Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '16

 
Kategori
Söyleşi
 

"Benim hedefim ünlü olmak değil, başarılı olmak."

"Benim hedefim ünlü olmak değil, başarılı olmak."
 

Ünlü oyuncu "Gönül Nagiyeva" geçtiğimiz günlerde Azerbaycan'dan, Türkiye'ye transfer olduğunu duyurdu. 8 Nisan'da Türkiye'de vizyona giren Kızkaçıran filmiyle büyük ilgi toplayan Nagiyeva ile buluşarak, keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Oyunculuğa nasıl başladınız?

Oyuncu olmak benim çocukluk hayalimdi. Fakat bazı sebeplerden dolayı uzun süre beklemem gerekiyordu. Üniversiteye yeni başladığım zaman bir radyonun sunucu aradığını duydum. Buradan başlarım, insanlar tanırım diye düşündüm. Sunucu seçmelerini kazandım. Yaklaşık 2 sene radyoda görev yaptım. Önce editör olarak sonra da sunucu olarak göreve devam ettim. Sonra televizyon dünyasına dâhil oldum. Orada editörlükle başlayan görevim sunuculuğa doğru gitti. Bir gün rehberlerimize bir proje ile gittim ve bana ‘’Gönül, sen buradaki en iyi sunucusun, çok iyi para kazanıyoruz, ne gerek var böyle şeylere.’’ dediler, bende küstüm. Devlet idarecilik akademisini bitirdim, uçağa atlayıp Moskova’ya gittim. Orada devlet dairesinde çalışmaya başladım. Ama kendimi hep sahnelerde, ekran önünde hayal ediyordum. Moskova’da tek başına yaşamak gerçekten çok zordu. Oturup kâğıtlarla, bürokrasi ile meşgul olmak benim işim değildi, yapamıyordum. Enerjisi yüksek bir insanım ve bir odaya kapalı kalmak bana göre değil. Sonra âşık oldum ve evlendim. Evlendikten sonra Bakü’ye geri döndüm ve dünyalar tatlısı bir oğlum oldu. Bakü’ye döndükten sonra orada bir reklam ajansında çalışmaya başladım. Bir sene Azerbaycan’ın tanınmış reklam ajanslarından biriyle çalıştım ve orada tanınmaya başladım. Reklam ajansında çalışırken oğluma hamileydim. Hastanede doğum yapıp iki gün sonra eve geldim. Sonrasında patronum beni aradı. ‘’Gönülcüm, çok tebrik ederim. Sen hastanedeyken bir dergi kurduk, editör arıyoruz ve senin bizimle çalışmanı istiyoruz.’’ dedi. Teklif aldıktan sonra buradan başlıyoruz artık dedim. Dergimiz uluslararası bir dergiydi ve bana çok büyük bir çevre kazandırdı. ‘’Ama bir sorun var.’’ dediler. ‘’Senin gazetecilik eğitimin olmadığı için İngiliz yöneticilerimizin kafalarında soru işareti var. Onları Skype’da bilginle etkilemen gerekiyor.’’ dediler. Skype görüşmesinin ardından İngiliz yöneticilerimizi etkilemeyi başardım ve göreve alındım. Bu dergiden sonra Nergis dergisiyle çalışmaya başladım. Okey dergisinde çalıştığım zaman beni bir yarışmaya derginin editörü olarak davet ettiler. Starlarla Dans yarışmasıydı. Davet ettiler ama sonradan pişman oldular. Çünkü ben o yarışmayı kazandım. Bu yarışmadan sonra 2009 yılında bana ilk dizi teklifim geldi. Diziler ve sinema filmleri art ardına hayatıma girmeye başladı. Günlerden bir gün bir arkadaşım arayarak “Gönül, bir Türk yönetmen arkadaşım senin fotoğrafını görüp çok beğendi. Türkiye’de bir film çekiyorlar ve seni başrol istiyor. Seninle görüşmek istiyor.” dedi. Türkiye’de bir sürü başarılı isim varken neden ben diyerek inanmamıştım. Korhan Uğur Bakü’ye gelerek benimle görüştü. Terk Edilmiş projesi ile geldi. Şartlarda anlaştık, senaryoyu çok beğendim. Terk Edilmiş benim ilk uluslararası projemdir. Kalite olarak kendi ülkemdeki yapımlardan daha kaliteli işler olduğunu gördüğüm için Türkiye’de kariyerime devam etmek istedim. Terk Edilmiş projesinden sonra Bakü’ye döndüm. Yönetmenimiz Korhan Uğur’dan ikinci uluslararası sinema projem olan Kızkaçıran geldi. Kızkaçıran filmiyle birlikte İstanbul’a taşındım.

 

Sektörün bu kadar içerisinde yer alarak, bu günlere gelmiş biri olarak, kendinize belirlediğiniz bir hayat felsefesi var mı?

Oyuncu olmak istediğimde ailem karşı çıktı. Çevremdeki herkes, “Ne yapacaksın oyunculukta, sunuculukta çok daha başarılısın.” diyordu. Ben bu kadar karşı çıkılmasına rağmen hayallerimin peşinden gittim. En büyük hayat felsefemde her zaman hayallerimin peşinden gitmek. Tecrübelerime dayanarak benim inandığım iki şey var. Birincisi, insan hayal kurabilmeli ve onların peşinden gitmeli. İkincisi ise az konuşacaksın, fazla dinleyeceksin. Hangi sektör olursa olsun dinlemek her zaman güzeldir.

Bir annesiniz. Medya sektöründeki zorlu çalışma şartlarında çocuğunuza vakit ayırabiliyor musunuz?

Oğlum 8 yaşında. Hayata geldiğinden beri bana huzur ve bereket getirdi. İyi ki böyle bir şansa sahip olabilmişim. O Azerbaycan’da. Belki biraz az görüşüyoruz ama o her zaman destek olarak benim yanımda. Biz sürekli uçaklardayız. Ben gidiyorum, o geliyor. Ama bu çok kısa bir süre için böyle. İşlerimi istediğim düzeye getirdiğim zaman oğlumu da yanıma alacağım. Bu durum beni zaman zaman depresyona sokmuyor da değil.

Oyunculuk anlamında bundan sonraki hedefleriniz neler?

Benim hedefim, ünlü olmak değil, başarılı olmak. Ülkemde 16 yaşından beri ünlüyüm. Ama ünlü olmak gerçekten bir şey ifade etmiyor. Ünlü olup parası olmayan insanları da biliyoruz. Başarılı olmadığın sürece, peşinde sürekli paparazzilerin olması ve sokakta yürüyememek bir şey ifade etmiyor. Ben magazinsel olmayı hiçbir zaman istemedim. Azerbaycan’da benim sunduğum program her gün canlı yayınlanıyordu. Sokakta iki metre bile rahat yürüyemiyorduk. Fakat popülerliğin yanında başarı olmasaydın bu durum benim için hiçbir anlam ifade etmezdi. Bu sebepten ötürü benim asıl hedefim; uluslararası tanınan, parası olan, başarılı ve saygı duyulan bir oyuncu olmak istiyorum.

Kızkaçıran filminde nasıl bir karakteri canlandırıyordunuz?

Yönetmenimiz Korhan Uğur arayıp, “Senaryoyu gönderiyoruz. Karakterin ismi de Gönül.” dedi. Ben de sevgili yönetmenimize, “Biz arkadaş olduk fakat senaryoyu beğenmezsem teklifi kabul etmeyeceğim.” Diye açık açık söyledim. Senaryoyu okudum, bazı yerleri komik geldi, bazı esprileri anlamadım. Bir görüşme talep ettim. Görüştüğümüzde senaryodaki anlamadığım her şeyi bana anlattılar. Karakterim ise bir mafya babasının kızıydı. Psikolojik sorunları olan, zenginliği sonradan görme yaşayan bir kızdı. Karakteri ilk gördüğünüzde çok ağır başlı olduğunu düşünüyorsunuz. Fakat birkaç saniye sonra durumun böyle olmadığını anlıyorsunuz.

Oynarken dil konusunda sıkıntı çektiniz mi?

Hayır. Çünkü filmde de Azeri bir karakteri canlandırdım. Zaten hangi dilde text gelirse gelsin, ezber yaptıktan sonra, benim o dili bilmediğimi anlayamazsınız. Zaten en son yer aldığım kısa filmde de Türkçe konusunda, senaryoyu ezberledikten sonra akıcı konuşabildiğimi kanıtladığıma inanıyorum.

Türkiye’den yine bir dizi veya sinema filmi teklifi gelse?

Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor. Ailem her gün arayarak, “İyi misin?” diye bana soruyor. Ben anladım ki dünyanın her ülkesinde çalışabilirim, işimi çok seviyorum ama ben Türkiye’de yaşamak istiyorum. Türkiye yaşam tarzı olarak bana çok uygun. Dünyanın nerdeyse yarısından fazlasını gezdim,  birçok ülkede yaşadım, fakat kendimi en mutlu hissettiğim yer Türkiye. Buradaki zor durumlar beni hiç korkutmuyor.

Türkiye’nin neyini seviyorsunuz?

İstanbul’u çok seviyorum. İstanbul’un bu kadar büyük olması beni çok etkiliyor. Ve İstanbul’da yaşamak gerçekten büyük bir yaşam tecrübesi oluyor. İstanbul’dan sonra insanı hiçbir şey, hiçbir yer korkutamaz. Zaten megapolisler böyle oluyor ama İstanbul’un farklı bir sıcaklığı var. İstanbul aşığıyım kısacası.

Kızkaçıran’ın çekimleri Çeşme’de olmuştu, peki bu iki yer dışında Türkiye’de beğendiniz, gezdiğiniz veya merak ettiğiniz yerler var mı?

Evet. Çeşme çok güzeldi, İzmir çok güzeldi. Ankara’ya da gittim fakat orası bana çok resmi geldi, pek ısınamadım. Bursa’yı ve Mevlana’yı çok merak ediyorum ve en kısa sürede gideceğim.

Türkiye’de beğendiğiniz ünlü isimler var mı?

Saadet Aksoy’u çok beğeniyorum. Çok iyi bir oyuncu ve çok akıllı bir kadın. Hiç tanışmadık ama kadınlardan Saadet Aksoy, erkeklerden Mert Fırat diyebilirim.

Peki, hiç tiyatro da yer aldınız mı ya da gelecekte böyle bir düşünceniz var mı?

Daha önce hiç tiyatro yapmadım. Fakat birkaç teklif geldi. İlerleyen zamanlarda yapmayı düşünüyorum.

Türkiye’de Türkan Şoray kuralları vardır. Gönül Hanım’ın da bu tarz kuralları var mıdır?

Ben zor bir yol seçtim. Göğüslerimi açmadan, kimsenin peşinde olmadan, bir şeyler yapmak isterim. Yapacağım da! Proje, o samimiyeti yeter ki bana versin, o zaman gidip Hollywood’da bile film çekerim. Hayalim Oscar almak. Çok büyük hayal kuruyorum ama bir gün başaracağıma inanıyorum. Hayal etmek başarmanın yarısıdır.

Çocuğunuz da bir gün oyuncu olmak isterse tepkiniz ne olur?

Evet, o bu yola girdi zaten. Oğlumla biraz sıkıntılarım vardı. Setten eve geç geldiğim bir gün, oturup, bu işin çalışma saatlerinin daima böyle olacağını konuşup anlaştık. Oğlumu bir gün okuldan almaya gittim. Oğlumun arkadaşlarından biri üzerime atlayarak, “Ben senin anneni televizyonda gördüm.” dedi ve diğer çocuklarda aynı tepkiyi verdi. Bu tepkiler üzerine oğlumun fikri bir saniyede değişti ve bana “Anne, bende oyuncu olmak istiyorum.” dedi. 15 Nisan’da okul tiyatrosunda görev aldı, bende onu izlemeye gittim.

Bildiğiniz üzere bu sektörde kadın olmak zor. Sizde bu zorlukları yaşadınız mı?

Herkes yaşayacağını kendisi tercih eder. Yavaş yavaş da gidebilir, hızlı hızlı da yükselebilir. Bunun seçimi kişiye kalmıştır. Bugüne kadar sindire sindire gitmeyi tercih ettim. Allah’ıma çok şükür bir bayan olarak şu ana kadar bir zorlukla karşılaşmadım.

Bundan sonra nasıl bir karakteri canlandırmak istiyorsunuz?

Hiçbir zaman ayrım yapmıyorum ama tarihi filmlere bayılıyorum. Ve bir gün İran Şahı Pehlevi’nin eşinin hayatını anlatan bir filmde oynamayı çok istiyorum. O kadına çok büyük bir saygım var.

Son olarak, yakın zamanlarda bir projeniz var mı?

Büyük prodüksiyonlu bir sinema filminin başrolünde yer alacağım ve inşallah Eylül-Kasım aylarında çekimlerine başlayacağız. İki aylık çekimde sadece beş gün repom var. Ama bence bu benim rolüm ve inşallah bu rol bana çok yakışacak.

RÖPORTAJ: FIRAT ÖZDEMİR

 
Toplam blog
: 33
: 659
Kayıt tarihi
: 27.07.13
 
 

16 Ağustos 1996 doğumluyum. Bilişim Teknolojileri öğrencisiyim, 5 yıldır profesyonel olarak interne..