıyla ilgilendiğim engelli anne aramasın.
“Abla utanır oldum sana gelmekten. Kızımın ödevi için İnternet kâffe ye gittim bir sürü erkeğin içinde, rica ettim. Bulamadılar. Kız iki gözü iki çeşme ağlıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum ”
“Getir “diyorum çaresiz.
Dul bir kadın. Görme engelli. Çocuğunun birisi de. Sırtını dayayacağı ana baba, sorunlarını çözecek, yükünü hafifletecek bir kocası yok, ne yapacak sığınacağı tek liman benim! Bana geliyor. Ama ya; bende olmasam?
Bir gün evde internete bağlanamadı oğlum, internet kâffeye gitti. 4 sayfa çıktı almış. Ödediği para 4 YTL. Dün akşam engelli annenin kızına 3 ayrı ödev vermiş öğretmeni, yazıları kesip kopyaladığımız halde 10 sayfa çıktı aldık.Bu kadın kaffede bu işi yaptırsa, bu yazılar en 15 sayfa olacak 15 YTL ödemek zorunda alacaktı.
Dul bir kadın. Yardımlarla, kıt kanaat geçinen, bir insan. Belediye, Kaymakamlık, Deniz Feneri de , olmasa kadının hali, perişan.
Bu sadece örneklerimizden bir tanesi. Aynı durumda yüzlerce aile var:
Teknolojiden faydalanmak, çok güzel şey. Kabul. Ama ilkokuldaki bir çocuğa internetten ödev vermek bana mantıksız geliyor. Hani uzun tatillerde bir iki ödev verilir tamam, ama her gün aynı yolu izlemenin mantıksızlığı da ortada.
Hadi söyleyin, kaç vatandaşımızın evinde bilgisayar var? Diyelim ki eski meski bir bilgisayarı var. Peki, internete kaç kişi bağlı?
Bilgisayar alacak, internete her ay düzenli para ödeyecek kaç ailemiz var söyleyin bana.
Bizim çocuklarımız özel okulda okusa amenna. Özel okula çocuğunu gönderen velinin bilgisayarı da olur. İnterneti de... Devlet okuluna gidip de, defter kalemini alamayan, ayağında çorap bulunmayan, yüzlerce çocuğumuz var.Yalan mı?
Kaldı ki internetten çıktı alınca bu yazıları okuyan, hiçbir çocuk da görmedim. Çıktı alınıp okula götürülüyor.
Hani sınıfta, sırayla birer kişiye bu ödev verilir, o getirir hep birlikte okunur kabul. Ayda bir, iki ayda bir kabul de her gün bu işi isterseniz bu işin suyunu çıkarmış oluyorsunuz sevgili öğretmenlerim.
Lütfen yoksul aileleri, onları düşürdüğünüz durumu ve onların çaresizliğini düşünün. Kendinizi onların yerine koyun.
Hani tüm sınıflarda bilgisayar olur, internet bağlıdır çocuk da oradan araştırma yapmayı öğrenir ya; o zaman boynum kıldan ince. Ama bu şartlarda yüz bin kere HAYIRRRRRRRR!
Sayın Valim,
Sayın Kaymakamım,
Sayın Milli Eğitim Müdürüm:
Bu densizliğe bir dur deyin artık.
Yoksa gelecek günlerde yaşanacak aile facialarına tanık ve dolaylı da olsa sebep olacaksınız emin olun.
Beni duyacak ve gerekeni yapacaksınız değil mi?
Çünkü bu çocuklar bizim. Ve bu konuda en çok başı ağrıyan, ağrıyacak olan da olanlar sizlersiniz.
Müjdeli haberlerinizi bekliyorum."
17.0cak.2007
Gülgün YALVAÇ