Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '09

 
Kategori
Eğitim
 

Ziller çalacak

EĞİTİM İLE İLGİLİ ŞİİRLER (1)

 

ZİLLER ÇALACAK

Ziller Çalacak şiiri, Zeki Ömer Defne tarafından yazılır ve Galatasaray Lisesi öğrencilerinin çıkardığı Galatasaray Dergisi’nde, 8 Mayıs 1964 tarihinde yayınlanır. Öğrencileri bu sayıyı, emekliye ayrılan öğretmenleri Zeki Ömer Defne’ye armağan ederler.

Ziller Çalacak şiiri, şair-öğretmenin gerçek ve samimi bir duygusunu dile getirir. Şiirde yıllar boyunca bağlı bulunduğu bir çevreden ayrılan insanın duyduğu acı, etkili ve özgün bir şekilde anlatılır.

Emeklilik ve zil sesi pek çok öğretmenin tanıdığı hadiselerdir. Fakat onlar karşısında herkesin aldığı tavır başkadır. Şair burada, “ziller çalacak” sözünü çeşitli çağrışımlar uyandıran bir leit-motif olarak kullanır.

Zil çalacak… Sizler derslere gireceksiniz bir bir.

Zil çalacak, ziller çalacak benimçin,

Duyacağım evlerden, kırlardan, denizlerden;

Ta içimden birisi gidecek uça ese…

Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.

Zil sesi zamanı temsil eder. O insanlara bir şeyin bittiğini veya başladığını haber verir. Bu kıtada o, öğrencileri sınıfa girmeğe çağıran bir işarettir. Bu saat öğretmenin en canlı saatidir. Bu saatte öğretmen, öğrencileri ile kendisi arasında fikir ve duygu bağları kurar.

Zil yine çalar, öğrenciler yine derslere girerler. Fakat artık onun sınıfa girmesi mümkün değildir. Yaşlı öğretmen uzaklardan , “evlerden, kırlardan, denizlerden” ömür boyu alıştığı saatlerde sınıfa girme zilini işitir gibi olur. İçinden birisi “uça ese” oralara doğru gider. Fakat o olduğu yerde kalır. Sevilen bir çevreden ve yaşayış tarzından kopmuştur. İnsafsız zaman onun hayatını ve benliğini ikiye bölmüştür.

Zil çalacak… Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir.

Zil çalacak, ziller çalacak benimçin,

Duyacağım iskelelerden, istasyonlardan bütün;

Ta içimden birisi koşacak ardınızdan…

Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.

Burada zil sesi başka bir sahaya naklonuyor. İskelelerde, istasyonlarda, vapurların, trenlerin kalkış saatlerini haber veren zil sesleri… Yaşlı öğretmen, hayata atılan öğrencilerinin onlara bindiklerini görür gibi oluyor. Belki onları bu yolculukta tehlikeler beklemektedir. Belki öğretmen onlara nasihat ve tavsiyelerde bulunacaktır. Belki de o, yine onlarla beraber bulunmağı arzu etmektedir. Fakat buna imkan yoktur… Çünkü zaman ve mekan insanları birbirinden ayırmıştır.

Sonra bir gün bir zil çalacak yine,

Hiç kimseler, kimsecikler duymayacak…

Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz…

Ta içimden birisi kalacak oralarda…

Ben gideceğim.

Zeki Ömer Defne

Üçüncü kıtadaki (buradaki) zil sesi, yaşlı öğretmenin ölüm saatinin habercisidir. Öğrencilerinin kendisini çoktan unuttukları bir köşede öğretmen tek başına ölür. Onun ölüm saatinin çalışını “hiç kimseler, kimsecikler” duymaz. Öğretmen bu dünyayı terk eder, fakat içinden “biri”, düşüncesi, arzusu, özlemi bu dünyada kalır. (Mehmet Kaplan)

“Sizler derslere gireceksiniz bir bir-Ama ben, ben artık gidemeyeceğim;

Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir-Ama ben, ben artık gelemeyeceğim;

Sonra bir gün zil çalacak yine-Hiç kimseler, kimsecikler duymayacak-Ben gideceğim.”

Ve öğretmen, öldükten sonra da ruhunun öğrencileriyle birlikte olacağı düşüncesiyle teselli bulur.

 

Sonuç:

Nitelikli öğrenci yetiştiren öğretmenler, zillerin çalmasından hiç bir zaman korkmazlar. Çünkü onlar, arkalarında kendilerinden bir şeyler bırakırlar.
 

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..