Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '07

 
Kategori
Felsefe
 

Yürüyoruz işte! Sonunu bilmeden

Yürüyoruz işte! Sonunu bilmeden
 

Bir yol var önümüzde….

Yürüyoruz işte !... sonunu bilmeden…

Aydınlık gibi görünsede hepimize yolumuz aslında o uçsuz, bucaksız ve belirsizliklerle dolu karanlıkların içinde kaybolmuş bir yoldur.

Nereye gittiğimiz nereye varacağımız meçhuldür. Dönüp şöyle bir baksak geride bırakıp eskittiklerimize belki de en büyük sermayemiz yaşanmışlıklarımızdır gerisi hayal ve birgün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği meçhul olan çözülmemiş bir bilmecedir…

Yürüyoruz işte !... sonunu bilmeden…

Oysa çözülmemiş bilmece bırakmamıştık yaşamda…

Cevap neydi acaba ?

Aslında cevabı bulmak yerine ; yolu sağlam yürümek ve yürüdüğün yolda güzel anlamlı izler bırakmak belkide en güzeli…

Bazen çığlıklarımız elinden oyuncağı alınmış çocuk çığlığı gibi içten ve gür yankılanır.

Bu çığlıklar ; bazen mutluluğun , sevincin , güzel duyguların yüreğimizde akıp giden şelalenin çığlıkları olur. ..

Bazen ; hüznün , acının , ihanetin , sevgisizliğin , karanlığın içinde gömülüp , labirent içersinde sıkışıp kalmanın isyanının , içimizde oluşturduğu acı melodilerin feryadı olur….

Yürüyoruz işte !...sonunu bilmeden….

Bu yol zaman zaman ürkütmüş bizi sığınmak istemişiz hepimiz analarımızın eteklerinin altına , bulamamışız kimimiz ; o ana eteğini bile…

Karanlığa sarılmışız , saklamışız karanlığa kendimizi , kapatmışız çoğu zaman kimliğimizi , benliğimizi , özümüzü , yolda durup dinlenmek , ruhumuzu nadasa bırakıp , korku ve acılarımızdan sıyrılıp yola tekrar devam edebilmek için gerekli gücümüzün hasılat zamanını beklemişiz…

Hasılat zamanı gelip gücümüzü toparladığımzı düşündüğümüz anlarda tekrar merhaba demişiz yolun kalan yarısına…

Yürüyoruz işte !... sonunu bilmeden…

Ve bu meçhul yol serüvenimizi başlatmışız tekrar , yeniden , korkmadan geride bırakılan başarısızlıkları , yenilgileri , tuttuğumuz matemleri , yediğimiz dost darbelerini , ihanetlerimizi canımızı yakan ihanetlerimizi ve kayıplarımızı…

Mangal gibi yüreklere sahibiz aslında biz…

Güçlüyüzde her ne kadar bunun aksini iddia etsekte…

Hele birde yüreğimizi göklerde uçan kuşlar kadar bize özgür olduğumuzu hissettiren sevinç çığlıklarımız…

Yolun en güzel ve en coşkulu seyri bunlar olsa gerek….

Bazen bir meleğin dünyaya merhaba demesiyle , bazen açlığın sınırında hayatla cebelleşirken avantadan gelen mücizevi loto tahminleriyle , bazen sıcak bir elin uzatılmasını dilediğimiz anda uzanan gerçek ve samimi yürekle , bazen gelmesinden ümit kesilen yarin gönüle yol almış ayak sesiyle…

İşte özümüzü , kimliğimizi karanlıklara gömüp kendimizi nadasa bıraktığımız dönemlerde , hasılat günlerimizin bize verdiği ürünlerimiz de bunlar olsa gerek…

Tükenmiş gücümüze güç katan , isyanımıza siper olan , haykırışımıza cevap olan hasılatlarımız…

Yürüyoruz işte !... sonunu bilmeden…

Bu yol virajlıda olsa , bunları bilerek bu yola devam etmenin vereceği adrenal yükselmesini yaşamaya değmez mi sizce ?...

Bu yol ; zaman zaman stratejik , zaman zaman labirentli , zaman zaman yıldırım şiddetinde çarpıcı , zaman zaman deprem felaketinin yıkıcılığı , zaman zaman ise pinokyonun mücizevi hayat buluşuyla dolu oyun sahnelerinde ibarettir….

Yürüyoruz işte !... sonunu bilmeden….

Sonu belirsizliklerle dolu olsada ; bu yolu yürüyebilmek ve yürümeye yürek göstermek ruhumuzdaki en büyük mucizedir…

Bu yolun getireceği dikenlerden ve güzelliklerden kendini mahrum bırakmak kendine yapılacak en büyük cezadır…

Hiçbir film yarım bırakılınca zevk vermez …. Sonu hep merak edilir… kendi kurgularınla senaryo yazıp sonunu bulmaya çalışmak gerçeğinin vereceği hazzı vermez…

Bu yol her şeye rağmen yürümeye değer….

Yürüyoruz işte !.... sonunu bilmeden….

 
Toplam blog
: 73
: 717
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

1979 D.bakır doğumluyum. AÖF bankacılık bölümü okumaktayım. Yazmayı çok seviyorum, hayata bağlayıcıl..