- Kategori
- Güncel
YÖK, Sınav Sistemini Neden Değiştirdi?

Milyonlarca öğrencinin kafası karışık. Ama bir o kadar da öfkeli.
Güzel bir pazar yazısı yazayım dedim. Ama o kadar çok nahoş konu var ki, sanırım bu kadar berbat konu varken, güzel ve hoş bir yazı çıkmayacak. Çıksa bile beni tatmin etmeyecek.
Ne yazayım derken, en güncel konular arasında bir seçim yaptım. Fazlaca siyasete bulaşmadan, ama ucundan, kenarından dokundurarak bir kaç kelam etmek istedim. Hoş siyasete nasıl bulaşmayacaksın, ülkeyi hatta bireyi ilgilendiren tüm nahoş konular bir şekilde siyasi iktidara ve icraatlerine dayanıyor.
Uzatmayalım, bugün tombaladan güncel bir konu olan eğitim çıktı. Bu konuda bir kaç kelam etmek istedim.
Eğitim konusu, bugünkü siyasi iktidarın en büyük başarısızlığıdır. İlköğretim'den orta öğretime kadar tam bir yaz-boz tahtasına çevirdiler eğitimi. Ve her yaptıkları değişiklik ve kendilerince yenilik bir o kadar karmaşıklık ve düzensizliği, tepkiyi, kızgınlığı, öfkeyi ve de şüpheciliği de beraberinde getirdi. Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz ay, Teog kaldırıldı. Milli Eğitim'in başında bulunanlar büyüklerinin sözünü dinleyerek bu sistemi kaldırdı, yerine çok daha çağdaş bir sistemin getirileceği söylense de, ortalıkta bazı fikirler ve programlar dolaşsa da, hala teog'un yerine nasıl bir sistem geleceği muamma. Ve teog düzenine, sistemine kendini adapte etmiş, konsantre olmuş çocuklar, veliler çaresiz ve umutsuz ve bir o kadar öfkeli bekleyiş içinde. Bir sürü yapılan açıklamada aslında hiç içi dolu bir açıklama göremedik. Hepsinin içi boş. Bu sistemi kaldırırken, kime sordular, hangi uzmandan, uzmanlardan bilgi aldılar belli değil. Liderleri "ben teogu istemiyorum" dedi, bir gün sonra MEB kaldırıldığını açıkladı. Bu kadar basit. Ve kaldırılmasının altında yatan gizli gerçekler.
Her ne kadar, Milli Eğitim Bakanı, "önceki sistemler çocukları bir yarışa sokuyordu çok zorluyordu, şöyleydi, böyleydi" dese de adama "yahu bundan önceki, de, ondan önceki de, ondan önceki de sizin getirdiğiniz sistemler, kimi kime şikayet ediyorsun, kimin sistemini kötülüyorsun" diye sormazlar mı ? Soruyoruz işte..
Ne kılıf bulurlarsa bulsunlar, yapılan değişikliğin, özellikle okulların İmam Hatip'lere dönüştürülmesi ve eğitimin din eksenli olmasının planlanmasına yönelik bir hamle olduğunun artık herkes farkında. Artık herkes bu ortak paydada birleşiyor. Lakin, iktidar ve kendisine bağlı MEB hala çıkıp, cesurca ve mantıklı, kabul edilebilir bir açıklama yapamıyor. Peki yapabilecek mi ? Hep birlikte, beklemeye ve öfkelenmeye devam !
Durum bu istikamette iken ve hem eğitimciler, hem uzmanlar, hem veliler bunu tartışıyorken, muhtemelen siyasi iktidar'ın talebi ve baskısı ile bu sefer yüksek öğretime el attılar. Kamuoyu, Teog şaşkınlığını üstünden atamazken, Yök denen kurum, üniversite sınav sisteminin değiştirildiğini ve yerine çok daha uygun, kolay uygulanabilir bir sistem getirildiği açıkladı. Yahu kardeşim, madem önceki sistem kötüydü, bir öncekiyle neden değiştirildi. Bizim zamanımızda bir tek ÖSS ve ÖYS vardı. Bunlar iktidara geldikten sonra LYS, LGS gibi terimlerle tanıştık. ve şimdi onlar da tarihe karıştı. Yeni sistemin adı YÖK Sınavı.
Peki bu sınav sistemi değişikliği ne getirdi, ne götürdü, bir onu irdeleyelim.
Sınavın adı Yükseköğretim Kurumları Sınavı olacak. Sınavda 80 soru sorulacak. Temel yeterlilik testi puanını en az 150 olması gereklidir. Temel yeterlilik puanı 180 ve üzerinde olan ise lisans bölümlerine yerleşebilecek. 200 ve üzeri olan puanlar, adaylar istedikleri takdirde bir sonraki yıl da geçerli olacak. Sınav puan türleri 18'den 5'e indirilmiştir. Sınavlar tek hafta sonunda 6 oturumdan 3 oturuma indirildi. Sınav haziran ayında tek hafta sonunda 3 oturumda gerçekleştirilecek. İlk oturum temel yeterlilik esas alınacak (Türkçe-Matematik sınavı), ikinci oturumda Türk Dili ve Edebiyatı-Coğrafya, Sosyal Bilimler, Matematik ve Fen Bilimleri olmak üzere 4 test yer alacak.
Açıklanan proje bu. Hayata geçirilecek gibi de gözüküyor. Peki, şimdi şeytanın avukatlığını yapalım.
- Eski programa göre kendini adapte etmiş bir kişi, bu yeni sisteme nasıl adapte edecek.
- Bu yeni sistemin çok iyi bir sistem olduğuna nasıl karar verdiniz. Eğitimcilerin fikrini sordunuz mu ?
- Dünyada ki üniversiteye giriş uygulamalarını masaya yatırdınız mı ?
- Bu sistemin, bireylerin üniversiteye giriş yüzdesini artıracağının garantisi var mı ?
- Bu sistemi, daha fazla İmam Hatipler üniversiteye girsin diye mi değiştirdiniz ?
- Puan türünü azaltmanızın mantıklı açıklaması nedir ?
- Üniversitelerin alt yapısı buna hazırmı ?
- Neden bir sene boyunca kurstan kursa giden, zamanının çoğunu ders çalışarak geçiren, kahvaltı masasında, otobüste, vapurda, trende, pazar tezgahında ve hatta dağda çobanlık yaparken sürekli test çözerek geçiren, gözleri test çözmekten bozulan bu çocukların günahı ne ?
- Neden bu çocuklar çok çalışırken, daha az çalışan yada hiç çalışmayan, hazıra konan çocuklarla aynı kefeye koyuyorsunuz ?
- Neden bu çocukların hayalleri ile, geleceği ile bu kadar çok oynuyorsunuz ?
- Gerçekten bu sistemle, bu zihniyetle çağdaş bir üniversite eğitimi verebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?- Bunca masum olan, yeni sistemi açıkladıktan sonra, hayalleri yıkılan, umutsuzluğa kapılıp gözyaşı döken bu çocukların vebalini, ahını alacağınızı hiç düşünmediniz mi ?
Sorular bitmez. Bitmemeli de..
Yök, siyasi iktidar baskısı ile üniversite sınav sistemini değiştireceğine, nasıl daha kaliteli bir üniversite eğitimi verilebilir, dünyanın en iyi üniversiteleri arasına Türk üniversiteleri nasıl sokulabilir ya da daha fazla üniversite ismini nasıl yazdırabilir, üniversitelerde daha bilimsel, dünya ile entegre olan, özellikle batı üniversiteleri ile yarışan bir üniversite nasıl yaratılır, beyin göçü nasıl önlenir gibi soruların cevaplarını aramalı ve bunlarla uğraşmalıdır. Ama, maalesef, Yök denen kurum fasafiso işlerle uğraşıyor.
Koskoca Yök, daha sınav değerlendirme sisteminin yanlışlıklarını, sınav sorularının çalınmasını açıklayamamışken, geçtiğimiz aylarda neticelenen üniversite sınavında 1500 kişinin sınav sonucu "yanlış hesaplamışız" denilerek iptal edilip, o kadar bireyin üniversite hayalini bitirip, 1600 kişiyi (kendilerince puanı doğru hesaplanan) üniversiteli nasıl yaptığının hesabını bile veremedi. Şimdi kalkmış milyonlarca öğrencinin kaderini değiştirme yoluna gidiyor. Bu sistem değişikliği ile kalitenin ne kadar düşeceği, bilimden ve çağdaşlıktan ne kadar uzak olacağını hep birlikte göreceğiz. Zira, bu yöntemin özellikle İmam Hatipler için mi düzenlenip, düzenlenmediği sorusu hep tartışılacak.
Ne demişti Yök başkanı "çocuklar birinci sınava girdikten sonra tatmin olurlarsa, ikinci sınava girmeyebilir"
Yahu, o yoğun streste çocuk neyi, ne kadar ve nasıl yaptığının yordamına tam varamazken, sen "ikinci sınava girmeyebilir" derken, onların kaderi ile oynuyorsun. Velev ki, birinci sınavı iyi geçmedi ve iyi geçtiğini düşünüyor ama ikinci sınava girmedi ne olacak ? Ya da birinci sınava girdi, iyi yaptığını düşündü ve ikinci sınava girmedi.
Sınav sonucu da 180'in altında geldi. Bu çocuk, hukuka, siyasala, mühendislik bölümlerine, tıp bölümüne nasıl girecek ? Bunu hiç düşünmediniz mi ?
Evet düşünmemiş olmalılar ki, daha sonra bir açıklama daha geldi. Dediler ki, birinci sınava baraj 150. isteyen bu puanla 2 yıllık fakülteye gidebilecek, 180 ve üstü olanlar diğer bölümlere tercih yapabilecek. Bir de dediler ki, birinci sınavın sonucunun %40'ı, ikinci sınavın %60'ı alınacak.. Saçmalık diz boyu..
Bu da ayrı bir tartılma konusu. Bence Yök ne halt ettiğini, kendisi de bilmiyor. Düşünmeden, üstünde kafa yormadan, planlanmadan, projelendirmeden, uzmanların, eğitimcilerin görüşü alınmadan, tartışılmadan aceleyle getirilen bu sistem çocukların geleceğini de karartabilir.
Yazıktır beyler !
Bu ülkenin her çocuğu, normal lisede de okusa, özel lisede de okusa, İmam Hatipte'de okusa, Anadolu'nun bir okulunda da okusa, bu ülkenin çocukları. Bu ülke onlarla var olacak.
Bu ülkenin geleceği, iyi, kaliteli, çağdaş, bilimsel, dünya ile yarışan, fikir üretebilen, icat üretebilen, düşünen, belli bir kesime hitap etmeyen, bazı okulları, bazı bireyleri ötekileştirmeyen bir eğitim sistemi ile mümkün olacaktır.
Bu çocukların geleceği ile oynamayın. Arkanızdan beddua okutturmayın. Onlara göz yaşı döktürmeyin.
İnanın, onların göz yaşlarının vebali altında kalırsınız.
//
TSÇam