Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
Kitap
 

Yorgo Emmi

Yorgo Emmi
 

Yorgo Emmi


Kadınların değişmez ilkesidir: Kocanın iki çanağı varsa, birini kır! Sanki gavur malı... Kır ki ev ocak olamasın, gözü geçim derdinden başka bir şey görmesin.

1996' da öğretmenlikten emekliye ayrıldığımda, devlet üç kuruş ikramiye verdi ya, bu karımın gözüne battı.Yani üçgün kenarda dursa, repoda borsada azıcık çoğalsa olmaz.Tutturdu bununla yurtdışına bir gezi yapalım, bir iki hık mık ettim, sökmedi. Mademki burada savaş sanatının incelikleri geçerli, daha fazla direnip kendimi ezdirmenin alemi yoktur, sathı müdafa vardır.Bu nedenle isteği kabul ettim ama dünya haritasını önüne yayıp sordum:

- Nereye gideceğiz?

*********

Sıra Yunanistan'a gelince bütün gerekçelerim çürüdü.Uzağa gitmek istemiyordum, Yunanistan yakındı, hem orada çok sayıda Türk yaşadığı için dil sorunumuzda olmazdı.Ege Denizi'nde Kardak denilen bir kayalık yüzünden ipler gerilmiş, savaşın eşiğine gelinmiş ama bunun ateşi kısmen sönmüştü der demez, Yunanistan'a gitmeye karar verdik.

Yaz tatiline gitmiştik. Bizim köylüler bu niyetimizi duyunca,

- Mademki Yunanistan'a gidiyorsunuz, orada bizim köyden giden Rumlar varmış, bulabilirseniz onlkarı da bulun, dediler.

Bizim köy, Fatsa'dan 27 kilometre içeride, denizden altı yedi yüz metre yüksekte, sırtını Canik Dağları'na dayamış bir Karadeniz köyüydü, köyün adı 1960 lara kadar ''Miri'' idi, köylüler ona ''Meri'' derlerdi köy isimleri değişirken ona Beyceli adı verilmişti.

*********

Annem, doğum yılını ve yaşını bilmez. Yaşı sorulunca,

- Gavurlar giderken ben yedi yaşındaydım, der
- Gavurlar ne zaman gitti?
- Ben yedi yaşındayken....
O küçükken, evlerinin bir odasında da Rumlar otururmuş.Rumların, Yorgo adında bir de çocukları varmış. Çocuklar birlikte oynar, birlikte yer içermiş.Annem bebekken, her halde annesinin göğsünde çıkan bir yara nedeniyle onu ememiyormuş, bu yüzden ağlayıp duruyormuş. Bir gün yan odada oturan Rum kadın acımış, annemi göğsüne alıp doya doya emzirmiş.

**********

İhtiyarda garip bir telaş var ister istemez bakıyorum.Yandan vuran elektrik ışığı yüz çizgilerini daha da derinleştiriyor, sertleştiriyor. Sevimsiz bir görünümü var.
O da ne O sevimsiz ihtiyar, Hari ile konuştuğu Rumcayı bırakıp Türkçe bağırıp çağırarak bize doğru gelmeye başladı:
- İki gündür nerdesiniz ulan siz?

***********

Türkiye sürgünü Rumlar Yunanistan'da da yaban sayılmışlar, kendilerine ''Türk Tohumu'' denmiş.Dilleri Yunanca değilmiş, ''Ponti dili'' dedikleri bir dilmiş anlaşmakta zorluk çekmişler.

Yorgo 1940' ta bir hemşehrisi ile, gene Türkiye'den gelen bir kızla evlenmiş, üç oğlu, bir kızı olmuş.Bu ailede Yorgo'dan, Yani'den geçilmiyor bizdeki gibi ilk erkek çocuğa dedesinin ismini vermek gelenekmiş, Yorgonun dedesinin adı Yorgo, babasının adı Yani, kendisi Yorgo, oğlu Yani, torunu Yorgo...

***********

Yukarıda içinden birkaç satır alıntı yaptığım kitabın adı ''Yorgo Emmi'' yazarı ise Ayhan SARIHAN isimli emekli bir öğretmen kitabı Kültür Bakanlığı yayınlarından 2002 yılında çıkmış bende 2003 yılında ilçemizde bulunan Kültür Bakanlığı bürosundan temin ederek okumuştum, Yunanistan Gezisi İzlenimlerini anlatıyor Yorgo Emmi ise yazarın köyünden göç ederek Yunanistan'a giden fakat aklı, gönlü doğduğu memlekette olan bazen hoş sohbet, bazen aksi bir ihtiyar yani bizden biri. Yazar Yorgo emmiyi buluyor tatillerini onların yanında geçiriyor. Su gibi akıp giden gezi, tarih ve anı kitabı denilebilir insanı sıkmayan bir dille yazılmiş 130 sayfadan oluşan bir kitap Kültür Bakanlığı'nın kitap satış noktalarından temin edilebilir yazarın aynı şekilde iki kitabı daha var ben Gürcistan ve Azerbaycan gezilerini anlattığı kitabı bulabildim oda güzel bir kitap okumayı sevenlerin ve Yunanistan'da bulunan bizim insanlarımızı merak edenlerin okumasını öneririm.

Sevgiyle kalın, saygılar.

 
Toplam blog
: 19
: 1370
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

1961 Samsun - Çarşamba doğumluyum. Memur emeklisiyim. Evli ve üç çocuk babasıyım. Halen Kdz. Ereğ..