Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Siyaset
 

"Biz demiştik" bir işe yarasa... (1)

"Biz demiştik" bir işe yarasa... (1)
 

Blog yazarken, bazen “Biliyorum, içinde yaşadık” gibi laflar ediyorum. Evet, gerçekten de öyle. Şimdi size iki yazımı tekrar edeceğim. Bu yazıların biri, 8 Eylül 2002 tarihinde, ikincisi ise 14 Ekim 2002 tarihinde yazılmış. Yani, bu hükümet daha işbaşına gelmemiş. 3 Kasım seçimleri için yoğun propaganda yapılıyor ve biz o günlerde bu uyarıları yapmışız.

Da… Kimse bir şey algılamamış…

Şimdi lütfen okuyunuz…

KUZEY IRAK MESELESİ...

Aslında, günün yazısı “KUZEY IRAK MESELESİ” olacaktı ama yine Tayyip Bey başa oturdu. Şimdi gelelim Irak meselesine.

Sözde “Kürt Parlamentosu”nun geçtiğimiz günlerde yaptığı toplantı, Türkiye’de neredeyse “Seçim” gündeminin önüne geçiyor...

Konuya geçmeden önce, görüntülü haberlerle dikkatimi çeken bir tarafa, sizin de dikkatinizi çekmek istiyorum.

Eski Fransa Cumhurbaşkanı’nın eşi malum kişi “Madam” da, Kürt parlamentosunun toplantısında, Barzani ve Talabani’nin ortasında oturuyordu.

Bu kadının burada ne işi var diye sormayacağım. Ne aradığını, geçmişte Türkiye içinde yaptığı bazı çalışmalardan hatırlamamız gerekli. Ancak, benim merak ettiğim, bu kadının, buraya nasıl gittiği. Yani, hangi yolu kullanarak gittiğidir.

Düşünüyorum, Irak’a hava yolu ile gitmesi mümkün değil, Bağdat’a uğraması gerekli. Suriye veya Ürdün üzerinden gidemez, Irak topraklarından geçmesi gerekli. İran üzerinden gidemez. Geriye kala kala Türkiye üzerinden gidecek bir yol kaldı.

Peki, Türkiye’nin çıkarlarına ters düşen davranışlar içinde bulunan bu kadın, eğer Türkiye üzerinden Kuzey Irak’a yani Kürt Bölgesine gitti ise, buna nasıl izin verdik, düşünüyorum.

Gelelim Güneyimizde yaşanan olaylara.

Dün, yine bir ulusal gazetede, Mesut YILMAZ’ın bu konuya ilişkin beyanatını okudum. Sayın YILMAZ, “Kürtlerin Bağdat yönetimi altında özerklik içinde bir federatif yapı kurmaları halinde, bağımsız devlet kurmaları halindeki tepkiye göstermeyeceklerini” belirtiyor. Sayın YILMAZ, Kürt bölgesinde oluşacak yapılanmaya, Türkiye’nin müdahalesinin, farklı açıdan yaklaşarak karşı çıkıyormuş. Gazetedeki haber böyle...

Sayın Mesut YILMAZ’ın bakış açısı nasıl, bilemeyiz. Onu açıklamamış. Ancak, o bakış açısı, Turgut ÖZAL’ın bakış açısına paralel olursa, Sayın YILMAZ’a şunu söylemek gerekir. Demeli ki; Sayın YILMAZ... Kuzey Irak’ta gelinen bu noktanın baş sorumlularından biri de hiç kuşkumuz yok ki, Turgut ÖZAL’ın bir koyup beş alma hevesinden kaynaklanmaktadır.

ÖZAL, kendisini, hep zannettiği gibi akıllı, diğer ülkeleri ve özellikle de ABD’yi kafasız farz ederek, bir koyup beş almaya heveslenmişti. Ama ekonomimiz çökme trendine girmiş ve bu günlere gelinmişti. O günlerde ettiği “Kürt realitesini tartışalım” sözü de, işin tuzu biberi olmuştu. PKK, bu sözden sonra heveslenmiş, ülkeyi bölüp parçalamaya yeltenmiştir. Bu yüzden otuz bin kişi kaybettik.

Şimdi, bir koyup beş mi aldık, yoksa beş koyup hiç bir şey mi almadık?...

Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olan ulusal politikasını her vesile ile açıklamaktadır. Ancak, bu politikaya da uymamıştır. Irak ile yapılan ticaretin içine, Kürt unsurları dâhil edilmiş, onların bölgede palazlanması sağlanmıştır. Habur kapısından giren-çıkan her şeyden, Kürtlere HARAÇ ödenmiştir. Ödenen haracın boyutları, milyar dolarlar seviyesindedir. Bu paranın büyük bir bölümü, Barzani’nin denetimindedir.

Türkiye, bu davranışı ile Kürt unsurlara yardım ettiyse, niye etti? Bir çıkarı mı vardı? Eğer bir çıkarı varsa, bu gün bu çıkarını sonuna kadar savunması gerekmez mi? Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, o bölge içinde halen etkin durumdadırlar ve her şeye hâkim gözükmektedirler. O halde, eksik olan şey, siyasi iradenin GEVŞEK davranması mı?

Kürt unsurlarının, Kuzey Irak Bölgesindeki faaliyetlerinin yoğunlaşması Türkiye’nin ŞEÇİM tarihleri arasına gelmesi bir tesadüf mü, yoksa “Fırsat bu fırsat” anlayışı mı?

Siyasi iradedeki boşluk, seçim çalışmalarının getirdiği rehavet, Kuzey Irak bölgesinde yaşananların, günün birinde “Oldu da bitti maşallah” olarak karşımıza çıkması halinde, hiç şaşırmamak gerekir.

Hele hele, Kerkük ve Musul gibi yerlerin, Kürt unsurlarının denetimi altında olması, Türkiye’ye hem ekonomik açıdan, hem de siyasi açıdan zarar verir.

Bu konudaki ULUSAL POLİTİKA’nın, gün geçirilmeden ve açıkça ortaya konması, Türkiye’nin faydaları açısından son derece önemlidir.

Siyasilerin, dedi ki–dedik ki yaklaşımları, zararlıdır. Kayseri deyişi ile bu konuda kesin olarak “Ağız birliği” içinde olunması zorunludur.

Bir koyup beş alamayacağımız, ortadadır. Bari beş koyup, elimizi havaya açmayalım. Kartlarımızı, ABD’ye rağmen iyi oynayalım...

İlk yayın tarihi: 08 EYLÜL 2002

Fotoğraf: “Gelemezsiniz, geçemezsiniz” dedikleri İbrahim Halil Hudut Kapında geçiş için bekleyen Türk araçları ve yolcular...…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..