Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

"Başbakansız" kaldığımız zaman dilimi!

"Başbakansız" kaldığımız zaman dilimi!
 

BU GÖRÜŞME BAŞBAKAN SIFATI İLE YAPILMADI!


Günlerden Çarşamba, Tarih 5 Ağustos 2009 Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, giydiği Başbakanlık elbisesini çıkartıp, Genel başkanlık elbisesini(!) giyerek, DTP ile görüşüyor!

Görüşme süresince Türkiye Cumhuriyeti "Başbakansız" kalıyor!

O saatler arasında ya ülkeye herhangi bir saldırı olsaydı! Bir Terör Örgütü(!)" yönetime el koysaydı, ne olurdu?

Koskoca ülkenin başbakanı, giydiği başbakanlık elbisesini çıkarıp bir kenara bırakmış ve AKP Genel Başkanı ve Grup Başkanı sıfatı ile yıllardan beri (iki yıl) PKK’yı terör örgütü olarak gördüklerini söylemezlerse(!) görüşmem dediği, DTP ve onun eş genel başkanları ile görüşüyor.

Ne var bunda diyeniniz olabilir. AKP Genel Başkanı olarak görüşme veya Başbakan olarak görüşme arasında ne fark var? AKP Genel Başkanı ve Grup Başkanı olarak orada görüşülen konular, Başbakan olarak görev yaparken uygulanmayacak mı?

Aynı şekilde AKP Genel Başkanı ve Grup Başkanı sıfatı ile muhalefetin öbür kanadı MHP ile niye görüşülmez? Veya görüşülme gereği duyulmaz?

Son dönemde ortaya atılan Demokratik açılıma bakıyoruz. Demokratik Kürt açılımı yapmak isteyenlerden birisi AKP diğeri DTP. Bunlardan AKP; Laiklik karşıtlarının odağı olmaktan Anayasa Mahkemesince cezalandırılmış, dünya adalet literatüründe rastlanmayacak, bir oylama sistemi sayesinde kapatılmaktan ve siyasi yasaklı olmaktan kıl payı kurtulmuş bir parti!(6 kapatılsın karşısında 5 kapatılmasın oyu ile AKP kapatılmadı) Gelelim DTP’ye; Ülke bütünlüğünü tehdit etmek ve bölücü hareketlerin odağı olmaktan, hakkında Anayasa Mahkemesine açılan dava halen devam etmekte.

Bu partilerden birisi hala ülkeyi yönetmekle(!) meşgul! Öbürü ise; Ülkenin en demokratik partisi!

DTP hakkında aslında söylenmesi gereken çok şeyler var. Şöyle ki; Sen madem demokrasi ve daha fazla özgürlük istiyorsun? O halde Ahmet TÜRK gibi bir toprak ağasının o partinin Genel Başkanlığında ne işi var. Demokratik açılım söylemi almış başını gidiyor. Nedir bu Demokratik Açılım? Bu açılımda; Bölgedeki işsiz gençlere ve insanlara iş bulmak için ne gibi bir önlem var? Bölgedeki topraksız insanlara çalışabilecekleri bir toprak verilecek mi? Bölgedeki Feodal yapıdan beslenenlerin, beslenme kaynakları kurutulacak mı?

Bu demokratik açılıma daha böyle bir sürü soru sorulabilir.

Şimdi oturduğum mahalledeki komşularım olan ve Kürt kökenli arkadaşlarımla kendimi kıyaslamak istiyorum. Kürt kökenli vatandaşların benden hiçbir farkları yok. Birlikte istediğimiz yere gidiyoruz. Birlikte oy kullanıyoruz. Birlikte denize, pikniğe, adliyeye, belediyeye, vilayete, kaymakamlığa, aklınıza gelebilecek her yere gidiyoruz. Hiç kimse sen Kürt kökenlisin diye arkadaşlarımın işini yapmamazlık etmiyor… Bana nasıl davranılıyorsa, onlara da aynı şekilde davranılıyor. Ancak çalışanlar Kürt kökenli olursa, hemen Kürt kökenli arkadaşlarımıza bir ayrıcalık tanımaya yöneliyorlar.

Mademki Demokratik açılım yapıyoruz(!) veya istiyoruz; o zaman, bu açılımı tüm vatandaşlara yayalım, vatandaşlar olarak hep birlikte yararlanalım. Tabi açılım derken, vatandaşın telefonlarının dinlenerek açılıp, yandaş gazete ve internet sitelerinde yayınlanmasını kast etmiyorum.

Değerli blog okuyucuları, eğer Antalya’ya geldiyseniz, gittiğiniz bölge ve işyerlerinde, Türk kökenlilerden çok Kürt kökenli vatandaşların çalıştığını görmüşsünüzdür. Bu ülkede işsizlik hepimizin sorunu! Bu ülkedeki ekonomik küçülmek hepimizin sorunu! Bu ülkedeki adaletsizlik hepimizin sorunu!

Oysa son zamanlarda öylesine bölücü söylem ve eylemler yapıldı ki! Tabi burada şunu söylemek de istemiyorum. Ülkeyi bölmek suç değil! İktidarı eleştirmek suç! Böylesi bir çağda böyle bir kavram olabilir mi?!!!


 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..