Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '12

 
Kategori
Öykü
 

Yüzük

Yüzük
 

“Gözlerinin içine baktım ve bir umut gördüm. Aslına bakarsanız ona borçluydum da! Evet akıllı bir insan olduğu söylenmişti bana! “

Saatine baktı; daha sabahın altısıydı. Sabah ezanı daha yeni okunmuştu.

“Demek hep bu saatlerde kalkıyorsun!”.

Konuşmamı kayda almadı. Sessiz biriydi kendisi. 50 yaşlarında, saçları bembeyaz ve gözleri masmaviydi. Hayata kimseler gibi bakmamıştı. Çünkü öyle cesaretli ve öyle dirayetli biriydi ki yaşam kurallarını kendi koymuştu.

“Dün Fenerbahçe’yi nasıl buldun?” . “ Bu arada pardon; isminiz neydi?”...

“Benim ismim Hamd!”...” Maça gelirsem; Fenerbahçe’den daha kötü oynamadı Marsilya. Bence beraberlik maçın hakkıydı”...

Nihayet 2 damla laf alabilmişti ağzından. Bu arada ne biçim ismi vardı! “Ben de kendimi takdim edeyim: Ben de Şakir... Memnun oldum”...

“Şakir bey. Bu karanlık sabah saatinde İncirlik sahilinde balıkçı tekneleri arasında ne arıyorsunuz?”.

“Size garip geldi değil mi?”

“Biraz! Herhalde futbol konuşmaya gelmediniz!”

“Haklısınız. Açıkçası, biraz kaçıkça bulacaksınız ama, ben buraya gençliğimi aramaya geldim” dedi Şakir...

Hamd’ın yüzü birden asılmış ve kaybolmuştu. Mavi gözleri kırışıklıkları arasında yokolmuştu. Boş kovaları ve ağları teknesine yerleştirdi.

“Sizi bana bir arkadaşım tavsiye etti Hamd bey. İsmi Petek, hatırladınız mı?”.

Suskunluk saatinde suskun insanlar. Karanlık geçmişler. Üçlü bir ilişki kaosu. Evet Hamd Petek’i çok sevmişti. Ona şiirler düzecek kadar çok! Ve hatta onunla evlenmiş ve 3 de çocuk yapmıştı!

“Sen Petek’i nereden tanıyorsun?”

“Petek benim de arkadaşım”.

“Şakir bey! Sizi pek anladığımı söyleyemeyeceğim. Karımı tanıyor oluşunuz, takdir edersiniz ki bu ülkede pek hoş karşılanmaz. Hatta benim gibi medeni bir insan bile bu durumu hoş karşılamaz!”.

“Beni tamamiyle yanlış anladınız. Ben Petek’in çocukluk arkadaşıyım!”

“Ve buraya beni ve gençliğinizi ve dolayısıyla Petek’i bulmaya geldiniz; öyle mi! Size şu kadarını söylememe izin verin: Lütfen buradan defolup gider misiniz?”

“Sizi anlıyorum “ dedi Şakir; “ Ancak ben aslında buraya size teşekkür etmeye geldim!”

“Ne konuda?”

“Ben Şakir, bugün hayattaysam sizin bana vermiş olduğunuz böbreğiniz sayesindedir. Siz, duyarlı bir insan olmasanız, ben öleli 20 yıl olacaktı. Ve ben bugüne kadar size teşekkür edemedim bile. Öyle iyi bir insansınız ki, sadece bana değil, yıllaryılı bağışladığınız kanlarla, daha nice hayatları kurtardınız. Size ne kadar teşekkür etsek azdır!”

Karanlık da gözükmedi ama Hamd’in göz pınarından 2 damla yaş süzüldü yer çekimine doğru.

“Lütfen bir şey söylemeden beni dinleyin. Ben İzmir Kızılay şube müdürü olarak, bu güne kadar vermiş olduğunuz 120 kan bağışı karşılığında size bu yüzüğü hediye etmeye karar verdik. Bu yüzük Türkiye’de sadece 10 kişi de var! Bu şu anlama geliyor; Türkiye’de sadece siz ve diğer 10 kişi gerçek anlamda bir donörsünüz ve Türkiye’ye örneksiniz. Bugüne kadar göstermiş olduğunuz performans, insanlığınız ve duyarlılığınız, böylelikle kurumumuz tarafından tescillenmiş oluyor. En içten iyi dileklerimizi ve bu hediyemizi lütfen kabul buyrun!”

“Söyleyecek söz bulamıyorum!”

“ O zaman söylemeyin ve sadece yüzüğümüzü takın yeter.”

BİTTİ

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..