Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '11

 
Kategori
İzmir
 

" Sıvılaşmış zemindeki evler, muhallebi üzerindeki çöp gibidir..."

" Sıvılaşmış zemindeki evler, muhallebi üzerindeki çöp gibidir..."
 

YORUMSUZ...


 

 

 

 

Bir yerlerde deprem olmaya görsün. Hemen uzman kişileri, ekranlarda görürüz. Kimi korku salar, kimisi avutur. Önceki günkü deprem toplantısında da Prof. Dr Uluğ’un konferansını dinlerken, özellikle deniz kenarındaki evlere ilginç benzetmeler yaptı. “ Sıvılaşmış zemin üzerindeki evler, muhallebinin üzerinde kürdan gibidir!” demesin mi? Eh yani, bu konferans, sonuna kadar da dinlenir yani.

Neden aşure değil de muhallebi? En çarpıcısı odur da ondan. Aşurenin içinde  yüzlerce çeşit var. Harç gibi,  birbirini tutar. Ama muhallebi öyle mi?

Şu garip işe bakın. Deprem uzmanımız tam konuşma yapacak, 12 saat öncesinde İzmirde 5,1'lik deprem oldu " Hah, dedik.. Depremcinin konferansı, bu vesile ile kalabalık olur" diye de içimizden geçirdik. Ama, resimlerdeki kadar dinleyici toplanmış oldu.

 Supangle” de demedi. Bir bildiği vardır belki de. Hani şu, kızları pastaneye götüreceğimiz zaman, menü listesinden  önceden öğrenip de, bozuntuya vermeden, gerine gerine ısmarladığımız tatlı türü anlayacağınız.

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Atilla Uluğ, yaşadığımız topraklarda her an karşılaşabileceğimiz deprem gerçeğini bir kez daha anımsattı ve tarihinde birçok yıkıcı depremler yaşamış İzmir’de sıvılaşmış zemin üzerinde yapılan binaları muhallebinin üzerindeki kürdana benzetti.

Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD) tarafından düzenlenen “İzmir’de Deprem Olacak mı” konulu konferansa katılan Prof. Dr. Atilla Uluğ, İzmir ve deprem gerçeği üzerine çarpıcı tespitlerde bulundu.

Anadolu yarımadasında Güneydoğu’dan Arabistan levhası, Güneybatı’dan Afrika kıtasının sıkıştırması sonucunda depremlerin meydana geldiğini anlatan Prof. Dr. Uluğ, şöyle devam etti:

“Ülkemizin nüfusunun yüzde 95’i deprem kuşağındadır. Ülkemizde 1939 Erzincan depremi sonrası bugüne kadar 75 bin 600 kişi deprem nedeniyle hayatını kaybetmiştir ve ortalama her yıl 1.003 vatandaşımız bu nedenle ölmektedir. İzmir’de veya Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan bir başka noktasında deprem olmaya devam edecektir. Anadolu’nun doğusu yükselmektedir. Buna mukabil batı bölümü ise alçalarak deniz seviyesinin altına girme eğilimindedir. İzmir bölgesinin depremselliği incelendiğinde ise; Sakız, Midilli, Karaburun, Foça, Bergama fay zonu ve Küçük Menderes, Gediz fayının büyük ölçekli deprem üretme kabiliyeti bulunmaktadır.”

İZMİR’DEKİ DEPREMLER

İzmir ve çevresi perspektifiyle bakıldığında ortalama 300 – 350 yılda bir büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Atilla Uluğ, “Tarih boyunca M.S. 1900’lü yıllara kadar eski yöntemlerle kaydedilen 11 adet dokuz ve on büyüklüğünde depremler oldu. Modern ölçme aletleri ile günümüz değerlendirmeleriyle 1900 sonrasından günümüze kadar ise; 1919 Ayvalık (7.0), 1925 Söke (7.0), 1928 İzmir Torbalı (7.0), 1939 Dikili (7.1),  1949 Karaburun (7.0), depremleri meydana geldi” diye konuştu.

Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD)’nin acil tip alanında bilimsel çalışmalar yapan ve bu alanda görevli kurum ve kuruluşlarla işbirliğine önem veren bir dernek olduğunu vurgulayan  HİASD Genel Başkanı Uz. Dr. Ülkümen Rodoplu da salondaki katılımcılara, “-Şimdi sarsıntı başlarsa ne yaparsınız?” diye sordu ve ardından salonda bulunan herkesin yüzünü ve başını koruyarak oturdukları yerde cenin pozisyonunu almalarını istedi

Rodoplu, “Türkiye’miz için en önemli sayılan doğal afet, depremlerdir. Tarih boyunca bu güzel topraklar çok sayıda yıkıcı deprem yaşamıştır: Erzincan, Gediz, Varto, Dinar, Adana, Marmara, Seferihisar, Simav, Van. Depremlerin olmaya devam edeceğini biliyoruz. Zamanını bilmesek te olacağını biliyoruz. Bizlere düşen görev hazır olmaktır. Sanki yarın olacakmış gibi hazırlanmaktır. Yaşadığımız alanları sağlam inşa ederken bir yandan da, kişisel hazırlıklarımızı yerine getirerek bu doğa olayı ile kolayca baş edebiliriz” diye konuştu.  

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..