*Canlı paranın paçavra olan banknotları*

Herkese mutlu bir hafta sonu dileklerimle başlıyorum bugün. 

Hemen her gün yeni bir yarışma programları tv aracılığı ile kapımızı çalar oldu. Şu anda bunlar içerisinde ise en revaçta olanı sanırım canlı para adı ile yayımlanan Engin Altan Düzyatan’ın sunuculuğunda olan yarışma programı. 

Yarışma formatı gereği gerçek paralar yarışmacıların eline deste, deste veriliyor ve doğru olarak benimsedikleri platforma paraları koymaları isteniyor. Buraya kadar denecek bir söz yok. O andan sonra verilen cevap yanlış ise paralar platformun açılması ile aşağıya fırlatılıyor, aşağıda güvenlik görevlisi olarak görev yapan iki kişi tarafından yere saçılan paralar toplanarak kutuya yerleştiriliyor. 

İşte bu noktaya dikkat çekmek istiyorum. 

Biz toplum olarak kağıt banknotları cüzdanımızda bile taşımayı sevmeyen ya da her zamanki gibi kısa yolları tercih eden, yapısal olarak hemen avucumuzda katlayıp cebimize tıkıştıran yapıya sahibiz. Cüzdan alışkanlığımız olmadığı gibi evimizde de bir kâsenin içine bile para saklayan insanlarız. Bir Amerikan doları ya da Euro banknotları 1 milimetresi bile eksik olsa bankalarda bozduramıyor ya da hesabımıza yatıramıyoruz. Neden? Gayet basit: kendi paralarını korumayı biliyorlar, paralarının değerini kâğıt üzerinde de yaşatabiliyorlar. Biz neden bunu başaramıyoruz. Televizyon yayınları toplumsal kitlenin bence en büyük örneğini teşkil ederken, her yayını bir ders olması gerekirken, neden toplumumuza paranın bu denli yerlere saçılmasını gösteriyoruz? Bu yarışmanın ödülü nakit olarak para olabilir. Buna kimsenin itirazı yok. Ama jilet gibi yepyeni banknotlar daha sonra paçavra gibi bir hal alıp piyasa arz edileceğine, sanal bir para ile oyun oynanıp, oyun bittiğinde kazanan ödül, bir vezne oluşturulup, kazanan yarışmacılara oradan ödense daha kolay olmaz mı daha doğrusu en doğrusu olmaz mı? 

Herkese mutlu bir hafta sonu diliyorum. Saygı ve sevgilerimle.