Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

Yükselmenin sırrı: 'Din ve duygu sömürüsü yap, vicdanını kapat, cüzdanı kap!..'

Yükselmenin sırrı: 'Din ve duygu sömürüsü yap, vicdanını kapat, cüzdanı kap!..'
 

Elinizi vicdanının üzerinden kaldırırsanız, bu ülkede, 'yükselmek' ve siyaset yapmaktan kolay bir şey yok!

Bu konuyu üç grupta  kategorize etmek hiç de zor değildir...

A-

Üç kişi bir araya gel!..sakallarını uzat; şalvarı, takkeyi çek; iri tespihlerinle dolaş; bir de inziva mekânı yarat...

Başla din duygularını sömürmeye... Bu sömürünün içine halkın en can alıcı 'yumuşak karını' olan vatan-millet, Sakarya vs. demagojilerini de serpiştir... Bir tutam hitabet; bir tutam da hararetli hakaret serpiştir...

İşte sana erk...

İşte sana güç...

Müritlerin kısa sürede çoğalır... Dilden dile hayali mucizelerin anlatıldığından 'kafası sorgulamalara ve okumalara basmayan ' büyük  cahil kitleler kapını aşındırmaya başlar...

Bununla da kalmazlar kapı tokmağını yalayanları da görürsün. İşte bu yalama durumlarına tanık olduğunda hedefe ulaşmış sayılırsın... Siyaset arenasında adamlarını yerleştirip istediğin dalda oynarsın. Hatta, istersen iktidarı ele geçirebilirsin. Sana ve kurduğun 'Ulu cemiyete ' karşı olan tüm şahıs ve kurumları yıpratıp yok edebilirsin.

Bir de fırsatını bulup 'hayali yasak adam moduna girip de yurt dışına kaçmış ayaklarına yatarsan senden kahraman yoktur artık!

Her cinsten sana biat eden 'Abitlerini' dilediğin gibi kullanabilirsin... Ellerine kör testereleri verip tüm ağaçları bir günde kestirebilirsin. Tüm tersaneleri işgal edip en hassas noktaları ele geçirebilirsin.

Bu minvalde şöhretin yurt sınırlarını aşar; okyanus ötesinde yaptığın yatırımlarla ticaretin de lezzetine varırsın...

Ülkende kan gövdeyi götürse de binlerce ülke çocukları, bir hiç uğruna birbirini boğazlasa da elini cüzdanının üzerinden kaldırmadıkça sen saltanatınla çok yaşarsın.

Daha da ileri gidersen, mollalar rejimi seni bekler.

***********

B-

Yok ben muhalefet olup koltuğumda müdavim olup yan gelip yatarım,' Küçük olsun benim olsun 'diyenlerdenseniz eğer, yine değişen bir şey yoktur... Kısır döngülü yaşam felsefeniz ve bir gurup eskiye bağlı fanatiğiniz, sınırda da olsa sizi meclise sokmaya yeter...

Eliniz vicdanınızda olmadığından, yeteneklerinizin de  kapasitesi aynen -beyan ortada iken popoyu fazla zorlamanın anlamı yoktur... Yani demem odur ki :muktedir olanların her yaptığını karalayıp sürekli 'hır çıkaran hazineden geçinmeli babayiğitler modunda ' resimler vermeniz, rehavetiniz için  yeterlidir.

Bu arada kesinlikle yeni kalkınma planları ve sorun çözmeye yönelik projeleri sunmamanız gerekir... Sürekli yargılayıp eleştirmek, taraftarlarınızın gazını alır ve sizi daha uzun yıllar, 'mecliste yüksek maaşlı deri koltuklu, yağlı ense-gerdan pozlu adam' olarak yaşam sürdürmenizi sağlar.

Bu kısır döngüyü ne kadar korursanız iktidarda gücü elinde tutanlar da sizi o kadar çok severler... Hatta koruyup kollarlar; yeter ki OYLARINIZI YÜKSELTMEK İÇİN YENİ ENTRİKALARA BAŞVURMAYINIZ..

Siz, yıllar boyu, 'ana veya  yavru muhalefet vekili' olmanın dayanılmaz keyfini sürerken, taraftarlarınıza da sağladığınız minik olanaklar, onların da küçük dünyalarında mutlu olmalarına vesile olacaktır.

Bu arada ülke nüfusunun yüzde yetmişi 'Açlık sınırı altında bir gelirle sürünmeye devam edebilir. 'Onların bu durumdan 'gıkı çıkmadıkça ' sizin yeni öneriler sunup çareler üretmenize ne gerek?

Ülke çocukları birbirini senin saltanatının idamesi için birbirlerini boğazlasalar da sen ve senin gibilerinin çocukları garantide oldukça senden iyisi yoktur!

......

C-

Bir de kahraman olma yarışında olan azınlıklar vardır ki bunlar, hayali mastürbasyonlarıyla mutlu olan, çağdaş  Don Kişot'lardır... Bu tipler de üretim ve sorun çözme yetileri dumura uğramış olan azınlıklardır... Modası geçmiş, çağın çok gerinde kalmış ideolojilerin papağanları olmaları, onları bir grubun kahraman ilan etmesi için yeterlidir.

Bu kategoride yer alanlar da barış-huzur-kalkınma-çağdaşlık-yeterli beslenme, kaliteli eğitim alma, gelir dağılımında eşitlik gibi insani ve vicdani konulardan 'dem vurmazlar. 'Onlar içinde olmazsa olmazları 'Kaostur.'

Bu ekip de mümkün olsa üniforma giyip ellerinde silah ve copla gezerek topluma ayar verme aşkıyla yanarlar. Bu aşkları uğruna her türlü cefayı çekmeye ve halka çektirmeye endekslenmiş yaşamlarıyla tarihin isli-puslu sayfalarında gömülüp giderler. Bunlar A ve B kategorilerinde yer alanlar kadar uyanık değillerdir... Sahte kahramanlıklarının yarattığı hayallerle hep 'Heykellerinin dikileceği varsayımlarıyla, yaşamları boyunca bir baltaya sap olmadan, kendi hasta ruhlarını tatmin ettikçe mutlu olduklarını sanarlar...

*************

Eh! İşte! Geriye ne kalır?

Bu kategoriler arasında kalan ve açlıkla-işsizlikle mücadele ederken bunların tatmin duygularıyla mutlu olmaları için evlatlarını kurban vermenin acılarıyla helak olan geniş ve zavallı halk kitleleri kalır.

Bu görüntü ne zaman ters yüz olur?

Ta ki halk, uyanıp da kendi kahramanlarını çıkarana dek!

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..