- Kategori
- Gündelik Yaşam
Zamanın hükmedilemezliği
Zaman, hepimizin üzerinde mutlaka kafa yorduğumuz, bilim insanların evrende 4. boyut olarak kabul ettikleri, filozofların bir çok özdeyiş söyleyerek tanımladıkları, görüşlerini açıkladıkları, sanatçıların hakkında bir çok eser verdikleri inanılmaz bir kavram olarak karşımızda sırıtıyor.
Kendi ölçeğimizi referans aldığımızda, maddenin küçücük yapı taşından, kocaman galaksileri içinde barındıran evrende, 3 boyut düzleminde herhangi bir doğrultuda yer değiştirmek olasıyken, 4. boyut zaman üzerinde sadece kayıyoruz; bir nehirde ya da eğimli bir buz kütlesinin üzerinde kontrolsüz oradan oraya savrulan, düşen cisimler gibi.
Bilim dünyası her ne kadar zamanın bükülebildiğini, bunun sonucunda, geleceğe yolculuğun bir gün olası olduğuna inansalar da, bunun bize pratikte herhangi bir getirisi yok. Çünkü zamanda yolculuğun, sadece, yaşam kaydımızı ileriye sarmak gibi bir sonucu doğuracağını düşünebiliriz.
Zaman, düzenliliği, düzensizliğe; ilk olanı, sona; yeni olanı eskiye taşıyan; freni olmayan, durdurulması olanaksız, geri vitessiz bir araçtır.
O nedenle;
Biliyorum, kaçınılmaz olanı.
Görüyorum, değişenleri.
Zor duyuyorum, uzaklaşan sesleri.
Dokunuyorum, çürüyenlere.
Yakalayamıyorum zamanı.
Bir türlü dizginleyemiyorum onu.
Fotograf: Salvador Dali - Persistence of memory tablosu