Zamanında gel ki, sana "adam" diyeyim

Zaman bitmez ve geçmez. Biz geçer ve biz biteriz.

Sabah, sabah olabilmek için, tüm gece boyu, güneşin doğmasını bekler. Ve sabah o doğuma gece boyu hazırlık yapar. Çiçekler açabilmek, kuşlar ötebilmek için sabahı beklerler. Onlar da sabahın gelişi için hazırlık yaparlar. Gece gece olabilmek için, güneşin batışını bekler. Gece sefası ile bülbül de geceyi bekler ki; biri açabilsin, biri de ötebilsin. Bütün nebatat da geceleri büyümek için geceyi beklerler. Bahar dalları kışın bitmesini, ağaca su yürümesini, göçmen kuşlar göçmek için baharın gelmesini bekler. Sevgili yolu bekler gibi olgunlaşmak, dolgunlaşmak ve dalından düşmek için, yazı bekleyen nice meyveler vardır. Yavrusunu yumurtadan çıkartıp uçurtmuş olan göçmen kuşlarını, yeni aileleri ile birlikte, diğer vatanları bekler. O kuşlar dönmezse, yuvaları yoksun olur. Yaprak sonbaharın gelmesini, sararıp solmasını, bir rüzgâr ile dalından kopmasını ve savrulmasını bekler. Onun için sonbaharın renkleri, tüm mevsimlerin renklerinden daha hüzünlü, ancak daha çok çeşit renklidir. Oradaki hüzün, giderek soyunup, kışın gelip kendisini almasını, ya düğün ya da ölüm getirmesini bekler. Kış onun için sessiz, bakir ve beyazdır. Oysa kardan adamın tek umudu, çocukları sevindirmek olduğu için, Onlar sadece kendilerini, çocukların yaratmasını bekler. Kardan adamlar eriyecek olsalar dahî; kışın soğuk, baharın ılıman ıklimini ve tabiatın yeniden doğuşunu bekler. Bu bekleyişler arasında, bu devranı tamamlayan, ancak burada anılmamış olan, daha nice doğal bekleyişler vardır. Hiç unutulmamalıdır ki; her şey ama her şey birbirinin oluşmasını bekler. Çünkü birbirlerine bağımlı olmaktan öte, hatta birbirlerine mahkûmdurlar. Biri gelmezse; diğerinin dengesi bozulur. Çünkü biri diğerinin sebebidir...

Zamanında doğmayan güneş gördüyseniz, Sizler de zamansız davranabilirsiniz.

Hamile doğumu, talebe imtihanı, sanatkâr zaferi, sporcu başarıyı, devasız ölümü, sevdalı sevgiliyi, dost dostu bekler. Ancak, insanlar zaman, mekân ve olanla kaim olduklarından, bazen gelemeyebilirler. Bazen de hiç beklenmedik bir anda gelebilirler. Bu her iki durum da muhatap için, beklenmedik, şaşırtıcı, sıra dışı, sistem dışı, mahcup edici, müşkülât yaratıcı, beklenmedik, beklenilmedik ya da istendik veya istenmedik olabilir. Tüm bütün bunları, muhatabınıza yaşatmamak, bunların neticesinde, Siz de sıkıntı çekmek istemiyorsanız; neyi, ne zaman, ne şekilde, nasıl ve neden yapacağınız konusunda, çevrenize ve ilk muhatabınıza mutlaka bir bilgi verin. Ki; muhatabınız hangi zaman dilimleri içinde ve neye göre davranacağını, Sizi ne zaman bekleyeceğini ya da beklemeyeceğini iyi bilsin. Ne boşuna hazırlık yapıp beklesin, ne de zamanını yok yere israf etsin...

Zîra doğmakla ölmek arasındaki çok kısa mesafedeki zaman,

ancak gelecek olan için, Onunla birlikte değerlendirilirse, bir kıymet ifade eder.

Kaldı ki; zamanı harcayan, insanı da harcar!..

Haydar Volkan

Çiftehavızlar: 01.09.2009