Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

"Ağaçlar ve İnsanlar" / Sonja Böhlander Tanrısever ile söyleşi

"Ağaçlar ve İnsanlar" / Sonja Böhlander Tanrısever ile söyleşi
 

Sonja Böhlander Tanrısever - Zeliha Demirel


“Bir de baktım ki

elimdeki kapkara kömür

yine de en yakın

dostumdur.” / Sonja Böhlander Tanrısever

Zeliha Demirel:Sevgili Sonja Böhlander Tanrısever, bu kadar çok çalışmayı bu kadar çok çeşitliliği bu kadar çok imge, simge dünyasını bir arada görünce çok heyecanlandım.

Sonja Böhlander Tanrısever :Ben çok çalışmıyorum, malzemelerimle birlikte yol alıyoruz.

Sanat çalışmalarım sırasında sanki tüm çizgi, doku, renk ve biçimsel ifade arayışlarım kişisel bir gelişim sürecinin vazgeçilmez çabalarını dile getiren eylemler… İçlerinde kendimi buluveriyorum…

Çalışırken çizginin kendisi baş aracımdır; ağaç olur, insan olur…

Prof. Özcan Köknel dedi ki “Sonja Hanım siz nadir sürekli üretebilen kişilerdensiniz.”

Zeliha Demirel :Çok doğru söylemiş, bu kadar yoğunluklu ve çeşitlilikte çalışmayı bir arada görünce bir insanın zamanına nasıl sığar bu kadar üretim diye düşündürüyor insanı.

Sonja Böhlander Tanrısever :İsveç’te yaratma özlemi içinde olduğumu gördüler. 1970’te Londra’da bir etkinlikte astral portremde dinamik ifadede katkıda bulunacak kişilik saptandı.

Zeliha Demirel :Nasıl başladı bu serüven bu aşk?

Sonja Böhlander Tanrısever :8 - 9 yaşlarımdayken gördüğüm bir rüya ile başladı her şey. Rüyamda ölmek üzereydim, çok güzel bir ortamda, sade bir köydeydim. Büyük içsel bir üzüntü yaşıyordum. Büyük resimler yapamayacağım, ömrüm yetmeyecek diyeydi bu üzüntü. Ve devamında farkına varmadan yaşamaktan korkmaya başladım.

Berkson hayatımızdaki momentlerden bahseder, her kişinin hayatı belli momentler

üstüne kuruludur, der. Benim momentlerim; rüya, Londra, bugün…

 

Zeliha Demirel :Bu sergi yanılmıyorsam bir ilk, hem İsveç Konsolosluğu’nda bir sergi düzenleniyor olması bakımından, hem de sadece bir günlük sergi olması bakımından…

Sonja Böhlander Tanrısever :Müthiş onurlandırılmış hissediyorum. Burada ilk kez İsveç Hükümeti tarafından kişisel sergi düzenlendi. Bu gün öyle bir gün ki, sanki öncesi var, sonrası var, milat gibi, dönüm noktası gibi.

Çok uzun süren bir suskunluk sürecinden geliyorum. Daha önce bu duyguyu İsveç’te yaşadım. Orada bir sergi yaptığım zaman ciddiye alındığımı hissettim. Bundan sonra cesur olacağım ve üretmeye devam edeceğim dedim.

Zeliha Demirel :Kömür, siyah- beyaz çizimler, renkli expresif çalışmalar, boyama, kolaj, karışık teknik, expresif dokumalar, pek çok çeşitlilikte malzemeler ile üretilen aynı çok çeşitlilikte sanat eserleri. Bu çeşitlilikte ve soyutlamada tekstil malzemelerinin kullanılışı dokuma teknikleri belki düğüm çeşitliliği ön planda görünüyor. Zor bir düğüm mü Sonja’nın hayata attığı?

Sonja Böhlander Tanrısever : Bu ömür boyu süreçte bir sanatçı olarak iç kavramları ifade etmeye çalışırken kullandığım araçlar çok çeşitli olmuştur. Ancak tekstil konusunda kendimi hep yakın hissettim. Yani tekstil sanatında bir “sıcaklık” mı desem, öyle bir şey vardır. Bu duygu söz konusu olan malzemelerin somut ve esnek doğasından ortaya çıkmış olabilir.

Doğa her zaman çalışmalarımın başlangıç noktasını temsil eder, soyutlamalarım temelidir. Dokurken farklı çizimlerin formların ortaya çıkışı duygusal ruh haline ve keyfine bağlıdır. ( Eğer birisi atölyede birden müzik çalmaya başlarsa parmaklarımın üzerinde çalıştığı bölüm hemen bu müzikle renklenmeye başlar mesela ) Dokusal formların gelişmesi bir çeşit doğal büyümeye benzer. Bu yaratıcı süreç esnasında o ana uygun olan malzemelerin seçimi hangi duyumsal dürtülerin var olduğu ortak bir “oyun”un bireysel parçacıkları olarak oyunda yer almaktadırlar. Böylece madde - boşluk arasındaki ilişkilerin de irdelenmesiyle İÇ MANZARALARI’na dönüşürler. Bu da kolajlarımdaki gibi bir çok tekstil - dokuma çalışmalarımın temel konusudur.

 

Zeliha Demirel :Boşluk dediniz evet boşluk var çalışmalarınızda. “Birden orman büyümeye başlayıveriyor ve hastaysam iyileşiveriyorum” dediniz. Burada düş ve gerçek arasında kurulan alegori çok etkileyici. Ve bir orman dokumak…

Sonja Böhlander Tanrısever :Boşluk var, boşluk çok önemli benim için. Dönem dönem yaşıyoruz, bizi hasta eden boşluklar. Her sanatsal ortam, kendine özgü dili ile, başak dillerde anlatılması mümkün olmayan duygu ve düşünceleri ifade eder. Lif sanatında sanıyorum bir nevi esneklik özelliği bulunabilir. Sanatçının en yakın “müttefikleri”, parmakları arasında ipler oluverir. İfade süreçleri sırasında sanki her tür malzeme içgüdüsel olarak, yolu yordamı bilir… Şeklini, çevresini tamamen kendi başına bulur, oturtur. Kendiliğinden bilir nereye gideceğini, nerede duracağını, ne kadar yayılacağını…Böylelikle huzurlu bir biçimde, örneğin ormanlar dokuma resminin düşsel mekanları içerisinde büyümeye, yükselmeye başlayabilirler.

Bunlar gerçek gibi olabilirler, gerçek değilmiş gibi de…

Orman büyümeye başlıyor, hastaysam iyileşiyorum…

 

Zeliha Demirel : Sizi çok yormadan son olarak, kolajlarda kullandığınız dantel ve örgüleri soracağım…

Sonja Böhlanger Tanrısever : Hepsini ben ördüm, kolajı oluşturan malzemeleri kendim yaptım.

 

Zeliha Demirel :Daha çok sizinle vakit geçirmek dileğim elbette ve daha uzun soluklu söyleşmek…Çok teşekkürler, çalışmalarınızı, düşlerinizi, iç ve dış doğanızı, ormanlarınızı,… bizimle paylaştığınız için ve doğanıza dokunmamıza izin verdiğiniz için.

 

 
Toplam blog
: 84
: 605
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Konya Akşehir doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliğ..