Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '10

 
Kategori
Sinema
 

"Ağrı Dağı'nı kıskanır mısın hiç?..."

"Ağrı Dağı'nı kıskanır mısın hiç?..."
 

Atatürk hakkında ne söylense, ne anlatılsa eksik kalacak. Hep bir yerlerden bir şekilde keşke'ler yükselecek. Keşke şu daha geniş olsaymış, keşke şurası daha net olsaymış... Veda ile bu bir kez daha anlaşılıyor.

En sona saklamayacağım, en baştan söyleyeceğim, bana göre Veda güzel bir filmdi. Mustafa'nın yarattığı tartışmaları yaratacağını hiç sanmıyorum. Tabii ki herkesin kendisine göre bazı noktaları değerlendirmesi doğal, fakat film "bir dostluğun öyküsü" olarak çıktığı yolda amacına ulaşıyor.

Atatürk'ün hayatının filmi değil bu demişti Livaneli, bir dostluk öyküsü. Bir nevi yol arkadaşlığı... Salih Bozok'un Atatürk'e sonsuz bağlılığı, "yaversiz gider mi hiç paşa" diyerek Atatürk'ün ardından ölüme koşuşu...

Film 1938 yılında 10 Kasım'da başlıyor ve Salih Bozok'un yazdığı mektup üzerinden geçmişe dönerek Atatürk'ün hayatına giriş yapıyor. Devrimler, ülkenin kurtuluşu biraz daha sade işlenmiş, daha ayrıntılı olabilirdi. Figüranlar ve küçük roller bazı yerlerde eksik kalıyorlar gibi. İzmir'de denizin göründüğü sahneler gerçekten başarısız maalesef, çok yapay duruyor. Bunun yanında Sinan Tuzcu, Serhat Kılıç, Dolunay Soysert, Özge Özpirinççi, Ezgi Mola, Fikret Kağan Olcay, Bartunç Akbaba gibi isimler güzel iş çıkarmışlar. Latife Hanım ve Fikriye'nin hikayesi önemli bir yer kaplıyor. "Yüzyılın son romantik lideri" dediği Atatürk'e bu sözün çerçevesinde, o şefkatle yaklaşmış Zülfü Livaneli.

Eksik kalıyor dedim ya, bu filmde de eksikler var elbet. Dolu dolu yaşanmış bir ömrün, iki saate sığması mümkün değil. Bundan sonra Atatürk'ün hayatının çekileceği bir üçleme göze alınabilmeli bana göre. Biri artık bunu yapmalı ve adamakıllı yapmalı. Veda iyi niyetli bir adım atıyor, bir yol açıyor.

Fazla uzun konuşmayacağım, gidip kendiniz görmeniz daha iyi olur elbet. Film bittikten sonra akan yazılardan bir cümle çok etkiledi beni, onu söylemem lazım. "Bir daha hiçbiri Selanik'i göremedi..."

Evsiz kalan bir kuşak onlar, evleri bildikleri yerlerden sürülmüşler. Atatürk'ün Selanik türküleriyle duygulanması, Selanik'i özlemesi filmde önemli bir drametik öğe olarak kendisine yer buluyor.

Veda'nın sonu hepimizin malumu, maalesef... Fakat o bildiğimiz sonra herkesi yerine mıhladı salonda. Yerinden kalkmadı insanlar. Ben ilk kez bir filmin alkışlandığına şahit oldum. Bir kez daha gördüm, bu insanlar o'na ağlıyorlar, hala o son'a ağlıyorlar, ağlıyoruz. En başından bilsek bile...

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 142
: 1092
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteliyim. Seyahat benim için bir tutku, her fırsatta bir yerlere ka..