Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '15

 
Kategori
Deneme
 

Zamanın bilinmesi ömrü çabuk tüketiyor; en azından bize öyle geliyor

Zamanın bilinmesi ömrü çabuk tüketiyor; en azından bize öyle geliyor
 

Saat ve takvim icat edilmeden önce insanlar hiç ölmeyeceklerini düşünmüş olabilirler. Gerçekten çetele tutar gibi ömürden her gün bir yaprak gidiyor. Zamanın bilinmesi işimizi kolaylaştırıyor ama bu anlamda bizi geriyor. Sayılı gün çabuk biter, saymasak…

Adeta hapis cezası gibi… Diyorum ki ne zaman öleceğimiz belli olmasa. İçimizden bazıları 150-200’ ü görse, biz de göreceğimizi sansak… Ömür konusunda insanın iki ayağını bir pabuca sokan bir sıkıştırma var. Bir yandan cehennem tellalları “sabaha çıkmaya senedimiz yok” deyip bizleri triplere sokarken öbür taraftan yaşamayı bilmeyen donguzların onları doğrular gibi sağımıza solumuza küt küt düşüp ölüvermeleri hayatı burnumuzdan getiriyor. Ne zaman öleceğini düşünerek yaşanır mı ya! Evresta boş vermişleri gibi ölürsek ölürüz de diyemem. Bunlar ölüm korkusu değil, ölümü böyle algılamak ters geliyor bana. Kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyorum. Alın Azrail’inizi de gidin! Ben çağırmadan da gelmeyin, Allah Allah!

Müebbet Hasan hapiste çetele tutuyor ben takvimde günleri işaretliyorum. Yaz geldi; sonra güz gelecek bir yıl daha bitecek. Dört mevsim mi olurmuş, keşke on dört mevsim olsaydı. Bir de hayatın cahilleri var; ömür konusunda bizler triplere giriyoruz ya bu eşoğulları saçma sapan yaş muhabbetleriyle sinirlerimizi daha da bozuyorlar; inşallah ben 100’ü görürüm sen 30’unda tövbe tövbe!

Hayat güzel ömür saçma. Kısa olduğu için değil belli olmadığı için… Her ne kadar ben bilinçsiz çöplüklerde sürünen gereksizler gibi “sabaha çıkmaya senedimiz yok, ölürsek ölürüz” diye saçmalamıyor, bu işin ne zaman olacağını biliyorsam da insan etkileniyor. Her şeyimiz belli ya. Saat saat, dakika dakika. Sabaha çıkmayacağımızı gösteren takvim de yapın bari! Saati kolumdan kaldırıp attım, bu sefer içimde atıyor tık, tık, tık… Bazı günler saate takvime hiç bakmıyorum, zamanı günleri unutuyorum pat bir camide bir cenaze “Bugün ayın kaçı?”

Zamanı unutmak istiyorum ya, bana niye hatırlatıyorsunuz. Ölüm gelirse gelsin, geldiği zaman düşünürüm. Şu güneş de adamı sinir ediyor! Sabah doğuyor, akşam batıyor; sabah doğuyor, akşam batıyor. Azrail’in yardımcısı sanki! Ya bat doğma, ya doğ batma. Sen doğup battıkça bizim içimizde ne güneşler doğup batıyor biliyor musun? Ne zaman öleceğimiz belli olsa bundan iyi, hiç değilse o günü bekleriz.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..