Yürütmenin darbesi

Darbe sözcüğünün TDK (Türk Dil Kurumu)’da ki karşılığı 3 anlama sahiptir. Bunlardan birincisi vuruş, çarpış; ikincisi ise bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi; üçüncüsü ise de mecaz anlamda kullanılan birini kötü duruma düşüren, sarsan olay olarak tanımlanmaktadır.

Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan yürütme organı anayasanın kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak ülkenin tüm kurumları üzerinde demokratik yollardan yararlanarak baskı yapmaktadırlar. Milli eğitim şurasında görevli bir müdür, bazı bölgelerdeki okullarda kız ve erkek öğrencilerin ayrı bir şekilde okutulması gerektiğini söyleyerek modern eğitim sisteminden, medrese eğitimine hasret duyan özlemini dile getirmektedir. Eğitim şuralarında eğitimin temel sorunları konuşulur ve bunların çözüm önerileri tartışılır ve dünyadaki eğitim ile ilgili gelişmeler değerlendirilerek çağdaş ve daha modern yapılar konulmaya çalışılır. İlahiyat fakültelerinden mezun olan insanlara formasyon verip, bu insanları öncelikle diyanete oradan da kurumlar arası geçiş ile milli eğitime görevlendirilme yapılması sonucun da İzmir’deki şura da konuşan milli eğitim müdürleri ile aynı görüşü paylaşan bir çok yöneticilerin atanması ve görevlendirilmesi demokratik yollardan yapılmaktadır. İster istemez demokratik yollarla bu mevkilere gelen insanlar yürütmeye yakın olabilmek için dolaylı olarak onların baskısı altında çalışmaktadırlar.

YÖK başkanın en az oyu alan rektör adayını cumhurbaşkanın önüne göndermesi yasal olarak bir hak olmasına karşın demokratik yollarla göreve gelen bir cumhurbaşkanının, demokrasilerdeki oy çokluğunu unutup yasal haklarını kullanarak demokrasiye ne kadar bağlı olduklarını ve kurumlara yaptıkları baskıya bir başka örnektir.

Son günlerde YAŞ (Yüksek Askeri Şura)’da yaşanan atama krizi üzerine her gün yazılar ve görüşler belirtilmekte ve yargının da işe dahil olması ile gündem gün içerisinde ışık hızı ile değişebilmektedir. Yaş’ta yaşanan krizde de başbakan ve mili savunma bakanı istedikleri generalleri veya istemedikleri generalleri, hukukun ve yasaların askeri teamüllerden daha güçlü olduğu ilkesine dayanarak gene demokratik yollardan haklarını kullanarak, ülkedeki tüm kurumlara yaptığı baskıda olduğu gibi TSK’ni da baskı altına almayı çalışıyorlardır.

Tabi yürütmenin en doğal hakkı olan kendisi ile uyum içersinde çalışabilecek bürokrat ve generalleri seçmesi ve bunu uygun bir dille gerekçelerini açıklayarak yapması beklenirken, referanduma gidilen bu süreçte bu olayları da siyasi malzeme olarak kullanacağına hiç şüphe yoktur. Aslında yapılanlar sadece ülkede ki kurumları ele geçirme sürecidir ve demokratik yollarla yapılan ve baskı unsurları bulunan bu uygulamalar yürütmenin darbesi olarak adlandırılmalıdır. Çünkü darbeler sadece ellerlinde silahları olanlar değil ellerinde güç bulunan her türlü erk tarafından yapılabilir.