Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

"Hayır"da hayır vardır: Referandum

"Hayır"da hayır vardır: Referandum
 

Bu slogan, yanlış hatırlamıyorsam, 12 Eylül yönetimi tarafından siyaset yapma yasağı koyulan politikacı ve partilere serbestlik getirilip getirilmemesinin oylandığı referandumda kullanılmıştı. O dönemde, Özal liderliğindeki Anavatan Partisi, “hayır”cı cepheyi; Demirel-Türkeş-Erbakan-Ecevit gibi yasaklı liderlerin etki alanındaki diğer partiler ise “evet”çi cepheyi oluşturuyordu.


Özal’ın prenslerinden, Güneş Taner’in kampanyada giydiği ve üzerinde “NO” yazan turuncu tişörtlerini hala hatırlıyorum. Sonuç, az farkla da olsa “evet” çıkmış ve darbe öncesinin lider ve partileri de, tekrar Türk siyasetine dönmüşlerdi. Hayırda hayır var mıydı, yok muydu gerçekten, bunun kararını tarih verecek ve veriyor da zaten.


Gelelim bugüne. Yarın, Türk vatandaşları, çok önemli bir konuyu daha oylayacaklar. Çok uzatmadan söylemek gerekirse; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın yedi yıl yerine beş yıllık dönemde, meclis tarafından değil halk tarafından ve tek dönem yerine iki döneme de müsaade edecek şekilde seçilmesine evet diyor musunuz, yoksa eski uygulamanın devamından yana mısınız sorusuna cevap vereceğiz.


Tabi bu cevabımıza, amacı dışında çok farklı anlamlar da yüklenecek, özellikle muktedirler tarafından. Şayet Türk halkı, evet derse -ki muhtemelen öyle olacak-; Bay Başbakan ve ekibi, “<ı>bakın, halk bizi bir kere daha onayladı” havası oluşturarak, en yüce makamdan bir güvenoyu daha almış oldukları psikolojisi yaratacaklar. Zaten en başarılı yönleri de bu boş balon ve dalgaların olumlu etkilerinden istifade etmek değil mi?


Değerli okurlar, bendeniz naçizane “hayır” oyu kullanacağım. Neden hayır oyu kullanacağımın belli başlı birkaç nedeni var. Aslında çok sebebi var da, kısaca, en dişe dokunurlarını sıralamak istiyorum.


Bir kere, Bay Başbakan ve ekibinin, çok büyük bir bölümünü kesinlikle tasvip etmediğim politikalarına alet olmak istemiyorum.


İkincisi ve daha önemli olup, direkt konuyla ilişkili olanı ise; Cumhurbaşkanı’nı halka seçtirmeden önce birtakım yapısal değişikliklerin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Halkın oyu ile gelen ve siyaseten sorumsuz olan Cumhurbaşkanı, bizimki gibi parlamenter bir demokraside siyaseten tam sorumlu olan Başbakanın neresinde kalacaktır?


Seçim sürecinde yarışacak ve halka vaatler sunup, politikalar üretecek, yani bir taraf durumunda olacak olan Cumhurbaşkanı adaylarından seçilecek olanı; göreve başladığında nasıl partiler ve politikalar üstü kalabilip, tarafsızlık ilkesini uygulayabilecektir? Burada denilebilir ki zaten uygulanıyor mu bu ilke. Bu durum oradaki kişinin ne kadar ilkeli olduğuna ya da ilkesizliğine bağlı bir vaziyettir efendim.


Halkoyu ile seçilen Cumhurbaşkanları’nın bulunduğu modern sistemlerin adı kesinlikle parlamenter demokrasi (Türkiye’de olduğu gibi) değil; başkanlık (Amerika’da olduğu gibi) ya da yarı başkanlık (Fransa’da olduğu gibi) demokrasileridir. Bu sistemler doğrudur, yanlıştır demiyorum. Mutlaka ki artıları ve eksileri olacaktır birbirlerine göre. Zaten önemli olan sistemin yapısal şeklinden ziyade, nasıl işlediği, işlevselliği ve sonuç alınabilir olduğudur.


Bu referandum kararı, muktedirlerin bir “hesap görme” yarışına dönüşmüş, son derece siyasi bir karardır.


Bu halkoylaması; yapılma şekli, biçimi, üzerinde yaşanan tartışmaları, son dakika değişiklikleri, Yüksek Seçim Kurulu yargıçlarını dahi tam ortadan bölen anlaşmazlıkları, milletin oy kullanmayacağından duyulan tedirginlikle konulan komik para cezası ile tarihe geçecek bir ucubelikler zinciri olmuştur.


Çok eminim ki yarın sandığa gidecek ya da gitmeyecek seçmenlerin, iddia ediyorum üçte ikisi, belki de daha fazlası; oylayacağı metni bir kere dahi okumamıştır. Okuyup da anlamayanları hiç saymıyorum. Zaten çok anlamlı olduğu da söylenemez.


Netice itibarıyla, yarın gidip oyumu kullanacak ve “hayır”da hayır vardır diyeceğim.


Hayırlısı olsun efendim.


@Geçen sene bugün “İşte Geldik Gidiyoruz”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=10747

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..