"İleri Demokrasi"mizin geldiği "Son nokta"!

Hatırlayın 2. 12 Eylül ile birlikte ülkemiz “İleri Demokrasiye” geçecekti. “Yargı”ele geçince, demokratikleşecektik, özgürleşecektik. Çünkü hemen her konuda “ben” bilirim diyen, “ben”im memurlarım diyen, “ben”im bakanlarım diyen, ”ben”im partim diyen ve daha bir sürü konuda “ben”i merkeze alan, “ben” “tatmin” oldum ya siz boş verin diyen bir “BaşBen”imiz öyle diyordu yıllardır. 

Türkiye ekonomide “mucizeler” yaratıyordu? Her ne kadar “cari açık” 40 milyar’ın üstüne çıkmışsa da, her ne kadar “Merkez Bankası” önlem üstüne önlem almaya başlamışsa da, her ne kadar “ekonomi” “sıcak bir tepsi”ye benzetilmiş olsa da ”BaşBen”in her dediğini “emir” kabul eden, “sadakat” “sadakat” “sadakat” ile hizmet edenler, “yandaş ve yalaklık” yapan “kerameti kendinden menkul” ”her konuyu bilen” gazetecilerimiz bol kepçeden atıp tutuyorlardı, “ekonomi tıkırında”, “yeni Türkiye” çok yaşa diye??? 

Kürt asıllı vatandaşlarımıza da “bakın sizi en iyi biz anlıyoruz, sizin haklarınız için ne badireler atlatıyor, ne kadar çaba gösteriyoruz” diyorlardı. Diyarbakır’a son derece “modern bir hapishane” sözü veriyorlardı. “Açılım” “Açılım” açılıyoruz, hele bir de seçimlerden sonra “Yeni Anayasa”yı yapalım görün bakın “Herşey ne güzel olacak” diyorlardı… 

“Yeni Türkiye” söyleminin “ilk işaretleri”ni görmeye başladık. Siz “1, 000 genci “Taksim’e çıkarırsanız biz “10, 000 genci” Taksim’e çıkarırız deniverdi! Bir “gençler” kalmıştı bölünmedik çünkü, belki de sıra onlara gelmişti… 

Ardından YSK’nın kararı geliverdi, 12 Bağımsız Aday vetolandı. Böylece BDP adaylarının mesela Şırnak’da 1 milletvekilliği, Diyarbakır’da 2 milletvekilliği, Mersin’de 1 milletvekilliği gidiverdi. Kime mi gidiverdi, onu da “İleri demokrasi” olduk diyenler açıklarlar sanırım. Gerekçe yok henüz ama eminiz ki “Yeni Türkiye’nin” bilinmez hangi kanunun bilinmez hangi maddesindeki bilinmez hangi yorum sonucu olduğu açıklanır bugün. “BaşBilen” ler de “Yargı” kararıdır, “Biz” ne yapalım, “Herkes saygı” göstermeli der olur biter. 

Ne de olsa “BaşBilen” “Tatmin” oldu mu? Herkes “tatmin” olmalıdır değil mi? 

Bir de “evet’çilerle, yetmezciler” vardı. Sanırım haklı çıktılar “İleri demokrasi”mizin “Son Noktası” na geldik derken hala “Tatmin” olunamadı!