- Kategori
- Doğal Tedaviler
Yüzünde gizemli işaretler olan Adamın Öyküsü

bu model "arıkafa tasarımı " olarak tabir ediliyor.
bu hikayeyi yazmaya karar verdiğim gün, yazılarına kendi fotoğrafını koyan adamın uzun bir zaman önce artık yazmayı bırakacağına dair bi yazı yazacağını öğrendim. Gerçekten de yazılarında aslında kendinden başka herşeyden bahsettiği halde yazının orta yerine, paragraflar arasına kendi fotoğrafını koyma fikrini ilk gördüğüm anda oldukça dahiyane bulduğumu itiraf etmeliyim. Bu kişinin geçmişte yaşamış bi zati-hi muhterem olduğunu da belirtmeliyim.
Aslında hakkaten dedim kendi kendime. ne diye yırtınıp duruyoruz kendimizi anlatıcağız diye. yazılarımızın orta yerine " aha da işte kelimeler yetmiyo beni anlatmaya, al bu da fotoğrafım" dercesine, satırlar arasına kendi fotoğraflarımızı koyabiliriz pekala. Bu, yazı dünyasında bi çığ gibi yuvarlanarak büyür büyür büyür ve sonunda çığır açılmış olur.
neyse yine yazılarına kendi fotoğrafını koyan adamın hikayesine dönelim biz. Çocukluğu vardı kesin bu insanın. Çocukluğunda karnesine vesikalık fotoğraf koyulmamış olmasını hiç unutamamış ve sonradan düzenli olarak kan vermek için kentten kente dolaşırken, gittiği her kentteki bütün fotoğraf stütyolarına birer vesikalık fotoğraf çektirmeyi de adet edinmiş, hatta seri katilvari bi hazla seri vesikalık pozveren olarak, istenen her türlü vesikalık pozu verip fotoğrafçıların en gözde müşterisi olmayı da başarmıştı.
bu insanoğlunun evindeki bütün albümlerde sadece işte bu kentlerde çektirdiği yüzbinlerce vesikalık fotoğraf vardı ve eve gelen herkese aile albümi gostertmek istediğinde işte bunları göstertiyordu.
Fakat bir gün farketti ki resim, aslında istediğ kadar güzel poz verilmiş olsun o anki insanın o anki duygularını tam olarak ifade ettiremiyordu. Bu yüzden resimle yazıyı birleştirmeyi düşündü. Önce vesikalık fotoğraflarının üzerine yazı yazmayı denedi. bunun için örneğin kendi suratının üstüne günlük tutmaya başladı.
Fakat bir süre sonra küçücük vesikalık fotoğraf üzerine yazmaya çalıştığı yazılar, yüzünde oluşan Allah'ın kelamları gibi minnak minnak duruyor ve görenler hayretler içinde kalarak " Allahım senin yüzünde arapça işaretler var " diyebiliyorlardı. Oysa gerçek sadece bambaşkaydı. Gerçek, onun yüzündeki işaretlerin kendi yazdığı eciş bücüş yazılar olmasıydı ve üstüne üstlük bu yazıların hepsini de kendi yazmaktaydı.
Yazılarda ne mi yazmaktaydı? yazılarda o gün otobüste gördüğü ve çok beğendiği kadınlar, yolda yürürken gözünün takıldığı popolar, cebindeki paranın hiç bi şeye yetmediği, akşam ne yemek olsa da yese gibi sıradan konular vardı. Birden farketti ki yazı yazıldıkça daha çok yazı yazıyor ve daha çok şey anlatabiliyordu. Bu yüzden önce vesikalık fotoğraflarını A4 boyutuna büyünttürdü. Artık suratındaki yazımsı şeyler okunaklanabiliyordu. Sonra yaz yaz baktı ki olmuyor. gitti bilgisayarcıda A4 kağıda fon olaraktan kendi fotoğrafını yerleştirttirtindi. Fakat bundan da tatmin olmadı ve en sonunda dahiyane bişi buldu.
Yazılarına kendi fotoğrafını, her satırın, her kelimenin arasında yerleştirmeye karar verdirttirndi. İşte yazılarına kendi fotoğrafının koyan adamın öyküsü de bu andan itibaren tüm evrende yankılandı durdu, bebelere ninni, çocuklara masal olarak anlatıldı yüzlerce yıl.