Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '06

 
Kategori
Mizah
 

"Ayranı yok içmeye..."

"Ayranı yok içmeye..."
 

Teknoloji gelişiyor, teknoloji ürünü öteberiler yaşamımıza son hızla girip çıkıyor ya… İster istemez muhabbetlerimiz de bu teknolojik ıvırzıvırlardan hissesine düşeni alıyor. Misafirliklerin, kahve muhabbetlerinin, iş yerlerinin masa başı lakırdılarının reytingi yüksek geyikleri arasında teknolojik olanların miktarının hayli yüksek olduğunu görmekteyiz. Teknoloji deyince de cep telefonlarından bahsetmemek olmaz. Bu cep telefonları nasıl oldu da bu kadar kısa bir sürede yaşamımızın ayrılmaz parçalarından birisi oluverdi? Daha dün, aylarca, yıllarca telefon için sıra bekleyen, PTT’nin, “boş kutu” bulamaması nedeniyle aldığı telefonu evine, işyerine çektiremeyen vatandaşlar vardı…

Ankesörlü telefon kulübeleri önünde elimizde jeton sıra beklediğimiz ya da görüşmemizin en gerekli yerinde jetonumuzun bitip konuşmamızın kesildiği günler öyle çok uzakta değil.

* * *

Uzay Yolu dizisini hatırlıyor muyuz? Kaptan Kirk, Mr. Spock ellerindeki küçük kutuyu açar, birbirleriyle konuşurlardı. “Vay beee…” derdik, “Ne güzel… Keşke bizim de böyle bir aletimiz olsa…” Oysa bugün… O aletin en kralı var şimdi hemen hepimizde! Fotoğraf çekeni, mail göndereni, radyolusu, televizyonlusu, bilgisayarlısı…

* * *

Nasıl oldu da böylesine çabuk alıştık biz bu cep telefonuna ve onsuz yapamaz olduk? Üstelik klasik ihtiyaçlardan da değil cep telefonları. Yani… Bir buzdolabı alırsınız, yıllarca kullanırsınız… Mobilya, fırın, tencere, soba, klima… V.s. V.s. Kullanılamayacak hale gelene kadar kullanılır bu aletler. Ama cep telefonları öyle değil ki! İt osurdukça yeni modeller çıkıyor, yeni modeller çıktıkça cep telefonları değişiyor!

* * *

Bir arkadaşım var; kullandığı cep telefonunun sürekli değiştiğini görürüm. Bir gün merak ettim sordum, “Maşallah” dedim, “Ben senin kadar cep telefonu modasını yakından takip edenini görmedim…” Bana baktı, “Yok be Öncül’cüm” dedi, “Ben telefonu sadece açıp kapamak için kullanırım. Arandığımda bulunayım, aradığımı bulayım yeter.” Şaşırdım. “Madem telefonu sadece bu kadar kullanıyorsun… O zaman neden sık sık model değiştiriyorsun?” diye sordum. Cevabı çok ilginçti. Liseye giden bir kızı varmış. Arkadaşları yeni çıkan her cep telefonu modelini aldığı için o da istiyormuş. Kızına her yeni model telefon aldığında da, onun eski telefonu arkadaşıma kalıyormuş. Arkadaşıma da acıdım, kızına da! O kızı alacak müstakbel damadı da unutmadım hazır acımaya başlamışken!

* * *

Geçen hafta arabayla kırmızı ışıkta durdum… Elinde bezi ile cam silen adam arabaya yaklaştı, camı silmeye başladı… “Dur silme!..” filan demeye kalmadı, kendi bıraktı. Elini cebine attı bir cep telefonu çıkardı ve konuşmaya başladı. “He gardaş… Heee… İşteyim ben de… Tamam. Dörtyol kavşağındayım… Oldu…” Baktım… Elindeki son model telefonlardan biri… Bu tip adamlar sadece cep telefonu ile de yetinmezler! Ceplerinde yabancı sigara, zippo çakmak da eksik olmaz! “Ayranı yok içmeye…” diye başlayan sözde vücut bulan bir yaşam tarzları vardır!

* * *

Bir gazeteci arkadaşım anlattı. Orta yaşın epey üzerinde bir adam gelmiş yanına. Oturmuş… Anlatmaya başlamış. Çocuğunun biri lise son sınıfa geçmişmiş… Okutmakta zorluk çekiyormuş… Gazete aracılığı ile bir şeyler yapabilir miymiş miş miş miş… Arkadaşım acımış adamın haline, neler yapabileceğini düşünürken adam çıkarmış bir sigara yakmış. Arkadaşıma da ikram etmiş. Arkadaşım sigaraya bakmış… Paketi 3-4 milyonluk yabancı sigaralardan biri. Sinirlenmiş, “Ne kadar sigara içiyorsun?” diye sormuş. Adamın, bir- birbuçuk, bazen iki paket içtiğini öğrenince dellenmiş! Bu arada adamın elinde tuttuğu cep telefonuna gözü ilişmiş… Epey pahalı bir telefon! Zaten o noktada zemberek boşanmış arkadaşımda. Adamı tersyüz edip kovmuş..

* * *

Yine bir arkadaşımın başından geçen bir olay… Bu olayın kahramanı da, asgari ücretle çalışan bir eleman oluyor. Depo görevlisi bu elemanın işi, sabahtan akşama depoya giren çıkanı deftere yazmak. Arkadaşım bir gün, son model cep telefonlarından birini görüyor bu elemanın elinde… Merak edip soruyor “Nedir bu? Böyle bir telefona senin ihtiyacın mı var ki?” diye… Adamın verdiği cevap ilginç: “Ayda 30 milyon taksitle abi… Yok dediğine deymez.”

* * *

Eskiden bu tip tezatlara, cebinde Marlboro ile gezen kaportacı çırakları örnek olarak gösterilirdi… Marlboro paketleri bu görevi cep telefonlarına devredeli epey oldu… Çok merak ediyorum. Bakalım bu işin sonu nereye varacak? Kaldırımda kağıt mendil satan, çöplükleri karıştırıp yiyecek arayan çocukların ellerinde kameralı, bilgisayarlı cep telefonlarını ne zaman göreceğiz? Dedik ya yazının başında… Cep telefonları günlük muhabbetlerimizin başköşesinde yer alan geyiklerden oldu çıktı diye… Yalan mı?... Aha şimdi de bizim yazıya konuk oldu bu teknoloji harikası aletler! Pes yani!.. Bir tek bizim yazılar kaldıydı cep telefonunun sızmadığı… O da oldu ya sonunda… Daha ne diyelim ki!.. Korkulur valla bu aletten!

>> İllüstrasyon: Mustafa Öncül

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..