Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '15

 
Kategori
Futbol
 

“Hormonlu not” vermek, “olmayan”ı raporuna yazmak...

“Hormonlu not” vermek, “olmayan”ı raporuna yazmak...
 

Not vermeyi, en iyi öğretmenler bilir.

Kuşkusuz, not vermek, sadece öğretmenlere özgü değildir. Değerlendirme yapan her kişi de, belli ölçütlere bağlı olarak not verebilir. O “her kişi” içinde yer alan hakem gözlemcisi de, gözlediği hakeme, nasıl maç yönettiğine bakarak not veriyor. Ancak öğretmenin not vermesiyle futbol gözlemcisinin not vermesini, ilişkiler açısından, aynı “kefe”ye koyamayız. Çünkü öğretmen, sonuçta öğrenciye “kanaat” kullanır, “geçer not” verebilir; ama gözlemci, milyonların gözü önünde, sahanın “beceriksiz”, “hak yiyen”  hakemine öyle bir not veremez. Onun verdiğine, “hormonlu not” demek uygun düşer!.

Hak etmeyene hak etmediği notu vermek, “kuşku”yu birlikte getirir.

Hakem, diyelim ki, şu ya da bu nedenlerle yetersizliğini gösterdi, maddi ve manevi kayıplara yol açtı. Ona o “geçer not”u verene yönelik “etkili“ bir yaptırım, aynı işi yapanlara olduğu gibi, onlara güvenerek iş yapanlara da çekidüzen verir. Yoksa kollayana ve kollanana, “dinlendirme” adı altında, bilmem kaç gün “görev vermeme cezası” vermek, sorunu çözmez. “Dinlendirilen”, özellikle hakem, bir başka maçta, bir başkasının canını yakabilir.

İşte o zaman, kuşku, takılan “alarm gibi” sürekli çalar. 

Somut verilere dayanan kuşku, sizi gerçeğe götürür; dayanmayan ise “ilgili doktor”a...

“Kusurlu”yu kollamakla, hele “denenmiş”lere yeni görevler vermekle işler düzelmez.

*****

Kimi gözlemciler, o maçta yetersiz olan hakeme, hakkı olan notu niye vermezler?

Vermezler, çünkü hakem, birkaç maça verilmeyerek, sözde cezalandırılıyor. Geçer not verecekler ki, hakem, maçlardan gelecekten yoksun kalmasın.

Yani, yapılan, kıyak çekmek!..

Tepkiler gelince, gerisi belli!.

Hamiliğe soyunan “ekran”ı, “köşesi”, “görev koltuğu” olan kimilerinin, ağızdan ilk çıkan kollayıcı ve boş cümlesi:

“Hakem de insandır; hata yapar!.”

Amaçlanan, vurgulanan nedir?

Hakemlerin üstüne gitmeyen, sonuca katlanın, susun! 

Hakem, bir iki maç dinlendirilir, sizin maçlara bir süre verilmez, olur biter.

Hakemin yerine, futbolcuyu koyalım:

Futbolcu da insandır; hata yapar!

Ama hiç de öyle olmuyor; hakem, hemen cezayı kesiyor. Bazen de, hakemin kolladığı futbolcular da oluyor.

“Çifte standart”, kimilerinin iliklerine işlemiş.

Hakemin raporuna yazdığı gibi bir “suç” işlenmemişse, futbolcuyu kim koruyacak?

Güncel olması bakımında Hasan Ali Kaldırım örneği...

Hasan Ali, ne yapıyor?

Rakibinin gitmesini engellemek, dengesini bozmak istiyor; bunu yaparken rakibine dokunmuyor bile... Ama “son adam” diye kırmızı gören Hasan Ali, Serkan Tokat’ın raporuna yazdığı “ciddi faul”den ötürü, 2 maç ceza aldı.

Serkan Tokat, sahada verdiği kararın tersini raporuna yazarak, acaba ne yapmış oluyor?

(“Müsabakanın 30. dakikasında Fenerbahçe takımından 3 forma numaralı 14708 lisans numaralı Hasan Ali Kaldırım, topu kazanmak için mücadele ederken kendisinden kurtulmuş rakibinin karın üst bölgesine doğru sert bir şekilde tekme atarak ciddi faullü oyunda bulunmuştur. Oyuncu yapmış olduğu bu hareketinden dolayı tarafımdan oyundan ihraç edilmiştir. Oyuncu sahayı centilmence terk etmiştir.”)

Ve maçın ilk golünde eli yok sayan, son saniyelerde penaltı veremeyen, maçta ciddi faullere kart çıkartmayan Serkan Tokat, gözlemciden “şeker gibi” not alıyor.

Hakem-gözlemci dayanışması!...

*****

Yönetmeliklere sığınarak iş yapmanın bir başka adı, “kılıfına uydurmak”tır. 

Olanlar ortadayken, “Onümüze gelene bakarız” anlayışı, görevi hakkıyla yapmama, ciddiye almamadır. Görevinin hakkını vermeyenler, ancak, “eyyamcı” olurlar, o kadar!.

Hele de, “Nasıl olsa hak arayacak bir üst kurul var” gibi düşünmek, bir başka “kusur”... Oysa o “kusur”, daha ilk başta işlenmez, sağlıklı bir karar verilebilir.

Anlaşılan o ki, bizde futbol, oyun içinde oyun!.

Sahalarda ve saha dışında ceza kesen, yerine göre cezayı bağışlayan kurumlarda olanlara bakılınca, futbol, oyun olmaktan çıktı, rakip sayılana karşı oynanan bir oyun oldu.

3 Temmuz “kumpası”, bunun en geniş örneği...

Son söz:

Kötü örnek olan, “olmayanın olduğunu” raporu yazan hakemler ve onlara “hormonlu not” veren gözlemciler, kamuoyunun gözü önünde “görev kusuru” işlemiyorlar mı?

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..