Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

"Avrupa Yakası" küllerinden mi doğdu?

"Avrupa Yakası" küllerinden mi doğdu?
 

Günlük koşuşturmacalarımızdan, stresli iş ortamlarımızdan, trafikte takılıp kaldığımız saatlerin zihinsel ve sinirsel tramvatik etkilerinden sıyrılabilmek ve seviyeli ve kaliteli gülmeceye olan hasretimizi giderebilmek adına dizi ekibi, başta Sinan Çetin olmak üzere gerçekten büyük iş başarıyor.

Birçok kültürde, farklı isimlerde anlatılagelen, Kaf Dağı sakini, kendi küllerinden doğan, ölüp ölüp dirilen Zümrüd-ü Anka kuşunu hepimiz biliriz. Kendi küllerinden doğmak olgusu da bu tılsımlı duruşu ile sosyal belleklerdeki kült pozisyonunu her daim korur. Sevda çekenler, asiler, teslim olmuşlar, inananlar, inançsızlar, devrimciler, sistemin adamları, milletler, toplumlar ve aklımıza gelebilecek birçok kişi ve topluluk bu kavramda, kendisinden bir şeyler bulmuştur.

Son haftalarda, "Avrupa Yakası" adlı diziyi takip ederken, sık sık benim de aklıma yukarıda anlattıklarım gelmeye başladı. Yayınlandığı ilk günlerden itibaren, bizlerin frekansını yakalamayı çok çabuk ve iyi başarmıştı dizi. Son zamanlarda, Türk mizahının yaşadığı üretkenlik kabızlığına adeta ilaç olmuştu. Senaryo çok başarılı idi. Ata Demirer başlı başına bir fenomen; Gazanfer Özcan, Hümeyra, Rutkay Aziz gibi ustaların duruşu apayrı bir kalite unsuruydu. Burhan Bey, Şesu, Yaprak, Kubilay, Sadettin Bey, Cem, Sertaç gibi dizi karakterleri, her biri ayrı yazı konusu olabilecek nev-i şahsına münhasır portreler çizdiler bize. Ve tabi ki senaryodaki başarısını oyunculuğu ile de taçlandıran Gülse Birsel.

Geçen yayın döneminin sonunda, Avrupa Yakası; diziyi dizi yapan çok önemli karakterlerinden bazılarını kaybetti. Tabi bu kayıpların en spontan olanı, başlı başına bir komedi ustası olan Ata Demirer idi. Şesu gitti, Volkan'ın sosyetik ve şımarık minik kuşu, sevgilisi adeta onu yalnız bırakmamak için kadrodan çıktı. Bu kayıpları ile ben de dahil bir çok kişinin aklında, Avrupa Yakası'nın dergicilik hayatına son verebileceği ihtimalleri kuvvetle yer etti. Ama bizleri çok çok mutlu eden ve aynı zamanda şaşırtan bir performans yakalayarak, eski günlerinin bile üzerine çıkarttığı sinerjisi ile şu anda dizi uçup gitmekte.

Volkan'ın, Sütçüoğulları evinde yarattığı boşluğu Sacit isminde bir yeğen karakter doldurdu ki tebrik ve takdir etmemek mümkün değil. Bıçkın, efe ama aynı zamanda son derece saygılı ve iyi niyetli Sacit, Volkan'ı hiç aratmıyor dersek, sanırım Ata Demirer'e haksızlık yapmış olmayız. Ve diğer kız yeğen. Burhan Bey'e duyduğu saf aşk ve evde kalmış kız psikolojisinin mizahi güzelliklerini, izleyenlere, iliklerine kadar yaşatan ve gülüm gülüm gülümseten Makbule. Bence; Sütçüoğulları Rezidans'ı eskisinden daha sıcak ve eğlenceli oldu, bu -belki de- zorunlu değişikliklerle. Kriz ortamlarından fırsat yaratmak denen şey bu olsa gerek.

Son olarak değinmemiz gereken ve hakkını teslim etmenin boynumuzun borcu olduğuna inandığım konu ise, bir Peker Açıkalın klasiği. Açıkalın, eski bir tiyatrocu. Bu işin tozunu, toprağını yutmuş bir isim. İşte, Avrupa Yakası gibi, O da bu diziyle küllerinden yeniden doğuyor bana göre. Hayat verdiği, Gafur karakterini günlük yaşamlarımızın bir parçası haline getirdi. Burhan Bey ile girdiği diyalogları, Aslı'ya beslediği platonik aşkı ve bunun doğal yansıması olan Cem antipatisi ile çok sağlam basan bir karakter. Peker Açıkalın, "Gafur" ile bizlere tiyatro oyunculuğu dersi veriyor.

Dizinin, geldiği bu noktada, senaryo yazarı ve baş rol oyuncularından biri olan Gülse Birsel'in emeği, katkısı ve payı gerçekten de azımsanamayacak derecede büyük. Günlük koşuşturmacalarımızdan, stresli iş ortamlarımızdan, trafikte takılıp kaldığımız saatlerin zihinsel ve sinirsel tramvatik etkilerinden sıyrılabilmek ve seviyeli ve kaliteli gülmeceye olan hasretimizi giderebilmek adına dizi ekibi, başta Sinan Çetin olmak üzere gerçekten büyük iş başarıyor.

Avrupa Yakası'na, daha nice, gülümseten sayılar ve bol tirajlar diliyorum.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..