“Grev var, bugün devlet kapalıdır”!

Bugün kamu çalışanları bir günlük uyarı grevi gerçekleştiriyor.

KESK ve T.Kamu-Sen, Memur Sen’in dışında kalan diğer konfederasyonların da desteği ile bugün bir günlük “uyarı grevi” yapıyor. Hükümete yakınlığı ile bilinen Memur Sen ve Hak-İş, alenen grev kırıcılığı yapmasalar bile, greve mesafeli duruşlarını sürdürüyorlar.

Buna karşın Türk-İş, DİSK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği gibi önemli sendika ve meslek örgütleri, KESK ve Kamu-Sen tarafından gerçekleştirilen greve sonuna kadar destek verecekler.

Trabzon’da yapılacak greve ilişkin bilinenler ise şunlar: KESK’e ve T.Kamu-Sen’e bağlı kamu emekçileri bugün işyerlerine gidecek ancak imza atmadan işyerlerini topluca boşaltacaklar.

KESK’e bağlı üyeler saat:10.00’da Atapark’ta toplanıp greve ilişkin basın açıklamalarını yapacak, ardından Meydan Park’a yürüyüp burada davul zurna eşliğinde grevlerini kutlayacaklar.

* * *

AKP hükümeti 2 milyon 600 bin kamu emekçisinin beklentilerine ve ortaya koyduğu taleplere bugüne kadar kulaklarını tıkadı.

Her yıl yapılan “toplu görüşme” komedilerinde yaşananlar ve görüşmelerin ardından tek taraflı açıklanan %2 artı %2 zam oranları bir “niyet göstergesi” olarak kamu emekçilerinin beynine kazındı.

Sonunda beklenti ve hayaller, yerini sert mücadele araçlarından birine bıraktı.

Ve grev kapıyı çaldı. Kamu çalışanlarının grev silahına sarılması, mevcut hak alma yollarının tıkandığına bir işarettir.

Kamu çalışanlarını sendikayla buluşturan KESK, iki yıldır yapılan “taktik oyalamalara” karşı sürekli anayasal bir hak olan toplu sözleşmelerin yapılmasını savundu.

Kamu emekçilerinin aileleriyle birlikte ülke nüfusunun % 16’sını oluşturmasına karşın bütçeden %6’a yakın bir pay almasına itiraz anlamına geliyor bu grev.

Yoksulun, işsizin, emekçinin, köylünün emeğinin sömürülmesine ve örgütlenmesinin engellenmesine bir tepkiyi ifade ediyor.

Zenginin ve sermayenin karlarını alabildiğine katladığı bir bozuk düzenin sorgulanması anlamına da geliyor.

Bugün yapılan grevin en ilginç özelliği T.Kamu Sen’in geldiği, en azından şimdilik durduğu noktadır.

Yıllardır bırakın “grev” gibi sert mücadele yöntemlerini, kamu çalışanlarının sokağa çıkmasını, alan ve işyerlerinde eylem yapmalarını bile “sıkıntılı” bulan T.Kamu-Sen, bugün ülke çapında gerçekleştirilen grevdeki rolünü abartmak adına ilginç açıklamalar yapıyor.

Anlaşılan “bıçak kemiğe” gerçekten dayandı.

Çünkü bir zamanlar devlet yetkililerinin kamu çalışanlarını KESK’e kaptırmamak adına kurdukları T.Kamu-Sen bile grevin örgütlenmesine çalışıyorsa, kamu emekçilerinin içinde bulundukları tablo gerçekten vahim demektir.

* * *

Kamu emekçilerinin bir günlük uyarı greviyle ülkemizdeki sosyal sessizliğin bir nebze sese dönüşeceğini görmemiz gerek.

Gündem kaydırmaları ya da yapay gündemlerle oyalanan Türkiye’nin bu tür ciddi eylemlere şiddetle ihtiyacı var.

Çünkü devletin içinde yaşanan hesaplaşmanın ve korkunun yol açtığı “sessizlik”, mevcut gidişatın onaylandığı gibi bir algıya yol açıyordu. Şimdi kamu emekçilerinin sesi yankılanacak sokaklarda.

“Ücretli köleliğe” karşı eşitliği ve sosyal adaleti savunan örgütlü yurttaşların beklentileri ve hedefleri ortaya konacak. Ülkeye hâkim kılınmak istenen korku ve panik havasının da, bu grevle ve benzeri eylemlerle dağıtılacağına inanıyorum.

Uyarı grevi, emekçilere sırtını dönerek dışarıdaki ve içerdeki sermayenin saltanatını sağlayan AKP’yi ne kadar zorlayacaktır, ne kadar hizaya getirecektir bunu zaman gösterecektir.

Kamu çalışanları deneye yanıla grev silahının önemini kavrayabilirse, hem ülkemizin demokrasisi gelişecek hem de emek kesimlerinde büyük kazanımlar ardı sıra gelecektir.

KESK’i ve T. Kamu Sen’i demokrasiye ve emekçilere nefes aldıracak bu uyarı grevini gerçekleştirdiklerinden dolayı kutluyorum.

Umarım demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin cilalı laflarla değil, eylemlerle, hak alma grevleriyle sağlandığı bir kez daha gösterilmiş olur.