- Kategori
- Futbol
Yönetebilmek
Önce Ümit Özat ve Tuncay'ın kaçarcasına uzaklaşmasıyla başladı bu sorun. En son geçtiğimiz yaz Volkan Demirel'in transfer pazarlığı sırasında tavan yaptı. Volkan'ın o dönem söyledikleri önemliydi bence, "Bizlere değerli olduğumuz hissettirilsin". Aziz Yıldırım'ın yönetim anlayışı ise biraz farklı. Son Semih olayında hukuken geçerli olabilecek doneler yönetimden yana olabilir, ama işin insani yönü biraz farklı.
Aziz Yıldırım kimseyle muhattap olmadan isteklerinin gerçekleşmesini istiyor. Bu durum Aziz Yıldırım'ın şahsi egosundan öte, Fenerbahçe Başkanı olmasının verdiği bir ego. Semih çağrılıp, üslubunca konuşulup anlatılsa hiçbir sıkıntı yaşanmadan bu olay halledilirdi. Ama yapılır mı? Hayır.
Bakın, senelerce GS futbolcuları para almadan oynadığında, "biz de olsa biri çıkıp oynamaz"dedi tüm Fenerliler. Olay basit aslında. GS'li oyuncular evlerinde çıkıp idmana giderken mutlular. Florya onların yuvası gibi. Ama Fenebahçeli oyuncular işe gidiyorlar. En sevdiğiniz işi bile yapsanız işe gitme mecburiyeti huzursuz eder insanı. GS'nin 2006 ve 2008 şampiyonlukları bunun birinci kanıtıdır. Bu şampiyonlukların temelinde işe değil, Florya'ya gitme hissiyatı baş roldedir.
Üzülerek belirtmeliyimki, Fenerbahçeli (yerli) oyuncular gestapo yönetiminde hissediyorlar kendini. Fenerbahçe genlerinde biraz kibir ve şımarıklık hep vardı, böyle sevmiştik Fenerbahçe'yi. Buydu belki de büyüklük algımız ama hiç bu kadar sevgisizlik hakim olmamıştı bu bünyeye.