Yunus ve Süreyya 'nın öyküsü

Younes El Aynaoui (Yunis Elenayu) FAS'li bir genç adam. Avusturalya'da, 5 saat süren tenis maçından sonra televizyonda eşi, anası, babası ve Faslılardan özür diliyordu: "Biliyorsunuz elimden geleni yaptım!"

Bizim altın kızımız Süreyya Ayhan'da benzeri duygularla konuşmuş: "Şimdilik gümüş..."

İki fakir ailenin iki gariban çocuğu canlarını dişine takmış, arkadaşları çember çevirirken onlar koşmuş, yaşıtları serserilik yaparken yarışmışlar... Olmadık, hayal edilemiyecek yerlere gelmişler. Süreyya Ayhan Avrupa şampiyonu olmuş, Dünya Şampiyonluğu'nu kıl payı kaçırmış. "Milletimden özür dilerim." diyor.

Yunus, 5 saat savaşmış, dünyanın bir numarası, kendisinden 11 yaş küçük genç bir atlete yenilmiş. "Milletimden özür dilerim..."

Yunus bir zamanlar New York'ta dizinden ameliyat olmaya gelmiş. Parasi pulu yok. Çoluk çocuk fakir fukaralara hizmet veren bir yerde kalmışlar.

Süreyya, üç çocuklu Çankırı'lı bir ailenin çocuğu. O ne sıkıntılar çekmiştir kimbilir?

70 Milyondan bir Süreyya, 30 Milyondan bir Yunus çıkarsa, işleri böylesine zor olur!...

100 milyonu hep arkalarinda -sırtlarında- hissederler.

Aslında bizdeki yetmiş, Fas'daki otuz milyon akıllarını başına toplayıp, Yunuslarına, Süreyyalarına yol açsalar, imkan verseler, sahip çıksalar; bu çocuklar sırtlarında ki "Millet" yükünü hafifletip, başarıdan başarıya koşacaklar!