Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '10

 
Kategori
Kitap
 

"Karıcım, delirmiş bunlar!"

"Karıcım, delirmiş bunlar!"
 

(Olmayan) Karısının kendisini sol eliyle aldattığına duyduğu inanç sebebiyle hastanaye düşen Barış Bakış'ın doğru bir saptaması aslında bu... Zaman zaman bir "açıkhava tımarhanesinde" yaşıyormuşuz gibi gelir insana. Her şeyden bir bıkkınlık, usanmışlık baş gösterir sonra. "Neye değer" sorusunu sorarsınız kendinize sonra "böyle uğraşmak." Hafızasızlıklarına isyan edeseniz gelir toplumun. "Bunamış" gibidir belki de.

Yaşadığımız bu coğrafyayı "bir deliler evi" olarak kabul etmiş Ayfer Tunç ve ortaya bir roman çıkmış: "Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi."

2010 çok verimli geçti ve geçmekte kitaplar açısından, en azından benim için. Bu sene okuyup da mutsuz olduğum kitap olmadı diyebilirim. Raflarda ilk gördüğümde "tutan vampir serileri iyice yayıldı" diyip burun kıvırdığım Millenium serisinin aslında hiç de küçümsenecek bir üçleme olmadığını gördüm örneğin. Gerçi üçlemenin üçüncü ayağıyla tanışamadık henüz ama, olsun.

Bir yıl gecikmeli de olsa Ayfer Tunç'un kitabını da henüz dün bitirdim. Aslında araya 9 günlük bir tatil girmese çok daha hızlı bitirebilirdim, ilk gün 150 sayfayı devirdim, sonraki gün 100 sayfayı ve kalan 100 sayfa 9 gün boyunca bir fırsatını bekledi, deyim yerindeyse süründü.

İkna edici karakterler, diyalogsuz olmasına rağmen sürükleyici bir anlatım hakim kitaba. 100'den fazla karakter var kitapta. "Biz bunları nasıl aklımızda tutarız" diye korkmanıza gerek yok, kitabın arkasında bir de dizin var. Kitabın bir noktasında, karşınıza örneğin "Kız İsmet" çıktığında "kimdi bu Kız İsmet" sorusunun cevabı o dizinde. Karakterin karşımıza ilk çıktığı sayfayı görüyor, oraya geri dönebiliyorsunuz. Kitabı okuma serüveninizde uzun bir ara vermeniz gerekirse bu yararlı oluyor.

Pendik'te oturan laik duyarlılığa sahip ailenin artık orada yaşama imkanlarının gitgide azalması ve bu dönüşümden duydukları hüzün, oğlunu hastaneye yatırıp, Romanyalı meslektaşı ile gününü gün eden diplomat bir kadın, hastaneye konferans vermeye gelmiş ve meslektaşlarına özenen bir adam... bütün karakterlerin bir şekilde bir noktada bağlanması ve bunun hiç de zorlama gelmemesi mutlaka ki Ayfer Tunç'un kıvrak kalemi sayesinde.

Karakterleri aklınızda tutmanızı kolaylaştıran bir başka etkense, karakterlerin betimlemelerinin çarpıcı bir biçimde yapılması olmuş. Ağzı bozuk Cevriye, tavşandudaklı jinekolog Ayşe Nuran Serbest, uysal kameraman Damir... ve tabii bir de bu karakterlerin hikayeye dahil olmalarına sebep olan özellikleri de karakterlerin ayrılmaz bir parçaı olarak belirtiliyor.

Burada kitaptan alıntılar yapmak isterdim elbet, fakat hangi hikayeyi buraya aktarsam, öbürünün boynu bükük kalırmış gibi geliyor. Bu kitabı okurken ön yargılarınızla yüzleşecek, Türkiye'nin geçirdiği dönüşüme tanıklık edecek, yaşananların bazılarına "artık bu kadar da olmaz" diyeceksiniz, ama nihayetinde ikna olacaksınız. "Otlu" kekler yapıp tüm hastanenin "kafası güzel" gezmesine sebep olan bir doktor, hastanın kendisine aşık olduğuna inanan ve bunun için akla gelmeyecek şeyler yapmayı bile göze alabilen bir başkası... duramıyorum ve hikayeleri anlatmaya başlıyorum sanırım. En iyisi bitirmek olacak.

Siz Ayfer Tunç'un tevazu gösterdiğine bakmayın. Dosdoğru bir hikaye bu aslında. Herkes okusun istiyorum, bundandır tüm çabam.

Ayfer Tunç - Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi / Can Yayınları 2009

 
Toplam blog
: 142
: 1092
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteliyim. Seyahat benim için bir tutku, her fırsatta bir yerlere ka..