Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

''Yanlışlıklar 2"

''Yanlışlıklar 2"
 

CAN…

Aslında yaşamın boyunca kimsenin beni belli bir kalıpla damgalamasına aldırmadım dostum. Kuralcı insanların kalıplarına da sığmayı denemedim hiç. Sadece bazen aklıma takılır, düzenli bir yaşam için acaba o kalıplar gerekli midir diye. İnsanlar önce kendi özgürlüklerini savunmakla başlamalı işe. Yoksa başkaları için özgürlük ya da adının içine bir sürü anlamlamsızlık katarak anlam yarattıklarını sandıkların şeylerin peşinden boşuna koşar dururlar.

Yaşamanın güzelliğine inanırdım gençliğimde. Belki gençlik yıllarımda yaşantımı güzelleştiren insanların etrafımda beni mutlu çabalarının eseridir bu düşüncem. Yaşamak elbette güzeldir. Peşimizden sürekli kovalasa mutluluk ne güzel olurdu değil mi?

Uzan zamandır ilk defa sokağa çıktım diye yazmışsınız. Yürümeyi unutmaktan söz etmişsiniz. Ne kadar zamandır kendinize eziyet ettiğinizi bilmiyorum. Umarım kaybettiğiniz mutluluğunun acısına değiyordur kendinize çektirdiğiniz eziyet. Bazen hayatı çok umursamak lazım, peki peşinden koştuğumuz mutluluk ya yalancı bir mutluluksa. Ya sizdeki samimiyet mutlu olacağınızı sandığınız insanda yoksa. Tek taraflı yaşanacak bir mutluluğun peşinden koşmaya değer mi acaba.

Sanırım kendinize bir şekilde ceza kesmiş olmalısınız. Ama ruhunuz bir gün elbette yeter kendine çektirdiğin eziyet, mutluluk hem bedeninin hem ruhunun da hakkı dediği günü bekliyor olmalısınız. O günün size erken gelmesi dileklerimle, hoşcakalın…

NUR…

Yazdıklarınızın beni bir şekilde eleştirdiğinin farkındayım. Mutluluk bir kavram değil, yaşanılan anların verdiği huzurdur. Sanırım huzursuzluk var bende. Kaybedilmiş mutlulukların huzursuzluğu. Tekrar mutlu olmak için çabalamak, kimbilir; hatıraların sarmalından kurtulmak gerek önce değil mi?

Sonra insan mutluluğun tadını alıp kaybedince hayatındaki değişime ayak uyduramıyor sanırım. Belki biraz zamana ihtiyacım var. Belki de uzun bir zamana ihtiyacım var. İşin doğrusu, üzgün bir halde bir parkta otururken çevreme de mutsuzluk yaydığımın farkındayım. Ama huzursuzlukla gelen keder, peşinizi bırakmıyor işte.

Yarın benim doğum günüm biliyor musunuz? Kendime güzellikler yapmaya niyetliyim. Belki bir sinemaya giderim, kimbilir. Sinemadan çıkınca hatta kendime çok fazla güzellik yapıp belki bir bara bile giderim. Hafif kafayı çekerim. Aklıma bazen çapkınlık yapma fikri gelmiyor değil. Ama kadının çapkınına ne dediğinizi biliyorum. Siz erkeklere gelince hovarda, bize gelince nanay. Ah siz erkekler, dünyayı sadece kendinizin sanacak kadar benciller ordususunuz. Ve o bencilliklerinizden yarattığınız kadınlara ne isimler takıyorsunuz farkında bile değilsiniz.

Son sözlerimde genelleme yapmış olabilirim, aldırmayın; bazen saçlamakta üzerime yoktur.

Hoşcakalın… (sizin dediğiniz gibi, hoş kalın yani)

CAN…

Merhaba.

Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlar sağlıklı ve mutlu nice yıllar dilerim, yazacak kadar sıradan şeyler şeyler yazmak istemiyorum. Gönlünüzce bir yaşamanız olsun önünüzdeki yıllarda. Belki mailimi aldığınızda yarı sarhoş geleceksiniz evinize. Yazdıklarımı okuyunca ‘’A, bu da kimdi’’ demezsiniz umarım. Buralarda bir yerlerde olsaydınız, belki bir pasta yaptırırdım size. Sevinirdiniz belki, kimbilir?

Beni yazdıklarınızla bir şekilde etkilediğinizin farkında mısınız?

Eskiden kimsenin farkında olmadan gezdiğim sokaklarda artık daha dikkatli geziyorum. Size benzettiğim insanlar oluyor. Sonra hayır böyle değildir diyerek başka yüzleri benzetmeye çalışıyorum. Garip bir duygu değil mi? Tanımadığınız bir insanı tanımadığınız insanlara benzetmek. Garip ama güzel bir uğraş içindeyim artık. Bana başarılar dilesenize kuzum. Ya da gelin kendinizi hafiften tanıtın biraz. Esrarengizliğinizi bozmak istemiyorsanız tabi.

Neyse, umarım güzel bir doğum günü akşamı yaşarsınız.

Hocakalın…

NUR…

Ah, merhaba. Olaganüstü bir doğum günü akşamı yaşadım diyebilirim hemen yazının başında. Ne müthiş bir geceydi anlatamam. Önce internetten bir sinema bileti aldım. Orta yerlerden. Bilet fiyatlarının bu kadar pahalı olduğunu bilmiyordum. Sonra, şehirdeki bütün barları araştırmaya koyuldum. Fiyat araştırması bile yaptım. Sonra ne mi yaptım?

Ah, ah.

Bizler bu dünyayı yaşamak için uygun insanlar değiliz onun farkına vardım. Bu pahalılıkta sinema sonra bar, olacak şey değil kuzum.

Şimdi ne yapıyorum biliyor musunuz? Marketten biraz ucuz bir şarap aldım. Sehpanın üzerinde buzların koynunda soğumasını bekliyorum. Yanında beyaz peynir, üzerine biraz karabiber serpiştirdim. Evet, beklendiği gibi biraz da zentinyağı gezdirdim üzerine. Az sonra başlarım kafa çekmeye.

Ama önce mumu yakayım.

Evet, mumlar yandı.

Şimdi odamın ışıklarını söndüreyim.

Evet, ışıklarda söndü.

Televizyonu da kapatayım.

Evet, hayatını televizyona hapseden insanlardan biri eksildi şimdi işte.

Bir şeyler yazmalıyım size, ikimizide mutlu edecek şeyler. Yanımdasınız.

-Hoş geldiniz, böyle mutlu bir günde beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim.

Şimdi sizin kadehinizi dolduruyorum. Kadeh buğu yaptı haberiniz olsun. Şarap şişesi, mumlar ve kadehteki buğu; neler oluyor yine Allah aşkına söyler misiniz? Koltuk oldukca geniş ve derin.

Sarkıntılık yapmazsınız öyle değil mi?

Neden bana daha şefkatli gözlerle bakmıyorsunuz?

Siz hiç yalnız bir kadın görmediniz mi?

Hadi gelin birar sigara yakalım. Biraz dertleşelim.

Ben kadehimi bitirdim, sizin kadehinizin kenarına dudak izlerimi bırakmak zorundayım artık kusura bakmayın…

Biliyordum beni yalnız bırakacağınızı. Bütün şişeyi bana içirdiniz.

Lanet olası herif, yalnızlığımı neden yüzüme, ruhuma vurup duruyorsun?

Olmayan dostluğunun tadından bak kafayı buldum. Merak, lanet bir merak yarattım kendime.

Kimsin sen?

Adın Can değil biliyorum.

Kimsin sen söylesene aptal herif? Beni kendine bağlamaya ne hakkın var söylesene? Sonra nerden çıktı bu çokbilmiş tavırlar? Mutlulukmuş, ne mutluluğu? Kimmiş mutlu olan, kimmiş mutluluğun peşinden koşan?

Al sana doğum günü kutlaması. Mutlu musun?

Defol git hayatımdan.

Dur, dur ne olur. Sakın gitme. Sakın gitme. Ne olur beni yalnız bırakma sakın.

 
Toplam blog
: 57
: 222
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Emekliyim, köpekleri çok severim. Fotoğraf ama anlam saklayan fotoğraflara bayılırım. Yazmak uzun..