Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '13

 
Kategori
Siyaset
 

… ama içmesini bilmeyenle asla içilmez…

… ama içmesini bilmeyenle asla içilmez…
 

Başbakan diyor…

"Ne içtiklerini merak ediyorum. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu açıklamış. Meğer rakıyı sulu içiyorlarmış. Siz böyle içmeye devam ederseniz Rize’nin tulumuna da gayda dersiniz."

Ne alaka?

Dam başında saksağan…

Defalarca söylüyoruz “Sayın Başbakan, aklının ermediği konularda ahkâm kesme” diye, sen kiiim, rakı konusunda ahkâm kesmek kim.

Öncelikle şunu belirtelim, rakı “Sulu” da içilir “Susuz” da, ancak kesin olan bir kural var ki, rakı içmesini bilmeyenle rakı içilmez.

Mesele elbette Kılıçdaroğlu’nun rakıyı sulu mu, susuz mu içtiği meselesi değil. Mesele günden saptırmak ve basındaki bazı sazanların bu laf üzerine atlayarak, bütün meseleleri bir yana bırakıp rakının nasıl içileceği ile ilgili tartışma ortamı yaratmak.

Hani bir hikâye vardır. Taze gelin helva yapacak ama yapmayı da pek bilmiyor, içine tuz konacak mı konmayacak mı? Sokağa çıkıyor, bakıyor ki yaşlı bir adam geliyor. Adam yaklaşınca “Tuzsuz helva gibi ne sallanıyon amca” diyor. Adam genç kızın yüzüne bakıyor ve “Hadi kızım, helvaya tuz konmaz” diyor…

Başbakan rakı içmeye niyetli de sulu mu içilecek susuz mu, bilmiyor da öğrenmek istiyorsa, işi ustasına, Aydın Boysan’a havale ederiz, bir güzel öğrenir. Çünkü “Rakı içmek” kolay bir iş değildir, kuralları ve adabı vardır.

Örneğin kokteyl içkisi değildir, ayakta içilmez.

Yemek içkisi de değildir, yemek yerken de içilmez.

Ölçüsü vardır, ölçü kaçırılmaz.

En önemli kural ise, içmesini bilmeyenle hiç mi hiç içilmez. O nedenle başbakanın böyle bir arzusu varsa, rakının sulu veya susuzundan önce, kurallarını ve adabını öğrenmesini öneririm.

Ancak bu cümle, dediğim gibi gündemi saptırmaya yönelik, sazanlar atlasınlar da birkaç gün rahat edeyim diye söylenmiş, anlamsız, amaçsız bir cümle…

Batman’da Aysel Tuğluk’un, Sanlı Urfa’da Gülten Kışanak’ın söylemlerini acaba kendisine ilettiler mi?

Söylemlerini iyice tahlil ederseniz, bağımsız “Kürt Devleti” isteğine varan amaçlarını ortaya koyuyorlar ve siz başbakan, “Üniter” yapının korunacağından söz ediyorsunuz.

Bayrak açıyorlar, siz “Tek bayrak” demeye devam ediyorsunuz.

Onlar İmralı’daki caninin özgürlüğünden söz ediyor, siz o konuda henüz sessizsiniz…

Bütün bunlar dururken CHP’lilerin rakıyı “Sulu” içtiklerinden söz ediyor ve Rize’nin yaylalarında çalınan Tulum’a “Gayda” diyeceklerinden söz ediyorsunuz.

Hayret…

Bak gel, sana hiç üşenmeden “Rakı” ile ilgili her konuyu öğretebilirim, işim yok nasıl olsa.

Birincisi, ister sulu iç, ister susuz, fark etmez.

Saniyen “Rakı-Balık” ya da yemek sofrasında rakı olmaz. Rakı sofrasındaki kavun, mezeden sayılmaz. Rakı önce ve en fazla “Rakı bardağına” iki veya dört parmak konur, sonra istersen su koyabilirsin. Susuz rakıya buz konmaz, sulu rakıya da sudan önce buz konmaz. Rakı bardağı masadan kalktıktan sonra, en az bir yudum almadan masaya konmaz. İki parmak rakı bir dubledir, iki dubleden fazla içilmez. Rakı sofrasından kalkınca, sallanarak yürünmez. Rakı masasının olmazsa olmazı muhabbettir, muhabbet olmayan masada rakı içilmez.

Daha var, bu kadarla bitmiyor, ama en önemlisi şu…

Senin gibi bilmeyenler ile ne rakı içilir ne de rakı muhabbeti yapılır.

Ben niye mi yapıyorum o zaman rakı muhabbetini seninle?

Öğren de, bir daha bilmeden konuşma, başbakansınız yakışmıyor diye…

21 MART 2013
İBRAHİM PEKBAY

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..