Yunanistan 2015 Seçimleri

Yunanistan’da sol ve yeni bir parti seçimleri kazandı ve yine yeni ama sağ bir parti ile koalisyon kurdu:

“Tek başına hükümet kurabilme fırsatını iki sandalyeyle kaçıran SYRİZA, sağcı Bağımsız Yunanlar (ANEL) partisi ile koalisyon hükümeti kurmak için anlaştı. Yeni hükümetin Başbakanı, Tsipras olacak.”

http://www.cnnturk.com/haber/dunya/syriza-bagimsiz-yunanlilar-koalisyonu

http://en.wikipedia.org/wiki/Coalition_of_the_Radical_Left

http://en.wikipedia.org/wiki/Independent_Greeks

Dünya’daki yeni siyaset panoramasına bakalım, karşılaştıralım, karşıtlaştıralım:

Syriza, ilk anti-AB’ci Avrupa partisi değil. Daha önce de Almanya’da Alternatif Parti, anti-AB’ci olarak oy aldı.

http://blog.radikal.com.tr/dunya/alternatif-parti-korsan-parti-sol-parti-almanya-2013-34752

http://blog.radikal.com.tr/dunya/alternatif-parti-ve-saydam-avrupa-dikmesi-39404

Ara şerh: Anti-AB’ci ve anti-avrocu olmak, şimdilik nüanslı 2 durum, aynı şey değil yani.

Siyaset panoraması 2 kanatta da saçmalamayı sürdürüyor:

Yunanistan’da enternasyonele üye olan pan-hellenist ve sosyalist bir parti var. Saçmalığın daniskası.

Yunanistan’da merkez-sağ parti, hem muhafazakar-liberal, hem de liberal-muhafazakar. Saçmalığın daniskası.

Yeni başbakan eski komünist parti üyesi. Saçmalığın daniskası.

Koalisyon ortağı, büyük sağ partinin eski üyesince kurulmuş. Saçmalığın daniskası.

Düşük oy barajıyla habire yeni parti kurmakla, bizimkiler gibi habire milletvekili satın almanın birbirinden ne farkı var? Sol parti, sağ parti ile koalisyon kuracağına, 2 adamı satın alır, olur biter.

Yani, bunun politik tutum-davranış ile hiçbir ilgisi yok.

5 yılda bir seçim yapılıyor ve parti panoraması muazzam değişiyor ama bu da saçmalığın daniskası. Seçmenin politik tutum-davranışı diye bir şey yok ki. Adını da bulmuşlar: ‘Anti-establishment party’, yani kurumsal olmayan parti, kafasına göre kurulan parti. Kafasına göre oy veren seçmen.

Gelelim asıl değişimlere:

Yeni / farklı / küçük / marjinal partilere önce AB’de yol açıldı, orada da önce, ulusal meclislerde değil de, AB Parlamentosu’nda. Bu da, yerel-ulusal seçim, Senato-Meclis seçimi farklı sonuçlarına tekabül ediyor. Yani aynı seçmen, aynı anda 2 farklı siyasal tercihte bulunuyor, bu ahlaken ve siyaseten nasıl mantıklı bulunuyorsa.

AB çöküyor, önce ekonomikte, sonra politikte. Bunun yararı şu olacak: AB’nin genelde üzerine serpilmiş olan tarihin ölü toprağını 1-2 ülke üzerinden atabilecek, gerisi tarihin hafriyat çukuruna dosdoğru.

Daha önceki politik kutuplaşma saçmalıklarına yenileri eklenecek ve ne siyasetbilimciler, ne de kitle, bu saçmalığı belirtmeyecek. (Biz vaka nüvis sayılırız, kaydediyoruz.) Aralarında deli saçması idare edip gidiyorlar işte, adı da ‘çoğulcu demokrasi’ oluveriyor.

Biz kendi hesabımıza, yine politik aktif politik aktif, bu işin sokakta çözüleceğini düşünenlerdeniz. Aynı zamanda Geziciler’in AKP’li son 13 yıllık sistemden semiren şavalaklar olduğu kanısındayız. Olabilir, tarih ilk denemede ıskalar zaten genelde, onlar da ıskaladı.

Yunanistan, avrodan da çıksa, AB’den de çıksa, bi numara olacağı kanısında değiliz. Yalnızca, Merkel’i dişi ve yeni Hitler kılıyorlar toplamda, Almanya’yı da neo-Nazi ve 3. Dünya Savaşı’nı, 1.’yi ve 2.’yi kaybettikten sonra, kazanacak olan ülke.

Bu duruma ABD, avroyu kafaüstü çakarak katkıda bulundu. ABD düşmanlığı AB’ye de yayılacak er veya geç. ABD ve AB savaşacak er veya geç. 1-2 adım daha atılmış oldu bu konuda.

Latin Amireka hala fasulyadan oynuyor kanımızca.

TC’ye, 3 hatlı ve burgulu boru döşenmiş oluyor böylece: Yalnız kaldık, ihracat azaldı, ithalat arttı.

AKP bitti. En alttaki küp çekildi, seyreyliyoruz gümbürtüyü.

‘Değişim Rüzgarları’, hep eskinin önce yıkılması ile oluyor gibi...

Yunanistan 2015 seçimleri, bu konu için ne ilk, ne de son katkı oldu.