Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '08

 
Kategori
Eğitim
 

"İki emanet": Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Refet Angın

"İki emanet": Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Refet Angın
 

Milleti millet yapan değerlerden biri de vefadır; kadir kıymet bilmedir; bugünden yarınlara, sonsuza


"Türkçe’nin <ı>‘<ı>ses bayrağı<ı>’ büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın son durumunu, değerli şair Egemen Berköz’ün dünkü yazısından öğrendim. Tedavi gördüğü hastanede, yanında neredeyse iki saat kalmış. İleri yaşına ve rahatsızlığına rağmen hâlâ gazete yazılarını okutmuş, dinlemiş. Berköz son sahneyi ne güzel anlatıyor:

<ı>“<ı>Benim sözcüklerle, onunsa bakışları ve vücut diliyle yürüttüğümüz kısa esenleşmeden sonra yanından ayrılırken el sallayarak uğurladı<ı>.”

Yine Berköz’den öğreniyoruz ki, yakın dostu Ruşen Eşref Yılmaz da Dağlarca’yı hiç yalnız bırakmıyormuş. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de... Acıbadem Hastanesi yetkilileri de büyük ustanın tedavisi ve bakımı ile sürekli ilgileniyorlarmış. Titiz doktorlar, hemşireler sürekli başucundaymışlar.

<ı>‘<ı>Ne var bunda?<ı>’ denebilir.

Çok şey var.

O kadar değerli insanın, topluma emekler, eserler vermiş insanın yaşlandıkları, hastalandıkları zaman öylesine sahipsiz bırakıldığını gördük ki, Dağlarca’nın yanında bir ilgi ve sevgi halkasının oluştuğunu görmek, mutlu ediyor insanı. Bazen bir dost, bir hastane, bir yetkili, bir dernek, bir sivil toplum kuruluşu, tüm sevenleri adına böyle bir insanı bağrına basabiliyor.

Teşekkür onlara.

Fazıl Hüsnü Dağlarca bizlere yüz yılın emaneti.

***

Atatürk’ün yetiştirdiği, Cumhuriyet’in ilk kadın öğretmenlerinden Refet Angın, evinde yaşamını sürdüremeyecek durumdaydı. Hastane bakımına ihtiyacı vardı. Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet, hocaların hocasını haber yaptı: <ı>‘<ı>Refet Angın kendi isteğiyle taburcu olduğu hastaneye geri dönmek istiyor.<ı>’

Türk Böbrek Vakfı Özel Hizmet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Osman Akalın hemen devreye girdi ve Angın’ı evinden ambulansla aldırarak hastaneye kaldırdı. Angın, muhabir arkadaşımıza hastanede kendisine çok iyi bakıldığını söylemiş. Dr. Akalın, Angın’ın tedavisinin uzun zamandır hastanelerinde yapıldığını hatırlatmış, <ı>“<ı>Angın Hocamız Atatürk<ı>’<ı>ün bize maddi ve manevi mirasıdır. Hastane olarak o mirasa hep sahip çıkacağız<ı>” demiş. İstediği zaman onu evine çıkarabileceklerini, istediği zaman da ambulansla hastaneye getirebileceklerini de belirtmiş. Vakıf Başkanı Timur Erk de Refet Angın için <ı>‘<ı>sahip çıkalım<ı>’ talimatı vermiş.

Teşekkür onlara.

Refet Angın da bizlere yüz yılın emaneti.

***

Bu kişiler ve kurumlar, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Refet Angın’a sahip çıkarak örnek oldular. Onların yardımlarıyla bu iki büyük insan bugün hayattalar. Sevgiyle bakılıyorlar. İlgiyle tedavi ediliyorlar. Konuşuyorlar, gazete okuyorlar ve el sallıyorlar. Ve eminim, huzur duyuyorlar, mutlu oluyorlar.

Ne güzel.

Çok güzel..."

Bu satırlar; oldukça kadirşinas olan ve her şart ile imkan da mazlumun yanında yer alan, kalemini yetiştiği Cumhuriyet'in kudsiyetine adayan vefalı yazar Hikmet Bila'nın... Hikmet Bila; Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı ve Refet Angın'ı Cumhuriyet'in ve Atatürk'ün iki emaneti olarak görüyor. Elbette ki ulu bir çınar olan Ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca da, Cumhuriyet'in ilk kadın öğretmeni Refet Angın da bizlere, Atatürk'ün ve Cumhuriyet'in emanetidirler. Hikmet Bila yazısına da, bugünkü Cumhuriyet Gazetesi'ndeki "Geniş Açı" başlıklı köşesinde "İki Emanet" başlığını koymuş. İki emanet ve daha nice emanetler...

Evet daha nice emanetler...

Bu bağımsız, özgür yurt ve millet... Yurdun her yanına yayılan okullar... Bir zamanlar adları Etibank, Sümerbank olan bankalar... Çoğu bizim olan fabrikalar... Hepsi ve daha niceleri Atatürk'ün ve Cumhuriyet'in emanetiydi...

Türk Böbrek Vakfı Özel Hizmet Hastanesi Başhekimi Operatör Doktor Osman Akalın'a bir öğretmen olarak teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Ne de olsa Tıbbiyeli Hikmet'in ocağından yetişmişlerdir, doktor Akalınlar'a da bu yakışır...

Refet Angın'ı daha önce yazmıştım, şimdi yeniden Hikmet Bila'nın yazısını da sayfama alarak yazıyorum. Akşam geç saatlerde eve gelip sayfama girdiğimde, sevgili Tuğba'nın Refet Angın ile ilgili bana yazdığı mesajı okuyunca doğrusu çok duygulandım. Ben de ilgili hastaneye, öğretmenlerin piri Refet Angın'ı ziyarete gitme hazırlığı içindeydim. Bu mesaj biz öğretmenlere bir ders gibi... Hatta kendisi de ta Adana'dan kalkıp İstanbul'a gelerek, hastanede yatan Refet Angın'ı ziyaret edip elini öpmek istiyor.

Şehitlerimiz vatan toprağında uyurken; bu kutsal vatan onlardan bizlere emanetti ve vefa emanetti; gaziler emanetti, her biri teker teker göçüp gitti. En sonunda Gazi Yakup Satar da gitti... Nice işçinin, nice öğretmenin, nice mühendisin, nice doktorun, nice askerin-polisin, nice adsız kahramanların emeği ve emaneti olan çok şey ne acı ki bizim değil artık... Sanki biz de biz değiliz!... Titreyip de toptan kendimize gelsek; nasıl gelebiliriz ki?!..

"İki emanet"i yazdı bugün köşesinde Hikmet Bila; Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı ve Refet Angın'ı...

Bizim yazacak daha çok şiirimiz ve okuyacak da çok kitabımız var...

Aslında dersimizi hiç de öyle çok çalışmadık; çalışsak böyle mi olurduk?..

fot.www.saklambac.com

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..