'' Müzikle, Ruhsal Terapi ''

Kendimi bildim bileli , müziğin her türlüsüne karşı bir ilgim ve sempatim vardır.

Batı Müziği'nden ,'' Tam- tam Danslarına '' kadar dinlerim.

Teneke tıkırtılarından melodiler yaratan :Okay Temiz 'e de hayranımdır.

Bu müzik türleri içinde, içinde en çok tutkulu olduğum müzik dalı, Türk San'at Müziği'dir.

Fırsat buldukça, koro ve solo çalışmalarına katılırım.

İşte o zaman , kendimi bir kuş kadar özgür ve huzurlu hissederim.

'' Müzik, ruhun gıdasıdır.'' sözüne , her zaman inanmışımdır.

Gerek kendimde ve gerekse çevremde yaptığım gözlemler, bu sözü doğrulamaktadır.

Arkadaşımız, Cansın Erol Hanımefendi'ye ait olan,aşağıdaki HÜZÜN isimli eserin dizelerinin arasında gezindiğimizde ruhumuzun ne kadar dinginleştiğine tanık oluruz.

Bulunduğumuz âlemden, bir başka huzurlu âleme dalıp gideriz.

Denizin ,coşkun dalgaları gönlümüzü serinletir.

Hep beraber sahillere koşarız...

Islak kumların üzerine bir şeyler karalarız.

Köpüklü dalgaların ,kum tanelerini alıp götürdüğüne tanık oluruz.

Denizin, aşkın kokusunu ;hasretin yakıcı derinliğini hissederiz.

Böylece musikînin bize, nasıl bir ruhsal terapi uyguladığını, geç de olsa anlamaz mıyız ?..

'Hüzün, zaman zaman deli dalgalarla gelir
Gönlümün kıyısına vurur ...
Aşınan kayalar gibi ruhum
Yorgun, suskun öylece durur.

Islak kumlara yazılmış hikâyeler
Ummana karışır silinir yavaş yavaş
Her dalga ömrümden bir şeyler koparır
Ağır ağır sönen gönlüm
Sakin koyları özler,
Son kum tanesi olana kadar .

Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir
Gönlümün kıyısına vurur
Son kum tanesini alana kadar.' ( CANSIN EROL )

. . . . . . .

Yazanın da söyleyenin de gönlüne sağlık...

Ruh doktoruna ne gerek!..

Müzikle tedavi ;yani insanın ruhsal ve bedensel sorunlarına müzikle çözüm bulma yöntemleri, yeni kullanılan bir tedavi biçimi değildir.

Yaklaşık 2500 yıldır, bu yöntem Anadolu'da uygulanıyor.

Başta Yunan Medeniyetinde olmak üzere, Anadolu'da kurulan çeşitli medeniyetlerin müzikle tedavi yöntemini uyguladıkları bilinmektedir.

Müziği her türlü erdemin kaynağı sayan Yunanlılar, müziği ruhun eğitimi ve arınmasında kullanırlarmış.

Eski Yunan mitolojisinde Apollon, ' Lir ' çalarak insanların sıkıntılarını giderir ve onlara neşe verirmiş.

Müzik konusunda araştırma yapan uzmanların görüşüne göre müzik, konuşmadan önce de varmış.

Konuşma için gerekli olan soyut kavramlar, hafıza, semboller, çağrışımlar, analojik bağlantılar, insanla beraber gelişmiş ve olgunlaşmıştır.

Tabiatın her zerresinde ise büyük bir nizam ve âhenk içinde devam eden ritim ve melodi beraberliği bulunmaktadır.

Kuş seslerindeki âhenk ve ritim mükemmelliğinde; elektronların, atomların, galaksilerin hareketleri ile vücudumuzdaki sıvıların dolaşımlarının büyütülen seslerinde müziğin varlık âlemiyle ilgi ve ilişkisini gözlemleyebilmekteyiz.

Dünyada , müzikterapi anlayışı , psikoloji, pedagoji, parapisikoloji ,morfoloji gibi bilimlerle işbirliğini sürdürmektedir.

Fransız araştırıcı , Maurice Curan’ın Çin kaynaklarına dayanarak Lavinniac müzik ansiklopedisinde neşredilen verilere göre, eski Türk müzik enstrümanları ve müzik icra şekli ,Çin kültürünü geniş biçimde etkilemiştir.

Musikî, modern tıp içinde, otizm, geriatri, onkoloji, immünoloji , nöroloji, kardiyoloji, depresyon, anksiete (Panik Atak ) vb. konularında tedavi amacı ile uygulanmaktadır.

Bu konularda, Berlin Urban Hastanesi ve Viyana Meidling Kliniği'nin işbirliği sözkonusudur.

M.S. 834-932 yıllarında yaşamış olan, Türk bilginlerinden Ebu Bekir Razi, melankoliklerin tedavisi üzerine yazdığı bir eserinde şöyle diyor:

“Melankolik hasta, kesinlikle meşguliyetle tedavi edilmelidir. Hasta, balık tutma veya avlanma gibi eğlenceli işlerden biri ile uğraşmalıdır.

Mümkünse çeşitli oyunlara alıştırılmalıdır; huyunu, ahlâkını, davranışlarını beğendiği ve sevdiği kimse ile buluşup görüşmeli ; özellikle güzel sesle okunan şarkılar dinlemelidir.”

Büyük Türk Bilgini Farâbi , makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır:

Rast makamı: İnsana sefa (neşe, huzur) verir.

Rehavi makamı: Sonsuzluk fikri verir.

Küçek makamı: İnsana hassasiyet ( duyarlılık ) verir.

Büzürk makamı: Çekinme, sakınma duygusu verir.

İsfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti ve güven hissi verir.

Neva makamı: Lezzet ve ferahlık verir.

Uşşak makamı: Gülme duygusu verir.

Zirgüle makamı: Uyku verir.

Sabâ makamı: Cesaret, kuvvet verir.

Bûselik makamı: Güven duygusu verir.

Hüseynî makamı: Sükûnet, rahatlık verir.

Hicaz makamı: İnsana tevâzu (alçak gönüllülük ) verir.

İbn-i Sina , musikînin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlamaktadır:

“ Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek , onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir...”

. . . . . . .

Haydi, dostlar !..Şimdi müzik deryasına dalalım; ruhlarımız dinlensin...

* * * * *

Bu Sonbahar Vurgunu : (Ahmet Özhan-Beste :Cansın EROL -Müsaadeleriyle - ) : http://fizy.com/s/102vku

Nihansın Dîdeden : (Ziya Taşkent) : http://fizy.com/s/12foha

Bir Yangının Külünü :(Z.Müren ) : http://fizy.com/s/101ul1

Bir İhtimal Daha Var :(B.Ersoy) : http://fizy.com/s/101ul1

Saçların Tarûmar : (E.Sayın ) : http://fizy.com/s/104heb

Rüzgar Söylüyor Şimdi O Yerlerde:(A.Özhan ): http://fizy.com/s/102vm3

(Hüseynî Ney taksimi ) : http://fizy.com/s/10dsv4

Hafız Burhan :(Makber ) : http://fizy.com/s/102ynx

M.Senar :(Ömrümüzün Son Demi ) : http://fizy.com/s/101rh9

Neş'eli ve sağlıklı günlere...