Zârâfet

İncelik, nezâket, hoşluk, şıklık, kibarlık, letâfet. Hâlden anlamak.

 

Zârif: Düşünceli. Olgunlukta zirve. Hanımefendi, beyefendi. Söz ve davranışları ile gönül almasını bilen. Kâlp hırsızı. Lâtif. Edepli.

 

Muhatabının enerjisini yükselten ahlâki bir donanımdır.

 

İç dünyasını inci, yakut, zümrütlerle süsleyen ve ardından  tane tane özenle  dizilmiş sözcüklerle, bu eşsiz ahenge memnuniyetle eşlik eden davranışlara son derece estetik nüanslarla  katkılarını sunan, cüretkâr ve bir o kadar ölçülü, ruhu gıdıklayıcı hoş bir seremoni görünürlüğünde açığa çıkarmaktaki hünerlerin membâğıdır, zârâfet hazinesi.

 

Şıkır şıkır, nazlı nazlı sallanan, göz kamaştırıcı, alımlı, büyüleyici havası ile salına salına gezen bir hanımefendi.

 

Ardınsıra sürü sürü takipçileri sıralamayı kolaylıkla başarmakta olan bir cazibe merkezi. 

 

Beğeni toplayan lâtif bir çapkınlık ile hünerlerini âşikâr eder. Baştan çıkarıcı bir büyüsü vardır, zârâfet akademisinin. 

 

Takmış takıştırmış ve son derece yakıştırmış..

 

Konuşurken, yürürken, her hâli ile hayranlık uyandıran.

Etkileyici, çekici, büyüleyici, sürükleyici.. ‘Ah ah' iç çektiren..

 

Kalite. Zirve kalite. Asil. Asaletli. Marka. Alfa karakter. Doğal. Katışıksız. İçten, samimi. Öz. Cevher. 

 

Onur.  Saygı. Saygılı. Saygın. Sayın. Vakar donatısının nezâket süsü ile ikrâmıdır, zârâfet.