Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '12

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Yıldız Tozları’ndan Mülkiyet’e

Yıldız Tozları’ndan Mülkiyet’e
 

Hepimiz yıldız tozuyuz


Türkçeye “Büyük Patlama” olarak çevirebileceğimiz “Big Bang” teorisine göre evren, yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan ibaretti. Tüm evrenin bu küçük başlangıç noktasından itibaren genişleyerek oluştuğunu iddia eden teoriyi destekleyen en önemli bulgu ise, evrenin günümüzde de genişlemeye devam ediyor olmasıdır. “Büyük Patlama”nın ardından ilk oluşan ve hafif bir element olan hidrojen, ilk yıldızların da yapıtaşını oluşturuyordu.

Dünyadan, çıplak gözle, yaklaşık 6 bin yıldız görülebilir; ama evrendeki her bir galakside, her boyuttan, 100 milyar ila 1 trilyon yıldız bulunur. Yıldızlardaki hidrojen atomlarının çekirdekleri çarpışıp kaynaşarak (termonükleer tepkimeler)  sonucu önce helyuma, süreç ilerledikçe de giderek daha ağır elementlerin çekirdeklerine dönüşürler. Enerjisi biten büyük yıldızlar, süpernova denen şiddetli patlamalar ile ömürlerini tamamlarlar ve bu patlama ile yıldızları oluşturan maddelerin bir kısmı uzaya toz olarak saçılır. Sonraki kuşak yıldızlarlar ve onların çevresinde dolanan gezegenler (ki bizim dünyamız da buna dâhildir) süpernovaların ağır elementlerce zenginleşmiş küllerinden doğarlar. Koruyucu uzay tozunun oluşturduğu devasa bir rahmin içinde yaratılmış olan Güneş’imiz ise orta büyüklükte bir yıldızdır. Ölen her yıldız, galaksimize toz yağdırmaya devam etmektedir ve uzay tozlarının yağışı altında kalan dünyamız her gün biraz daha şişmanlamaktadır*. Dolayısıyla cismanî varlığımızın da kökeni, Güneş ve Dünya’mız gibi, kozmik tozdur ve ünlü gökbilimci Carl Sagan “Hepimiz yıldız tozuyuz!” diyerek bu gerçeğin altını çizmek istemiştir.

Öyleyse, bugün parsellediğimiz, alıp sattığımız ve üzerine keyfiyetle bir şeyler kondurduğumuz toprak, gerçekte kime aittir?  Suyun mülkiyeti kimindir?

Her çağda, maalesef,  insanların dizginlenemeyen mülkiyet hırsları karşımıza çıkmaktadır. Sanayi devrimiyle birlikte başlayan paracı düzen (kapitalizm) de bu insan zaafı üzerine yükselmiştir. Geçmişte dini kullanıp Tanrı adına mülkiyeti tekellerine almaya çalışan ruhanî liderler gibi, günümüzde de teknolojik gücü elinde tutan kapitalistler, parayla her şeyin sahibi olabileceklerini düşünmektedirler. En büyük güçleri ise, modern(!) insanın tüketme hırsıdır.

Paracı düzen “Para-Ürün-Para” döngüsünü dayatmakta ve başarının tek ölçüsünü de para olarak göstermektedir. Oysa gerçek döngü para ile değil emek ile başlamıştır ve son değer yine emek olmalıdır (Ürün-Para-Ürün), tıpkı hayatın kozmik toz ile başlayıp yeniden toza dönüşeceği gibi.

Ve unutmayınız ki nasıl bugün erozyon nedeniyle mezarları açılmış olan dinozorların tozları havada uçuşuyorsa, bizim de çürümüş varlığımızın tozları öyle uçuşacak!* ya da Yunus Emre’nin dizeleriyle,

Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

Mal da yalan mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan

Gelecekte bir gün, bizimkinden çok daha ileri bir yaşam biçiminin yapıtaşı olabilmek ümidiyle…

*Tozun evrendeki ve hayatımızdaki rol ve önemini detayları ile öğrenmek isteyenlere, Hannah Holmes’in yazdığı ve tercümesini TÜBİTAK’ın bastırdığı “Tozun Gizli Hayatı”  isimli kitabı okumalarını tavsiye ediyorum.

 
Toplam blog
: 27
: 2194
Kayıt tarihi
: 07.06.11
 
 

Hakikat, sadece hakikat... ..